DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
14°C
İstanbul
14°C
Az Bulutlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
12°C
Salı Hafif Yağmurlu
12°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
11°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
12°C

‘Donetsk-Lugansk 8 yıldır Ukrayna saldırısı altında 14 bin insan öldürüldü, kimse ‘ah savaş’ demedi’

Rusya Federasyonu, 2014 Maydan darbesi sürecinde bağımsızlığını ilan eden Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerini tanımasının ardından, yardım …

‘Donetsk-Lugansk 8 yıldır Ukrayna saldırısı altında 14 bin insan öldürüldü, kimse ‘ah savaş’ demedi’
26/02/2022 03:24
135
A+
A-

Rusya Federasyonu, 2014 Maydan darbesi sürecinde bağımsızlığını ilan eden Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerini tanımasının ardından, yardım anlaşması uyarınca yapıkları çağrılar üzerine geniş çaplı bir operasyon başlattı. Ukrayna ordusunun Batı’dan temin ettiği ağır silahlar ve mühimmatla haftasonunda ateşkes ihlallerini yoğunlaştırması ve Rusya topraklarına yönelik tacizlere atıf yapan Moskova, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. madde uyarınca harekete geçtiğini duyurdu. Donetsk ve Lugansk cumhuriyetlerinin halk milislerinin başlattığı harekatı Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri de müdahil oldu.

Rusya Federasyonu lideri Putin, bunun ‘demilitarizasyon’ ve ‘nazilerden arındırma’ harekatı olduğunu söyledi. Yapılan açıklamalarda, 8 yıldır Donbass’ta savaşı sürdüren Ukrayna yönetiminde suçlara imza atanların bulunarak cezalandırılacağı kaydedildi.

Gelişmelerin siyasi ayağını Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller ile konuştuk.

‘Ukrayna ABD’nin açtığı son cephe, Rusya cepheyi yarma harekatı yapıyor’

Mehmet Ali Güller’e göre, yaşananları SSCB’nin dağılmasıyla Amerika’nın tek kutuplu dünya düzeni kurma hedefinden yaklaşmak gerekiyor. ABD’nin Ukrayna’yı Sovyetler’den ayrılan ülkeler arasında NATO’ya katacağı son cephe yaptığını belirten Güller, Moskova’nın ‘kırmızı çizgilerini’ aşan bu durum karşısında ‘cepheyi yarma harekatı’ anlamına geldiğini vurguladı. Güller, ABD bölgede askeri çevrelemeye haz verirken, Rusya’nın uzun zamandır Minsk anlaşmalarını vurguladığı ve ‘güvenlik garantileri anlaşmalarını’ ortaya attığını anımsattı:

“Bu meseleye sadece bu sabah ya da son üç ayda olan gelişmelerden hareketle bakmak meselenin bütünün anlaşılmasını zorlaştıracaktır. Biz bu meseleyi, SSCB’nin dağılmasıyla Amerika’nın tek kutuplu dünya egemenliği oluşturma hedefleri düzleminden bakarak bugünü anlamaya çalışmazsak eksik kalır. Bugün Rusya bu askeri harekatla, Amerika ve NATO’nun Rusya’yı kuşatma harekatına karşılık bir son cephe üzerinden yarma harekatı yaptı. Yarma harekatı, bu kuşatmayı delen bir hat izlemesiyle ilgili. Bu son cepheden kastımız da Ukrayna. Ukrayna, ABD’nin son cephesi. Sovyetler’den ayrılan ülkeler içerisinde NATO’ya da dahil ederek iyice Rusya sınırına yaklaşmak istediği son cephe, deyim yerindeyse Amerika için de bir ‘satranç tahtası’ oldu. Putin artık Rusya’nın kırmızı çizgilerinin tamamen aşındığını ve bu noktadan sonra ‘Artık yeter’ dediği bir noktaya gelindiğini 3 aydır söylüyor. 3 ay önce aralık ayında Amerika ve NATO’dan güvenlik garantileri talep ederken de işin bu noktaya gelmemesi için talepte bulunmuştu. O talepler yerine getirilmedi. 3 aydır Rusya oyalanıyor. Ukrayna Dışişleri Bakanı’nın ifadesiyle geçen ay 1.5 milyar dolarlık silah geldiğini biliyoruz. Hibe edilenler var. Ukrayna etrafındaki NATO üyelerine yönelik bir tahkimat yapıldı, üsler inşa ediliyor. Baltık bölgesinden başlayarak Doğu Avrupa, Karadeniz, Gürcistan üzerinden Kafkasya’ya ve oradan Orta Asya’ya uzanacak bir hatta Amerika, Rusya’yı kuşatmak için bulunmaya çalışıyor. Yunanistan’da son dönemde yığınaklanmasından tutun Baltık bölgelerindeki hamlelerine kadar gizli saklı işler değil. Zaten Amerika’nın strateji belgelerinde bu var. Rusya’yı düşman olarak algılayarak bu metinlere Rusya’nın kuşatılmasını koymuş durumdalar. Rusya, ‘O zaman Ukrayna’da NATO üyesi olsun, burnumun dibine kadar gelin’ diyecek hali yoktu ve dememiş oldu. Bu noktaya gelmemek adına Ukrayna’ya uzun bir süre Minsk Anlaşmalarının uygulanmasını istediğini söyledi. Uygulansaydı en azından bu noktaya gelinmemiş olurdu ve Avrupa düzleminde soruna çözüm bulma süreci devam edebilirdi.”

‘Donetsk ve Lugansk 8 yıldır Ukrayna saldırısı altında, 14 bin insan öldürüldü, bugüne kadar kimse ‘ah savaş’ demedi’

Güller, ‘Savaşa hayır’ gibi söylemler dile getirildiğini oysa 8 yıldır Donetsk ve Lugansk’ta saldırı alında ölen insanlar için kimsenin ‘ah savaş’ demediğini vurguladı:

“‘Savaşa hayır’ gibi şeyler söyleniyor da 8 yıldır Donbass’ta kaç bin insan öldü. Donetsk ve Lugansk 8 yıldır Ukrayna saldırısı altında. 8 yıldır orada 14 bin insan öldürüldü. Bugüne kadar kimse ‘Ah savaş’ demedi. İş bu noktaya gelmesin diye de yapılması gereken pek çok şey yapıldı. Ukrayna ile Rusya arasında zemin Minsk Anlaşması ama genel olarak Amerika ile Rusya arasındaki zeminde üç önemli maddenin olduğu garanti anlaşması talebiydi. Bunlar yerine getirilmedi ve sadece oyalanıyor. Birtakım kışkırtıcı faaliyetlerle de Ukrayna ateşe atılıyor. Karşılığında Amerika’nın bunu da fırsata çevirip, daha düne kadar Almanya, Fransa gibi bu meselelerde daha dengeci siyaset izleyen ülkeleri ben Ukrayna’nın saldırıya uğramasını nasıl fırsata çeviririm de yeniden üzerlerinde hegemonya tahakküm ederim diye bakan bir Washington anlayışı var.”

‘ABD Avrupa’da NATO aracılığı ile hegemonyasını tahakküm etmek istiyor’

Güller’e göre sivillerin hali ve çatışmaları umursamayan ABD için Ukrayna meselesi birkaç fonksiyonlu. ABD’nin Ukrayna’da Avrupa hegemonyasını tahkim için kullandığını belirten Güller, Kuzey Akım-2 projesinde Almanya-Rusya işbirliğinin bu sayede kesildiğini anımsattı. “Bugün gelinen noktada yaşananlar Amerika tarafından zorlanması nedeniyle oldu” diyen Güller, Ukrayna’nın yalnız bırakılmaktan çıkartacak dersleri olduğunu söyledi:

“Avrupa’ya da eleştiri var. Ukrayna krizi birkaç fonksiyonu olan bir durum. Bir fonksiyonu, Kuzey Akım düzleminde Almanya-Rusya işbirliğini kesmek. Bir düzlemi yeniden Avrupa üzerinde Amerika hegemonyasını tahakküm etmek ve bunun aracı olarak NATO’yu kullanmak. Bütün boyutlarıyla düşünmek lazım. Rusya’nın artık bu saatten sonra Ukrayna’nın NATO üyeliğini de kabul ettiği takdirde Amerika tamamen sınırına gelmiş olacaktı. Bunun askeri ve ulusal güvenlik anlamında kabul edilemez olduğunu Rusya uzun yıllardır belirtiyor. 2008 Bükreş kararıyla Gürcistan ve Ukrayna’nın üyeliğinin gündeme gelmesinden bu yana bu konu masadaydı. Bugün gelinen noktada yaşananlar Amerika tarafından zorlanması nedeniyle oldu. Ukrayna açısından bakınca da tuhaf bir durum. Bir yandan Amerika, size NATO üyeliği yolu gösteriyor, diğer yandan da ortaya çıkan tabloda sizi korumuyor. Bence Ukrayna’nın bundan çıkarması gereken çok ders var.”

‘Maydan su götürmez ‘turuncu darbeydi’, Obama CNN’de açık açık rollerini söyledi’

Maydan olaylalrının su götürmez bir biçimde Amerikan ‘turuncu darbesi’ olduğunu söyleyen Güller, bunu Obama’nın CNN’de “Putin, ABD’nin Maydan’daki rolüne çok hazırlıksız yakalandı” sözleriyle ifade ettiğini anımsattı. Poroşenko’nun tartışılmaz biçimde NATO’cu iktidar getirme amaçlı olduğunu, Zelenskiy’nin ise ilk zamanlarda Minsk anlaşmalarını uygulamaktan bahsettiğini anımsatan Güller, ancak onun da ABD tarafından zorlandığını belirtti:

Maydan olayları tartışma götürmez şekilde bir Amerikan turuncu darbesiydi. Bunun en açık ifadesini olaylardan sonra Obama, CNN’de çok açık söylemişti, ‘Putin, Amerika’nın Maydan’daki rolüne çok hazırlıksız yakalandı’ demişti. Turuncuyu darbeyi ortaya koymak bakımından daha ne desin? O bakımdan o tartışılacak bir konu bile değil, Amerikancı bir darbeydi ve Batıcı bir Amerikancı NATO’cu iktidar getirme amaçlıydı, o da Poroşenko’yla oldu. Zelenskiy konusu tartışmalı. Ukrayna’yı bilen çeşitli meslektaşlarımla yaptığım görüşmelerden çıkardığım sonuç, Zelenskiy’nin Poroşenko gibi Batıcı olmadığı ama daha arada bir kuvvet olduğu değerlendirmeleri var. İlk zamanlar Minsk Anlaşmalarının uygulanabilmesinin işaretlerini vermişti. Orada Kiev üzerinde Amerikan etkisinin bu kadar yoğun olduğu ve ekonomi politik yanının olduğu süreçte Zelenskiy’e çok da bırakmayıp, Zelenskiy’i birtakım işlere zorladılar. Zelenskiy’nin bu süreç içinde çok sancılı kaldığının en açık ifadesi şuydu. Amerika, yarın savaş çıkacak diye her gün savaş kışkırtıcılığı yaptığında, Zelenskiy çıkıp bunu en son yalanlamak ve varsa belgeniz gösterin, savaş söylemleri ekonomimizi mahvediyor diye bir çıkış yapmıştı. Zelenskiy şu anda Ukrayna’yı yöneten biri olarak tablo bugün bir askeri harekat noktasına geldiğinde artık ara yolda kalma şansı yok, öbür taraftan hareket etmek durumunda kalacak.”

‘Amerika’nın işi duaya kalmış oldu’

Ne ABD’nin ne de NATO’nun askeri bir hamle yapamayacağı görüşündeki Güller, Biden’ın asker göndermeme açıklamasına atıfta bulundu. Güller’e göre, “Amerika’nın işi duaya kalmış oldu”ı:

“Savaş kışkırtıcılığının Amerika tarafından iki ay boyunca yapılma hedefinin ABD’nin ihtiyaçları açısından nedir anlayabilmiş değilim. Buradan Ukrayna’ya Rusya’yı kışkırtan bir hedefleri mi vardı? Böyle bir hedef varsa bundan ne umacaklar, buradan bir kazanç yok. Öyle diyerek Rusya’yı hiçbir taviz vermeden güvenlik garantilerine yanıt vermeden Rusya’yı caydıracaklarını mı düşünmüşlerdi, onun da olasılığı yoktu, olmadı. Bunu söyleyerek Batı içinde yeniden bir konsolidasyon, bir tahkimat, bir omuz omuza verme hali mi vermeye çalıştılar, emin değilim. Rusya karşısında Avrupa’da bir bölünme yaşandı. ‘Amerika bir şey yapıyorsa mutlaka altında bir planı vardır’ gibi genel bir Soğuk Savaş düzleminden kalma mantığıyla bakıldığı için bir mantık arıyoruz. Ama belki de Amerikan hegemonyası çözüldüğü için bir devlet perspektifinin de ortadan kalkıp günü kurtaracak bir bilgi terörü altında sürecin çaresizlik içinde götürülmeye çalışıldığı gibi bir durum vardır. Bunu önümüzdeki süreçte daha net anlayacağız. Putin’in askeri harekatı talimatı verdiği çok değil saat önce 6 saat önce Beyaz Saray açıklama yaparak ‘Hangi senaryo olursa olsun Amerikan askeri Ukrayna’da olmayacak’ dedi. NATO da gidemiyor. Amerika’nın işi duaya kalmış oldu.”

‘Yapabilecekleri işi Rusya karşıtlığına yönelik propaganda savaşına dönüştürmek’

Güller, askeri anlamda yapacakları bir şey yokken, ekonomik yaptırımların SWIFT olmadan Rusya’nın ‘çok da canını acıtmayacağı’ görüşünde. Güller’e göre Batı’nın yapabileceği ‘Rus işgali var’ diyerek işi Rusya karşıtlığına yönelik propaganda savaşına dönüştürmek:

“Askeri anlamda yapacakları bir şeyin olmadığı bir tablo yaşıyoruz. Ekonomik anlamda yapılanlarda, düne kadarki yaptırımları incelediğimde şu sonuca vardım. Rusya’nın ‘çok da canını yakacak’ şeyler değildi. Aşağı yukarı on yıldır yaptırım olarak zaten uygulanıyordu. Burada enerji ve SWIFT konusu topyekun Batı’nın hedefi haline getirilmediği müddetçe Rusya açısından yaptırımlar çok ciddi bir durum yaratmayacaktır. Batı’nın yapabileceği bir şey olmadığı bütün dünyaya bir ‘Rus işgali var’ diyerek Rus karşıtlığına yönelik propaganda savaşına dönüştürmek dışında yapabileceği bir şey yok.”

‘Amerikan kışkırtıcılığının, Amerika’nın ülkelerini bir satranç tahtasına dönüştürmesinin bedelini ödüyorlar’

Güller, Ukrayna halkının Amerikan kışkırtıcılığının bedelini ABD’nin ülkelerini satranç tahtasına dönüştürmesiyle ödüyor. Buradan bir çıkış aranması gerektiğini belirten Güller, bunun da ABD ve NATO’nun Rusya’nın istediği garantileri vermesinden geçtiğini vurguladı:

“Stoltenberg, bugün de ‘Her halükarda NATO, Ukrayna’da olmayacak’ dedi. Amerika da böyle söyledi. Ukrayna halkı, Amerikan kışkırtıcılığının, Amerika’nın ülkelerini bir satranç tahtasına dönüştürmesinin bedelini, Amerika’nın Rusya karşıtı cephe inşa etme çabasında ülkelerini bir merkez yapmasının bedelini ödemiş durumdalar şu an. Bundan sonra bu işten bir çıkış yolu aranması gereken bir noktaya gidiyoruz. Onun yolu da Amerika ve NATO’nun Rusya’nın garantilerini konuşmak zorunda olacağı bir süreç olması gerekiyor ki bundan sonraki yeni sorun alanlarında benzerlerini yaşamayalım. Ukrayna meselesi bugün çözülse bile yarın aynı nedenle Gürcistan ve Moldova sorunları yaşanacak. Bunların toplamının bir paket olarak çözüme kavuşabilmesi Türkiye, Avrupa ve Asya için de gerekli. Bunun yolu da Amerika ve NATO’nun Rusya’nın istediği garantileri vermesinden geçiyor.”

‘Şi Cinping ve Putin ortak bildirgelerinde güvenliğin bölünmezliğine işaret etmişlerdi’

Çin’in izlediği görüşlerin güvenliğin bölünmezliği ilkesine uygun olduğunu aktaran Güller, ülkenin ABD ve Batı’nın Rusya’yı kuşatma planını gördüğü ve hamlelerin bu perspektiften analizinin yapıldığı görüşünde:

“Şi Cinping ile Putin’in ortak bir bildirgesi vardı. Orada işaret ettikleri önemli konulardan biri güvenliğin bölünmezliği ilkesiydi. Bu ilke aynı zamanda yine tam o süreçte Lavrov’un AB’ye gönderdiği bir belgede de vardı. Çin’in izlediği görüşler aslında o güvenliğin bölünmezliği ilkesinin bir tezahürü olarak ifade edilen konular. Rusya’nın kendi güvenliği açısından haklılığına işaret eden siyasi argümanlar. Çin bunun aslında Amerika ve Batı’nın topyekun Rusya’ya yönelik bir kuşatma planı olduğunu görüyor. Bu nedenle de mevcut yapılan hamlelerin o perspektiften analizini yaptığını görüyorum bugünkü Çin Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarından. Burada Amerika, Batı’yı Doğu’ya karşı kışkırtmanın bir aracı olarak ‘Çin askeri destek veriyor, Çin’in desteğiyle Rusya bu işleri yapıyor’ gibi bir programla bunu başlattı. Çin Sözcüsü buna da bir yanıt verdi. Böyle bir durumun olmadığını ama uygun bir üslupla Rusya’nın buna da ihtiyacı yok demeye getirdi. Tablo Çin açısından da böyle görünüyor.”

‘Ankara’nın tarafsızlığı esas alan bir politika izlemesinin zorunlu olduğu bir sürece girmiş bulunuyoruz’

Ankara’nın zikzaklı bir tutum takınan görüntüsüne atfen aslında tarafsızlığı esas alan bir politika izlemesinin zorunlu olduğu bir süreç olduğuna işaret eden Güller’e göre, ABD’nin Rusya’nın Karadeniz’e girişlerini Boğazları kapatarak Montrö’yü devreye sokmasını talep ettiği ve bunun bir tuzak olduğu görüşünde:

“Türkiye’nin tutumunun biraz zikzaklı olduğu bir tablo yaşıyoruz. Bir yandan Erdoğan’ın NATO niye yapması gerekenleri yapmıyor diye serzenişte bulunduğu bir tablo var. Diğer yandan Rusya’yı ve Ukrayna’yı kaybetmek istemiyoruz çizgisi var. Toplamda hem Rusya hem Ukrayna ile bazen çelişen bazen de örtüşen alanlarda işbirliği yaptığı konular var. Tüm bunların içerisinden Ankara’nın tarafsızlığı esas alan bir politika izlemesinin zorunlu olduğu bir sürece girmiş bulunuyoruz. Bu mesele döne dolaşa Türkiye’yi de tuzağa çekmenin, Amerika’nın çok rahatsız olduğu Rusya ile işbirliğinden alıkoymanın da bir aracı olarak Amerika tarafından kullanılmak istenecektir. Bunun işaretlerini bir süredir alıyoruz. Eski Amerikalı General Ben Hodges’un açıklamalarından başlayarak pek çok isim bu konuda yayınlar yaptılar. Rusya’nın Karadeniz’e girişlerini Boğazları kapatarak Montrö’yü devreye sokmasını talep ediyorlar. Hodges, bunu demişti, bu Türkiye için bir tuzak. Bunu yaptığınız takdirde Montrö sözleşmesi sigorta olmaktan çıkacaktır. Türkiye o nedenle çok dikkatli hareket edip Montrö sözleşmesini bir sigorta gibi kullanan tutumunu sürdürüp bu konuda mümkün mertebe Türk-Amerikan ilişkilerini, Türk-Rus ilişkilerini sabote eden yeni bir aşamaya geçirmeden çok dikkatli yürütmeli. Çok NATO’culuk yapan yaklaşımlardan uzak durmanın Ankara açısından sayısız yararı var.”
ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.