Türkiye Tunus’u da kaybederse Doğu Akdeniz politikası zarar görür

Yazısına, Mısır ve Tunus’taki müdahalenin farklılıklarını yazarak başlayan Dağlı, Türkiye’nin Mısır’da olduğu üzere sert telaffuzlarla hareket etmemesi gerektiğini belirterek, Tunus’un da kaybedilmesinin Ankara’nın Doğu Akdeniz siyasetine ziyan vereceğini kaydetti.

İşte Dağlı’nın o yazısı:

“Tunus’ta darbe oldu, akıllara 3 Temmuz 2013’deki Mısır darbesi geldi.
Tunus’ta da Mısır’da da maksatta Müslüman Kardeşler var.
Tunus’taki darbe de tıpkı Mısır’da olduğu üzere Türkiye’nin Doğu Akdeniz siyasetlerine ziyan veriyor.
Pekala Türkiye bu durumda ne yapmalı?

Darbe darbedir, asker de yapsa politikler de yapsa, demokrasi rafa kaldırılmışsa, halk iradesi hiçe sayılmışsa, darbedir.

Mısır’da darbeyi asker yapmıştı. Çok da kanlı olmuştu.
Tunus’ta Cumhurbaşkanı yaptı. Neyse ki şu ana kadar Mısır’daki üzere bir katliam kelam konusu değil.

Tunus’ta olup biten darbedir.
Türkiye darbe nerede, kime yapılmış olursa olsun, darbelerin her türlüsüne karşıdır.
Türkiye tıpkı geçen Şubat ayında Ermenistan’da olduğu üzere Tunus’ta yaşananlara da tepki vermiştir.

Mısır’daki tepki, Tunus için de verilmeli midir?
Mısır’da darbe olduğunda Türkiye için iki kıymetli öge vardı.
Biri demokrasi duruşu oburu de çıkarları.
Mısır’da darbe olunca demokrasi katledildi, Türkiye’nin o dönemki çıkarları da yok oldu.
Türkiye bu nedenle sert tepki verdi.
Ancak ne Mısır’a demokrasi geri geldi ne de Türkiye’nin Mısır merkezli bölgesel çıkarları.

Reaksiyon verilmeli. Sessiz kalınamaz.
Ancak reaksiyonun ölçüsü kesinlikle olmalı.
Çok sert reaksiyon sonrası bir şey kazanılamıyorsa mümkün mertebe ölçülü reaksiyon vermek gerek ki,
ortadaki diyalog kopmasın, mevcut kazanımların geri dönüşü imkansız hale gelmesin.

Mısır Türkiye için değerliydi. Bilhassa de Doğu Akdeniz için.
Tunus da o denli.
Türkiye, Libya’da başlattığı Doğu Akdeniz uğraşında birinci takviyesi Tunus’tan almıştı.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Libya’da Türkiye’nin desteklediği yasal idare ile darbeci Hafter ortasında Fransa tesirinden sıyrılmayı başarmıştı.
Hafter’i direkt karşılarına almasalar da en azından Libya’daki yasal idareye sırt çevirmemeleri, Libya’nın komşusu olarak Tunus için Türkiye ismine atılabilecek büyük bir adımdı.

Bugün o adımın tesiri hala var.
Libya Aralık ayında seçime gidiyor. Darbeci Hafter pusuya yatmış bekliyor.
Aralık’taki seçim sonrası Libya’yı çok lakin çok kritik günler bekliyor.
Tıpkı biçimde Türkiye’yi de o denli.
Çünkü Hafter tesirindeki bir idarenin başa gelmesi halinde Türkiye’nin Aralık 2019’dan bu yana ilmik ilmik işlediği Libya siyaseti ziyan görebilir bu da direkt Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına yansır. Türkiye’nin Libya’da bozduğu Yunanistan-Girit denklemi üzerinden çizilen Doğu Akdeniz haritası tekrar etkin hale getirilmeye çalışılıyor, bu türlü olursa Türkiye için hiç de uygun olmaz.

İşte bu denklemde Tunus çok kıymetli bir ülke.
Tunus’ta darbe oldu, gaye Müslüman Kardeşlerdi.
Darbenin ardında BAE ile Suudi Arabistan’ın olduğu söyleniyor.
Olasıdır.
Geçen yıl da yapma istemişler, başaramamışlardı.

Açık konuşalım.
Tunus’taki İhvan temsilcisi Nahda hareketi ve onun önderi olan Meclis Lideri Raşit Gannuşi Türkiye’ye çok yakın bir isim.
Lakin mecliste çoğunluk olsalar da Tunus’u onlar yönetmiyordu.
Türkiye’nin Tunus’taki muhatabı Cumhurbaşkanıydı.

Tekrar o denli olmaya devam edecek.
Tunus’ta darbeyi çok sert sözlerle kınamak yerine ölçülü reaksiyon vermek, yanlışsız bir karar.
Aksi halde Mısır’da olduğu üzere “Türkiye Arapların içişlerine karışıyor” yaygarası koparıp, Türkiye’nin bu ülkelerle ortasını büsbütün bozmak için hazır kıta bekleyenler var.

Tunus’taki bu darbe elbette Türkiye’nin Tunus’la olan bağlantıları, Tunus üzerinden Libya siyasetine yansıması üzere mevzularda aleyhte bir durumdur.
Fakat ipler büsbütün koparsa bu durumun lehimize dönmesi çok daha zordur.
O nedenle darbeye sessiz kalmamak, darbe mağdurlarına sahip çıkmak ne kadar değerliyse, Tunus’un içişlerine karışıyor izlenimi oluşturmadan bunları ölçülü formda yapmak da o derece hayatidir.

Çünkü Cezayir’in olduğu üzere Tunus da bize Libya ve Doğu Akdeniz gayretimizde daima lazım olacak bir ülke.

Tunus’ta yaşananlar bizi çok yakından ilgilendirmektedir.
Tunus’u büsbütün kaybedersek, Doğu Akdeniz’de Mısır ve Lübnan’la birlikte bir değerli kale daha elden gitmiş olur.”