9 Şubat Dünya Sigara Bırakma Günü nedeniyle gazetemize açıklama yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı …
9 Şubat Dünya Sigara Bırakma Günü nedeniyle gazetemize açıklama yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç “Sigara bağımlılığını artık bir hastalık olarak kabul ediyoruz. Sigara bağımlılığı, istendiği zaman terk edilen bir durum, basit bir alışkanlık ya da sosyal bir davranış değildir. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, verem gibi tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Sigara bağımlılığı sağlık çalışanları tarafından müdahale edilirse, bilimselliği kanıtlanmış etkili ilaçların yardımıyla kolayca tedavi edilebiliyor” diye konuştu. Tüm tütün mamulleri, elektronik sigara ve diğer ısıtılmış tütün ürünlerinin güçlü bir bağımlılığa yol açan nikotin içerdiğini anımsatan Kılınç “Maalesef nikotin bağımlılığı, diğer eroin, kokain gibi madde bağımlılıkları ile eşdeğer bir bağımlılıktır” dedi.
Kılınç, şöyle devam etti: “10 sigara içene sorduğunuzda 7’si sigarayı bırakmak istiyorum diyor. Ancak bu 7 kişiden sadece 3’ü sigara bırakmak için herhangi bir girişimde bulunuyor. Tütün ürünlerini kullanmayı bırakmak isteyenler, Alo 171’i arayarak en yakın sigara bırakma polikliniğinden randevu alabiliyor. Bu polikliniklerde yapılan tedavi ücretsiz ve Türkiye’nin birçok ilinde birden fazla sigara bırakma polikliniği var.”
SİGARA VE COVİD-19
“Covid-19 ile sigara ilişkisi netleşti, artık sigara içenlerin koronavirüse daha fazla yakalandığını biliyoruz” vurgusu yapan Kılınç , özetle şunları kaydetti: “Sigara içenler Covid-19 hastalığına yakalanırlarsa, daha ağır bir hastalık süreci geçiriyorlar. Bu nedenle ülkemizde sigara içenlerin bu konuda dikkatli olması ve nikotin bağımlılığından kurtulma süreçlerini kararlılıkla öne çekmeleri gerekiyor. Sigaradan kurtulduktan 20 dakika sonra hücre hasarları iyileşmeye başlıyor. Günler, haftalar, aylar ve yıllar geçtikçe de hiç sigara içmemiş gibi olma şansı giderek yükseliyor. Mesela, ilk bir yıl içinde kalp krizi geçirme riski on kat fazlayken, bu oran ikinci yılda yarı yarıya azalıyor ve beş kata iniyor. Yıllar ilerledikçe de bu risk giderek azalmaya devam ediyor.”