Ya Farklı Şekilde Olsaydı? Avrupa Şampiyonalarında Ay Yıldızlılar İçin Yaşanan 7 Kırılma Anı

11 Haziran 1996’da Türkiye, tarihindeki birinci Avrupa Futbol Şampiyonası maçına çıkıyordu. Birinci maçımız olmasına karşın epey güzel top oynayan bir grubumuz vardı. Gol atamamıştık ancak yememeye de kararlıydık ta ki  Aljosa Asanoviç’in hoş bir pasıyla kendi alanının ortalarında buluşan Vlaoviç, önünde yatan Rahim’i çarçabuk geçene kadar. Adeta jet üzere fırlayan forveti kaleye 35-40 metre kala yakalayan Alpay, hayatının kararını verdi. Tüm mesleği boyunca rakip oyuncuları ‘döven’ stoper rakibine dokunmayarak Hırvat oyuncuyu Rüştü ile baş başa bırakmıştı. Böylelikle maçın son dakikalarında gol yedik ve turnuvaya berbat bir başlangıç yaptık.

Kümede yenmemizin en mümkün olduğu ekibe karşı yenilince moraller bozulmuş ve turnuvadan gol bile atamadan elenmiştik.

Sizce Alpay rakibini düşürseydi bir şeyler değişir miydi?

Türkiye’nin Avrupa futbol arenasında tahminen de birinci kayda kıymet başarısı olan 2000 Avrupa Şampiyonası’nda Ay-yıldızlı grubumuz epeyce âlâ performans gösteriyordu. Çeyrek finale kalmayı başarmıştık rakibimizse belalımız Portekiz’di. Maç berbat başlamamıştı lakin Alpay bu sefer yapacağını yapmış; 29. dakikada hayli gereksiz bir biçimde atılmıştı.

Birinci yarının sonunda 44 dakikada geriye düşen Ay-Yıldızlılar ümitsizliğe kapılmıştı. Lakin daha sonradan bir umut ışığı belirdi ve penaltı oldu. Ne yazık ki penaltıyı kaçırınca o umut ışığı söndü ve sonuç kaçınılmaz oldu.

1 kişi eksik olmaması karşın penaltı kaçmasaydı maçı çevirip yarı finale ismimizi yazdırabilirdik.

2002 Dünya Kupası’nda alınan muvaffakiyetin akabinde hepimiz 2004 Avrupa Şampiyonası’nı bekler olduk. 2004 Avrupa Şampiyonası elemelerinde kümede İngiltere’nin gerisinde kalınca bize yeniden play-off yolu göründü. Çakalız ya zayıf duranı gözümüze kestirip “çek bir Letonya” diyerek gazete başlıkları bile attık. Talihimiz yaver gitti ve dediğimiz oldu. Çabucak herkes daha maçlar oynanmadan tipi geçip Portekiz’e gittiğimizi hayal ediyordu. Fakat işler hayal ettiğimiz üzere olmadı birinci maçta Riga’da 1-0 mağlup olduk. Rövanşta 2-0 öne geçsek bile ikinci yarıda rakip farkı teğe indirmeyi başardı. Artık üçüncü golü atmak zorundaydık. Ne yazık ki bırakın üçüncü golü atmayı ikinci golü yedik ve her şey bitti. Şayet skoru muhafazayı başarsaydık turnuvaya katılabilirdik.

Geri dönüşlerin turnuvasında Ay-yıldızlı kadromuz inanılmaz işler yaptı. Turnuvada yarı final gördük lakin birtakım olaylar gerçekleşmeseydi daha güzeli bile olabilirdi. Elendiğimiz Almanya maçının iki maç öncesinde grubumuzun ana kalecisi Volkan Demirel, görmemesi gereken bir kırmızı kart gördü. Bu anları konuşurken akla birinci gelen şey maçı anlatan spikerimizin şu kelamları oluyor “Volkan kırmızı kart yapma Volkan ya! Oyuncu değişikliği hakkımız da doldu. Doldu hocam!” 

Kırmızı kartı yediğimiz maçta efsane bir dönüş yaparak maçı kazandık ancak sonraki maçlarda ana kalecimizden olduk.

Ay-yıldızlı takımımızın 2008 Avrupa Şampiyonası’nda yaşadığı kusursuz kıssa yarı finalde Almanya’ya karşı son buldu. Yarı final maçı öteki maçlarımız üzere çok değişkendi. Birinci golü biz attık lakin Almanya bir anda işleri bilakis döndürmeyi başardı ve 2-1 geriye düştük. İşte o anda kadromuzun kurtarıcı isimlerinden Semih Şentürk sahneye çıktı ve ağları havalandırmayı başardı. Maçta tekrar eşitlik vardı. Hepimiz maçları geriden döndürmeye öylesine alışmıştık ki bu maçta da birebiri olacağına kuşkumuz yoktu. Lakin bu sefer o geri dönüş gerçekleşmedi ve üçüncü golü yedik.

Şayet bu maçı kazanabilseydik o rüzgarla birlikte kupayı bile alırdık.

2016 Avrupa Şampiyonası elemelerinde en yeterli 3 kontenjanından kümeden çıkmayı başaran Ay-yıldızlı ekibimiz gösterdiği performansla umut veriyordu. 2016 Avrupa Şampiyonası’nda birinci maçımız Hırvatistan’a karşıydı. Maç düzgün başlamıştı, grubumuz epey istekliydi. Lakin Luka Modric bir anda sahneye çıktı ve golünü atarak her şeyi bilakis döndürdü. Bu golden sonra geri dönemedik ve turnuvaya yenilgiyle başladık. Bu yenilgi kümeden çıkmamızı çok zorlaştırdı ve İspanya’ya da yenilince her şey son buldu.

Maça damgasını vuran olay, Luka Modric şut çektiği sırada Ozan Tufan’ın saçlarını düzeltmesiydi.

Not: En düzgün 3 kontenjanından tekrar üst cinse çıkma ihtimalimiz vardı lakin bu gerçekleşmedi.