Kılıçdaroğlu, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü’nde 21 farklı şehirden down sendromlu bireyler ve aileleri ile video konferans …
Kılıçdaroğlu, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü’nde 21 farklı şehirden down sendromlu bireyler ve aileleri ile video konferans toplantısında bir araya geldi. Down sendromlu bireyler ile ailelerin talep ve sorunlarını dinleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, çözüm önerilerini anlattı.
Down Sendromu Derneği Başkanı Gün Bilgin, down sendromlu çocukların karşılaştığı fırsat eşitsizliğiyle mücadele ettiklerini belirterek, “Topluma 360 derece yaklaşıyoruz. Çocuklarımızı ne kadar eğitirsek eğitelim, eğer toplum buna hazır değilse bu çabalar sonuçsuz kalıyor” dedi. Bilgin down sendromlu çocukların hakları konusunda bütün topluma yönelik çalışmaları olduğunu anlattı.
Bilgin, İngiltere’de yapılan araştırmadan bahsederek, koronavirüs sürecinden down sendromlu çocukların ve bireylerin işlerine ve okullarına gidemediğini aktardı. Bilgin, “Aşı olmadığı için işe gidemiyor, eğitime gidemiyor. Zaten topluma katılımı sınırlandırılmış bir popülasyon olan çocuklarımız okullarından, gençlerimiz işlerinden olmak zorunda kaldılar” dedi.
21 yaşındaki down sendromlu genç, “Oy kullanmak hakkım benim” dedi. Kılıçdaroğlu, gence “Güzel, bir hak arayıcısıyla tanıştık böylece” diye yanıt verdi.
Down sendromlu çocuğu olan bir baba, belediye tesislerinden ayrımcılığa uğramadan yararlanmak istediklerini dile getirdi. Başka bir down sendromlu genç ise oy kullanmak ve koronavirüs aşısı olmak istediğini belirtti.
Down sendromlu çocuğu olan anne ise “Okullarda, iş hayatında yer bulamıyoruz. Dışlanıyoruz. Ayrıştırılıyoruz, genel sorun bu zaten. Biz şunu diliyoruz, çocuklarımızın da kendi akranlarıyla beraber okula gidebilmesi, iş hayatında olabilmesi en büyük temennimiz şu anda. Ayrıştırılmadan bunu yapabilmesi. Eğitimdeki sorunlar giderilirse, devamında yaşamında kolaylık olacak” diye konuştu.
4 yaşında down sendromlu çocuğu olan öğretmen anne, çocukların kaynaştırma eğitimi almaktan yoksun kalabildiğini kaydederek, down sendromlu çocukların gidebileceği okulların yaygınlaştırılmasını istedi. Öğretmen anne, okullarda kolaylaştırıcı kişilerin ve yaşadıkları şehirlerde aile danışmanlığı merkezlerinin arttırılmasını talep etti.
İstanbul’da yaşayan down sendromlu Halis Güney bir an önce koronavirüs aşısını olup, işe gitmek istediğini dile getirdi.
ÜNİVERSİTE EĞİTİMLERİNE DEVAM EDEMİYORLAR
Down sendromlu kızı olan bir baba ise çocukların lise aşamasında özel eğitim meslek okuluna devam ettiğini ancak diploma alamadıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Bir belge veriyorlar ve bu belgede yüksek öğretime devam edemez diye bir ibare var. Belge ile bizim çocuklarımızın üniversiteye giden yollarını tamamen kapatıyor. Benim kızım YKS sınavını geçti, yetenek sınavına girdi. Ama üniversitede yetenek sınavını geçse bile ek 8 belgesindeki bu ibareden dolayı, bu insan haklarına aykırı bu ibareden dolayı, maalesef üniversite kapısı kapalı. Bizim görüştüğümüz özel üniversiteler kabul ediyorlar ancak kayıt aşamasında lise diplomasını istiyorlar, ek 8 belgesini götüreceğiz, ek 8 belgesinde açıkça yazıyor. Bu belge ile yüksek öğretime devam edemez.”
Başka bir down sendromlu Naz da oy kullanma haklarından bahsederek, “Oy kullanmak benim hakkım, ben ve arkadaşlarım bu konuda desteğinizi bekliyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, “Oy kullanma hakkı için mücadeleye devam sevgili Naz” diye yanıt verdi.
ANNE VE BABALARA İZİN HAKKI TALEBİ
Down sendromlu çocuğu olan bir başka baba ise çocuğu hastaneye yattığında çalıştığı kurumdan izin almakta zorluk çektiğini belirterek, “Tüm engelli çocuklarda hatta belli yaşa kadar bütün çocuklarda ister kamuda çalışsın, ister özelde çalışsın çocuğun anne ve babasına, özellikle annesine çocuk hastaneye yattığında bir şekilde çocuğun yanında refakat edebileceği izin hakkının kanunda açıkça belirtilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Down sendromlu çocuğu olan başka bir anne ise sosyal yardımlarda gelir üzerinden bir ayrım yapıldığını ancak giderlerin dikkate alınmadığını vurgulayarak, “Net eve giren para ortaya çıkarsa pek çok kişini bu yardımlara ihtiyacı olduğu ortaya çıkacaktır. Sadece gelir değil, birçok gideri var ailelerin” dedi. Anne, down sendromlu gençlerin büyük firmalarda çalışabildiğini söyleyerek, destek istihdamının yaygınlaştırılmasını talep etti.
Sorunların dinleyen Kılıçdaroğlu, bunların çözümü için şu değerlendirmelerde bulundu:
DİL TERAPİSTİ SORUNU ÇÖZÜLMELİ
“Özellikle dil terapisti uzmanlık alanında yetişmiş eleman sıkıntısı var, bu konunun kesinlikle çözülmesi lazım. Bir sürü dışarıda işsiz insanlar var, eğer bu alana yönlendirilebilirse insanlarımız, dil terapisti sorunu kısa sürede çözülebilir. Çocuklarımızın ayrıştırılmaması lazım. Kaynaştırmanın olması lazım. Bu konuda asıl görev Milli Eğitim Bakanlığı’na düşüyor. Ben belediye başkanı olan arkadaşlarıma ihtiyaç sahibi olan ailelerin çocuklarına özellikle, yoksul mahallelerden başlayarak, bol miktarda kreş açın. Anneler çocuklarını kreşe teslim etsinler, kreşte çocuk sosyal gelişimini de büyük ölçüde tamamlamış olabilir. Kaynaşma eğitimi bu açından çok önemli, ayrıştırmak değil tam tersine arkadaşlarıyla beraber bir arada olmaları gerekiyor.”
DEVLETİN GÖREVLERİ YERİNE GETİRMESİ LAZIM
“Fırsat eşitsizliğinden söz edildi. Doğru Türkiye’de fırsat eşitsizliği var. Bu sadece down sendromlu çocuklarımız için değil, bedensel engelli çocuklarımız için de aynı sorunları yaşıyoruz. Devletin belli görevleri yerine getirmesi lazım. Biz buna sosyal devlet diyoruz, sorunlu vatandaşın yanında olan devlet diyoruz. Var olan bir sorun varsa devletin sorunun çözümüne katkı vermesi gerekiyor. O nedenle sosyal devlet kavramı çok önemli.”
AŞININ BİR AN ÖNCE YAPILMASINI İSTEYEBİLİRİZ
“Aşı önceliğinden bahsedildi. Sağlık Bakanlığı ile görüşüyoruz en azından, down sendromlu çocuklarımıza aşının bir an önce yapılmasını isteyebiliriz. Yerleri belli, aileler belli. Aile hekimlerine talimat verilerek, bu aşıları süratle yapabilirler.”
OY HAKKI İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE
“Çocuklar oy kullanmak istiyorlar, doğru. Oy hakları var. Kullanmaları gerekiyor. Birlikte mücadeleyi yaparız, mücadeleyi yaparsak sonuç da alırız. Buna inanıyorum. Down sendromlu çocuklarımızın istihdam edilmesi, sigortalı olması ve primlerinin yatması lazım. Bu çocuklarımız belli bir yerde çalışırken, onların sosyal güvenlik primlerini işveren değil doğrudan doğruya devlet yatırabilir. Bu aynı zamanda işveren açısından down sendromlu veya engelli çocuğumuzun istihdamına da kolaylık sağlar. İşveren açısından da yük azalmış olur.”
“Lise diploması vermiyorlar, benim ilk kez duyduğum olay. Lise diploması vermiyorlar, üniversiteye giremiyor diye. Bunu üzerinde durmamız gerekiyor. Çünkü down sendromlu çocuklarımızın bize göre üstün yetenekleri olabiliyor. Bu özel yeteneklerin keşfedilmesi ve bu alanda bu çocuklarımızın eğitilmesi gerekiyor. Özellikle resim alanında. Benim odamdaki tablo da down sendromlu çocuğumuzun tablosu. O çocuğu bir Türk ressam keşfetmiş. Çocuğu engelliler gününde getirdik, tablalar yaptı, satıldı. Şu anda tablolarını değerlendiriyor. Yeteneklerin keşfedilmesi lazım.”
SOSYAL GÜVENLİK PRİMİ YATMALI
“Anneler emekli olmak istiyor. Olmazı lazım. Çünkü çocuk ile anne arasındaki ilişki doğanın getirdiği özel bir ayrıcalık. Anne işini bırakmak ve çocuğuna daha fazla zaman ayırmak zorunda. Bizim dil terapisti bulamadığımız ortamlarda bu görevi tümüyle anneler üstleniyorlar. Annelerin sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından yatırılması ve onların belirli bir zaman dilimi içinde de emekli edilmeleri lazım.”
İŞ ALANLARI YARATILMALI
“İş alanları yaratılmalı. Bu konuda özel sektör ve kamu için yaratılmış bir kontenjan var. Bu kontenjanda çok sayıda boşluk var. Devlet doldurması gerekirken, doldurmuyor. Hatta ben bir haftada yapacağımız işler arasında bütün engelli kadrolarını dolduracağımızı ve engellileri o kadrolara atayacağımızı söylemiştim.”
AİLELERİN LÜTFA DEĞİL HAK TALEBİNE İHTİYACI VAR
“Çocuğun hastaneye yatırılması ve izin almakta zorlanılması ciddi bir sorun. Böyle bir rapor verilebilir mi bilmiyorum ama hekim olmadığım için normalde böyle bir rapor verilebilir. Böylece Erdal bey ve eşi de çocuğu hastaneye yattığında ona refakatçi olabilir. Çocuğun anne ve baba arasındaki ilişkinin daha sağlıklı olabileceği kanaatindeyim… Ailelerin yardıma, lütfa ihtiyacı yok. Ailelerin sosyal devlette hak talebinde bulunmaya ihtiyacı var. Nasıl çocuklarım diyorlar ‘Ben oy kullanma hakkını istiyoruz’ diyor. O zaman sosyal devletin yapması gereken temel görevlerden bir tanesi de her ailenin asgari gelire sahip olması, aile destekleri sigortasını çıkmasıdır.