Tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de etkisi altına alan koronavirüsle mücadelede 1 sene geride kalırken, mart ayıyla birlikte uygulanan …
Tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de etkisi altına alan koronavirüsle mücadelede 1 sene geride kalırken, mart ayıyla birlikte uygulanan kısıtlamalar gevşetilmeye başlandı. Düşük ve orta riskli illerde daha geniş olmak üzere 81 ilde normalleşme adımları atıldı.
Virüsün mutasyon geçirmesiyle alakalı olarak vaka sayısında artış yaşanabileceği uyarısında bulunan Medicana International İzmir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serhan Sakarya, virüsün yapı değişikliği nedeniyle bulaş hızının neredeyse iki kat arttığını ifade etti.
Prof. Dr. Sakarya, virüste yeni gelişen mutasyonların bir takım özellikleri olduğunu belirterek, “Öncelikli olarak hastalığın kontrol altına alınmasında zorluk yaşanacak. Bir kere çok daha hızlı yayılma özelliği var. 5 ay önce bin kişi, 2 bin 500 kişiye virüs bulaştırabiliyorsa, yeni virüste bin kişi, 4 binin üzerinde kişiye virüs bulaştırabiliyor. İkinci özelliği de, ilk karşılaştığımız virüsün bir skalası vardı. Çocuklarda ölümcül vakalar çok az, gençlerde daha azdı ve yaş büyüdükçe risk de artıyordu. Virüsün yeni tip mutasyonlarının ise genç nesilde daha semptomatik seyrettiği biliniyor. Yani kısa süre sonra yoğun bakımlarımızda yaşlı hastaları değil gençlerin de bu virüsle mücadele ettiğine tanık olacağız” diye konuştu.
120 MİLYON DOZ AŞI LAZIM
Türkiye’de vaka sayılarında son zamanlarda yaşanan düşüşün sadece alınan önlemlerle açıklanamayacağını, toplumun ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğunun farkına varmasının da etkili olduğunu anlatan Prof. Dr. Serhan Sakarya, “Toplumun yüzde 60’ını bağışık yapmadan bu virüsten kurtulma şansımız yok. Birçok devlet 50 milyon, 100 milyon aşı rezervi yaptı. 1 yıl sonra alacakları aşıların anlaşmalarını yapıyor. Türkiye’nin şu an 120 milyon doz aşıya ihtiyacı var. Toplumda 60 milyon kişinin aşılanması ve iki doz aşı yapılması gerektiğini düşünecek olursak, ihtiyacımız olan rakam bu. Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19’un tamamen yok olması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, sadece pandemi olmaktan çıkıp epidemiye dönüşeceğini ifade ediyor ancak ne yazık ki bu duruma ne zaman geleceğimiz henüz belli değil” dedi.
Bir Covid hastasının devlete maliyetinin çok ciddi bir para tuttuğunun altını çizen Prof. Dr. Sakarya, şöyle konuştu:
“Hastanın yoğun bakımda yattığı süreyi düşünmek lazım. Mesela sadece bir tek testin devlete maliyeti yaklaşık olarak 8-10 dolar civarında. Bir aşı da şu an eşdeğer fiyat. Yani hastalara test yerine aşı yapmak daha mantıklı olacaktır. Yetkililer bu konuya karar verse ve şimdi başlasa ekim ayına kadar ancak tamamlanabilir. Ne yazık ki yaz dönemini rahat bir toplum olarak geçirme şansımız kalmadı.”
Normalleşmeyle ilgili atılan adımların vaka sayısında artış sonucunu doğuracağı konusunda endişeler yaşadıklarını belirten Prof. Dr. Sakarya, “Yeniden kasım ve aralık aylarındaki korkunç tabloya döneceğimizi düşünmek benim için tam bir kabus. Bu işte en büyük sıkıntıyı biz sağlık çalışanları yaşıyoruz. Hiç kimsenin pervasızca ve umarsızca yapmış olduğu davranışlardan dolayı başkalarını riske atma hakkı yok. Herkesin öncelikli olarak önlem alması lazım” ifadelerini kullandı.