İki genç. üniversite yıllarında tanışır, yola birlikte devam etme kararı verirler. İTÜ’de lisans, Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek, ardından ABD …
İki genç. üniversite yıllarında tanışır, yola birlikte devam etme kararı verirler. İTÜ’de lisans, Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek, ardından ABD’de doktora. Kalpleri ülkeleri için atmakta, sorunlara kafa yormaktadırlar. Yurtdışında iken birbirlerine söz verirler: “Çok çalışacaktık, çok dürüst olacaktık, çok sevecektik…”
İLKYAR Vakfı’nı ve Prof. Dr. Hüseyin Vural’ı 20. Vehbi Koç Ödülü’ne taşıyan sürecin ilk adımları sanırım bu ilk sözlerdi. Pandemi şartları nedeniyle dijital platformda yapılan bu yılki ödül, eğitim alanındaki öncü nitelikteki çalışmalarından dolayı İlköğretim Okullarına Yardım (İLKYAR) Vakfı ve vakfın kurucusu Prof. Dr. Hüseyin Vural’a verildi.
İLKYAR, çok medyatik bir sivil toplum kuruluşu değil. Bunca sessizliğine karşın çok çok büyük işler yürütüyor ve ağırlıklı olarak gençlerden, üniversite öğrencilerinden oluşan devasa bir gönüllü ordusu var.
HEDEF BİLİM SANAT KÖYÜ
Çevrimiçi törenin sunuculuğunu yapan Karadeniz Teknik Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Fatma Yıldırım da bir İLKYAR gönüllüsü. Bu süreci, sesi titreyerek “Hayatımı değiştiren, köyümün sınırlarını aşmamı sağlayan yolculuğum” olarak anlattı.
Ödülünü Ömer M. Koç’un elinden alan Prof. Dr. Hüseyin Vural, çocukların ve gençlerin öykülerine değindiği konuşmasında şunları söyledi:
“Çocuklara dokunduğunuz zaman çocuklar kendi kapasitelerini ortaya çıkarabiliyor. Her şeyin başı özgüven. Köy çocukları, eğitimde bu ülkenin en şanssız olan çocukları. Taşımalı eğitimle başka merkeze güzel okullara gidiyorlar, ancak okulun kaynaklarından pek faydalanamıyorlar. Hâlbuki bu ülkenin Edison’u büyük şehirlerden çıkacak diye bir şart yok. O köylerde belki de Edison’lar gizli. Bu köy çocuklarından bazılarını ‘bilim elçimiz’ olarak belirledik. Kendilerine çeşitli kaynaklar ilettik. Onlarla tablet üzerinden konuşuyor, deneyler yapıyoruz. Hayattaki en büyük yaşam motivasyonum, o çocukların güzel yerlere geldiklerini, ülkesine, milletine, insanlığa katkı sağladıklarını görmektir. Yaz Bilim Okulumuz 19 yıldır sürüyor. Kendi konusunda en iyi bilim insanları çocuklar ile buluşuyor. Yaz Bilim Okulu senede sadece 8-9 gün. Bunu yıl boyunca yapalım arzusundayız. Onun için de bir rüyamız var, köylerden ve şehirlerden çocukların geleceği, en güzel şekilde altyapısını kuracağımız ve sürekli güncelleyeceğimiz laboratuvarlar ile tüm çocuklara, anne ve babalara hitap edecek Bilim Sanat Köyü’nü kurmak istiyoruz.”
ÖZGÜR DÜŞÜNCENİN TEMELİ
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç da salgınla birlikte süregelen sorunun daha da büyüdüğünü, eğitimde fırsat eşitsizliğinin daha da derinleştiğini vurgulayarak “Bizim en büyük sorumluluğumuz çocuklarımızı hızla değişen dünyaya hazırlamak. Onları 21. yüzyılın yetkinlikleriyle donatmalı, gerekli meziyetleri kazandırmalıyız ki yarının dünyasında kendilerine yer bulmanın ötesinde, söz sahibi de olabilsinler. Özgür düşüncenin temeli olan eleştirel okuma, analitik düşünme ve sentezleme becerilerini henüz okul yıllarında kazanan, donanımlı, bilim, kültür ve sanat alanlarında bilgi ve ilgi sahibi bireyler yetiştirmek hepimizin ortak sorumluluğudur” dedi.