Aile bütçesinden sermaye piyasasına

HİS ERDOĞAN – Toplumda finansal şuurun gelişmesi için ehemmiyet taşıyan finansal okuryazarlığa odaklanan Milliyet Gazetesi ve Borsa İstanbul, 4 Haziran Cuma günü ‘Finansal Okuryazarlık Zirvesi’ni gerçekleştirdi. Online ortamda iştirakçilerle buluşan alanında uzman isimler, ekonomistler, analistler, bireylerin bütçe idaresinden tasarruf alanlarına kadar pek çok mevzuyu ele aldı. Her bireye içinde yaşadığı ekonomik ve finansal dünyayı “okuyup” anlayabilme imkanı sağlayan finansal okuryazarlık ile ortak şuur ve gündem yaratmayı hedefleyen tepede yapılan oturumlar, tıpkı vakitte Milliyet Gazetesi’nin Youtube kanalında kayıtlı içerikleri ile ulaşılabilir durumda.

Kişisel bütçeler, gençlerin ve yeni yatırımcıların borsaya ilgisi, Anadolu sermayesinin sermaye piyasalarına çekilmesi ve daha pek çok bahsin ele alınarak, teklifler sunulduğu tepenin açılış oturumu, Milliyet Gazetesi İktisat Müdürü Şükrü Andaç moderatörlüğünde Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun ve Milliyet Gazetesi Genel Yayın Direktörü Mete Belovacıklı’nın konuşmalarıyla gerçekleşti. Andaç’ın sorularıyla şekillenen oturumda mevcut piyasalar, gündemdeki halka arzlar, küçük ve büyük yatırımcının yanlışsız ve sağlam adımlar atmasına yönelik teklifler konuşuldu. Oturumun öncelikli kümeleri ortasında gençler, yeni yatırımcılar ve Anadolu sermayesi de vardı.

Yatırımcıya tavsiyeler

Borsa ve sermaye piyasalarının anlatılırken temel noktasının Sermaye Piyasası Kanunu’nun hedef kısmında açıkça belirtildiğini anlatan Korkmaz Ergun, ‘piyasaların muteber, şeffaf, faal istikrarlı, adil ve rekabetçi ortamda işleyişine dayanır’ hatırlatmasını yaptı. Bu ortamı sağlayabilmenin iki değerli ayağı olduğunu vurgulayan Ergun, birinin arz tarafında birinin ise talep tarafında olduğunu kaydetti. Ergun, “Arz tarafında şirketlerin şeffaflığı, talep tarafında ise yatırımcıların finansal okuryazarlığı iki öncelikli temeldir. Bizim şirketlerden iki isteğimiz olur. Birincisi şu ana kadar yaptıkları üzere şirketi güzel yönetmeye devam etmeleri, ikincisi ise şeffaf olmaları. Talep tarafında ise yatırımcılardan beklediğimiz, finansal okuryazarlık düzeylerini yükseltmeleri. Finansal bilgiyi yanlışsız kaynaklardan öğrenin, çalıştığınız aracı kurumların araştırma raporlarını kesinlikle inceleyin. Birikimlerinizi, tasarruflarınızı bu bilgilere nazaran değerlendirin. Toplumsal medyaya prestij etmeyin” diye konuştu.

‘Masallara kanmayın’

Finansal okuryazarlığı ‘toplumun finansal refahına katkıda bulunması’ olarak tanımlayan Korkmaz Ergun, her yaştan, her gelir düzeyinden beşere tasarruf ve yatırımın temellerini anlatılması gerektiğine dikkat çekti. Ergun, “Tasarruf yapmak kadar ikinci kıymetli husus da gerçek yatırım yapmak. Artan tüketim alışkanlıklarımız maalesef daha hudutlu tasarruf kültürüne sebep olmaya başladı. Yatırımlar konusunda ise bilinçlenmeden hareket ediliyor. ‘Kısa yoldan köşeyi döneyim’ biçiminde yatırım algısı ile inanılması güç getiri masallarına inanılıyor. Sistemin nasıl çalıştığını, piyasa dinamiklerini bilmeden kısa yoldan köşeyi dönme getiri masallarıyla yatırım yapmak olmaz” dedi.

‘Şirketleri bekliyoruz’

Bugünlerde sermaye piyasalarının gündemini halka arzlar belirliyor. Yatırımcılar da sıkı takipte. Bu açıdan Borsa İstanbul’un, büyümenin temel dinamosu olan şirketlere her vakit sermaye piyasalarının sunduğu imkanlardan daha fazla faydalandırma istikametinde dayanak vermeye devam edeceğini vurgulayan Korkmaz Ergun, borsaya açılmanın finansal kaynağa erişimin yanı sıra kurumsallaşma, kredibilite, marka bilinirliği, sürdürülebilir bir büyüme sağladığını anlattı. Ergun, “Likidite bu bahislerde en değerlilerinden; biz dünyanın en likit borsalarından biriyiz. Bir yatırımcı geldiği vakit kesinlikle bir alıcı bulur, bir derinlikte onun karşılığını bulur. Her vakit ‘100-200 yıllık şirketimiz yok’ diye şikayet ederiz. Biz kurumsallaşmayı ve sürdürülebilirliği sağlamadığımız sürece bunu konuşmaya devam ederiz. Buradaki maksadımız, ülkemizin bir ulusal kıymeti olan bu şirketlerin ömrünü uzatmak. Bu manada biz bütün şirketlerimizi sermaye piyasalarına, borsaya bekliyoruz. Birçok manada sunabileceğimiz eserlerimiz var. Gelin, konuşalım, çalışalım terzi adabı ne gereksiniminiz varsa dayanak olalım. Mevcutta halka arz sayısında 20’ye yanlışsız ilerledik, yıl sonuna kadar 40’a kadar çıkabilmeyi umuyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Ulusal iktisatla bütünleşme yolu

Borsa çalışmalarının başlatıldığı İMKB devrini hatırlatan Mete Belovacıklı, burada temel hedefin, sermayenin yaygınlaşması ve tabana yayılması olduğuna dikkat çekti. Belovacıklı, bu süreçle birlikte borsaya yatırım yapanların, piyasa dinamikleri, fiyatlama, bilanço, yeterlilik üzere bir kadro kavramları öğrendiğini belirterek şunları kaydetti:

“Bu tıpkı vakitte tıpkı kuş uçmaz kervan geçmez bir köydeki bir insanın bir oy kullanması kadar değerli bir adım. Zira ulusal iktisadıyla bütünleşen bir insan, daha donanımlı bir vatandaş haline dönüşüyor. Kararları, ekonomik aklı, doğal olarak tercihlerine ve ülkedeki yaşama katılışını belirliyor. Borsa İstanbul’un varlığı, bu bahisteki çalışmaları küçük yatırımcının talep tarafının, kavramlar konusundaki yetkinliğinin artması, bunun yaygınlaştırılması, tıpkı vakitte ülkedeki topyekun demokrasinin de bir düzey daha üst çıkması demek.”

Borsa İstanbul, son 5 yılda Anadolu’da 700 şirketlik bir cins yaptı. Kurumsallaşma ve finansman sağlama üzere bahislerde bilgiler verilirken, sermaye piyasalarının değeri anlatıldı.

Anadolu’nun gücü

Anadolu sermayesi gücünü ardına alan bir Türkiye’nin ‘bütün iç dinamiklerini hayata geçirmiş, bir genişleme ve refah artışı sağlamış’ olacağını söz eden Mete Belovacıklı, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Anadolu sermayesinin bilhassa motive edilmesi, bunun ülkeye katılması Türkiye için olmazsa olmaz şartlardan biri. Yabancı sermayenin ülkeye girişi bir faktör lakin kendi iç güçlerinizin, iç dinamiğinizin verimli kılabilmek en az o kadar değerli. Bunun için de yapılması gereken işlerden bir tanesi, daima olarak Andolu’da var olmak, anlatmak ve bir daha anlatmaktır. Bu birebir vakitte bugün duymayan kulakların duymasını sağlayacağı üzere yalnızca şirketler açısından değil, Anadolu’daki küçük birikim sahiplerinin bunu bir yatırım aracı olarak görmeleri, o tarafa hakikat yönlenmeleri, sonuçta ülkedeki ekonomik dinamizmi daha fazlalaştıracak bir adım olur.”