Başbakan’ın Trump paniği: Eyvah elimi tuttu, eşimi aramalıyım!

“The Death of Yugoslavia”, “End of Empire” ve “Watergate” üzere üretimlerle tanınan ödüllü direktör Norma Percy’nin imzasını taşıyan “Trump Takes on the World” isimli üç kısımlık belgesel, eski lideri, kendisini en yakından gözlemlemiş şahısların deneyimleriyle anlatıyor. Bunlardan biri de İngiltere’nin Boris Johnson’dan evvelki Başbakanı Theresa May.

 “HABER MEDYAYA DÜŞMEDEN, EŞİMİ ARAMAM GEREK”

Belgeselde anlatılanlara bakılırsa Trump misyona başladıktan kısa bir mühlet sonra ABD’ye resmi bir ziyaret gerçekleştiren May’in başına gelenler diplomasinin hudutlarını hayli aştı.

Başbakan May’in 2017’de gerçekleştirdiği ziyaretin maksadı, ABD Başkanı’ndan NATO konusunda destekleyici bir açıklama almak ve onu Putin’le çok yakın olmaması konusunda uyarmaktı. Fakat Başbakan, günün sonunda eşi Philip May’i arayıp “Trump’la el ele fotoğraflarım çıkacak, hazır ol” diye ikaz yapacak bir duruma geldi.

Bu olayı Norma Percy’e anlatan kişi, ziyaret sırasında May’in yanında olan Başbakanlık eski Kalem Müdürü Fiona McLeod Hill’di. Hill yaşananları şöyle aktardı:

“Kolonların ortasından geçerken elini tuttu. Buna hepimiz şaşırdık ve görünen o ki Theresa da çok şaşırdı. Elini geri çekemedi, donup kalmıştı. Daha sonra söylediği birinci şey ‘Haber medyaya düşmeden evvel Philip’i arayıp ona diğer bir adamla el ele tutuştuğumu söylemem gerek’ oldu.”

Trump daha sonra birçok aktiflikte May’in elini tuttu. Bu fotoğraf 2018’de Blenheim Sarayı’nda Trump onuruna verilen yemekten.

“PUTİN ABD’Yİ YOK EDEBİLECEK TEK ADAM”

Lakin ne yazık ki May daha eşini arayamadan öğlen yemeği saati geldi ve diploması hudutları bir kere daha aşıldı. Trump kendini başı sonu muhakkak olmayan, yemin merasiminden medya nefretine kadar birçok şeyi kapsayan rasgele bir konuşmaya kaptırdı ve bir noktada mevzu Putin’e geldi.

May, Trump’a Putin’le görüşüp görüşmediğini sorduğunda Trump ‘hayır’ karşılığını verdi. Özel kalemi ortaya girerek Putin’in Beyaz Saray’ı aradığını lakin Trump’la konuşturulmadığını söylediğinde ise olanlar oldu.

Hill yaşananları, “Trump’ın rengi bu noktada turuncudan kırmızıya döndü. Mecnun oldu. Çok sinirlendi” kelamlarıyla aktardı. Yemekte bulunan bir öteki isim olan ABD Siyasi Bağlar Müsteşarı Thomas Shannon da Trump’ın May’in önünde çalışanlarını azarlamasını “nahoş bir an” olarak nitelendirerek, şu kelamları aktardı:

“Bana Vladimir Putin’in Beyaz Saray’ı aradığını ve bunu bana lakin bu yemekte bildirdiğinizi mi söylüyorsun? Vladimir Putin bu dünyada ABD’yi yok edebilecek tek adam ve ben onun telefonuna yanıt vermedim.”

AVUSTRALYA BAŞBAKANI’NA: ÇİNLİLER BİLE DUYAMAZ!

Trump, lider olduktan sonra kurduğu birinci resmi temaslardan biri May’le olduğu için bu yaşananların “gelecekte olacakların habercisi” olduğu yorumları yapılıyor. Trump’ın May’i zayıf bir başkan olarak gördüğü de ABD’li yetkililer tarafından aktarılıyor. Lakin Trump’la garip anlar yaşayan önderler May’le hudutlu değil.

Belgeselde aktarılan tuhaf anılardan biri de Avustralya eski Başbakanı Malcolm Turnbull’a ilişkin. Yeniden 2017’de Hamburg’da düzenlenen G20 doruğunda Trump’la görüşen Turnbull’ın yaşadıkları da pek alışılmış cinsten değil.

Belgeselde anlatıldığına nazaran, Turnbull, Trump’la çelik kotaları hakkında konuşacaklarını zannederken, Trump onu çelikten yapılmış gemi konteyneri büyüklüğünde bir kutuya götürdü. Kısaca ‘SCIF’ yani “sensitive compartmented information facility” (hassas bölünmüş istihbarat tesisi) arı verilen bu kutuyla Turnbull’a adeta övünen Trump “Çok havalı bir şey – bunun içindeyken kimse seni duyamaz, Çinliler bile. Çok gizli” dedi.

HOLLANDE’DAN MACRON’A: TRUMP’TAN BİR ŞEY BEKLEME

Fransa eski Cumhurbaşkanı François Hollande için Trump’ın notunu vermesini sağlayan şey ise “Sence Beyaz Saray’daki takımıma kimi atasam?” diye sorması oldu. Hollande, “Herhalde kibarlık ediyor diye düşündüm. Oldukça şoke edici bir durumdu. Benim Obama’yı arayıp, ‘Sen Fransa’yı güzel bilirsin, danışman olarak kimi atayayım?’ diye sorduğumu düşünebiliyor musunuz?” derken, halefi Macron’a da Trump hakkındaki görüşlerini şöyle aktarmış.

“Macron’a, Donald Trump’tan hiçbir şey beklememesini söyledim. Fikrini değiştirebileceğini düşünme. Onu döndürebileceğini ya da etkileyebileceğini düşünme. Kendi gündeminin peşinden gitmeyeceğini aklından bile geçirme.”

Bu haberdeki ayrıntılar ve alıntılar Peter Beaumont’un 7 Şubat 2020 tarihli The Observer’da yayımlanan “How Donald Trump’s hand-holding led to panicky call home by Theresa May” başlıklı haberinden derlenmiştir.