MHP’li Vekilin AKP’ye ‘Soysuz, Soytarı’ Sözleri İfade Özgürlüğü Sayıldı

MHP Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlu’nun 2011 yılında AKP iktidarının Türkiye’nin Suriye siyasetlerini eleştirirken kullandığı ağır sözler Anayasa Mahkemesi tarafından tabir özgürlüğü olarak değerlendirildi.

Vahapoğlu, AKP iktidarının çok kısa bir mühlet içinde değişen tutarsız Libya ve Suriye siyasetlerini eleştirirken, “Türkiye Cumhuriyeti şehitlerin emanetidir bize. Dört tane soytarının, dört tane soysuzun on-on beş tane köksüzün birilerine altın tepsiler üzerinde sunacağı bir ülke değildir” sözlerini kullanmış. Periyodun Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na da “Amerika’nın posta beygiri” nitelendirmesinde bulunmuştu.

Vahapoğlu, bu kelamları nedeniyle 2 bin TL tazminat ödemeye mahkum oldu. Karar Yargıtay tarafından bozuldu fakat mahallî mahkeme uymadı. Evrakın geldiği Yargıtay Hukuk Genel Heyeti “sürpriz” bir kararla direnme kararının gerçek olduğuna hikmetti. Vahapoğlu belgeyi Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.

Anayasa Mahkemesi yaptığı inceleme sonunda, Vahapoğlu’nu haklı buldu. Söz özgürlüğünün ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. Karar yine yargılama yapılmak üzere Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildi.

Olay tarihinde MHP Merkez Yürütme Şurası üyesi ve birebir vakitte genel lider başdanışmanı olarak vazife yapan Vahapoğlu, Kars Vilayet Başkanlığı tarafından 25 Ağustos 2011 tarihinde Kars’ta gerçekleştirilen iftar programında şu kelamları sarfetmişti:

‘Şimdi Amerika Birleşik Devletlerinin bölgedeki planlarını yerine getirebilmek için, İngiltere’nin bu coğrafyadaki kimi planlarını yerine getirebilmek için, Avrupa Birliği ülkelerinin tekrar bu coğrafyadaki kimi planlarını yerine getirebilmek için Türk askeri dahil devletin bütün imkanları kullanılabildiği üzere,

Bavullarla kendi devletlerine isyan etmiş olan ve ne olacağı meçhul olan insanlara Türkiye Cumhuriyeti devleti 70 yıllık 80 yıllık hatta ta Selçuklu’dan itibaren alacak olur isek Türk devlet geleneğini ayaklar altına alan bir kadro uygulamalar yapılıyor.Türk Devlet geleneğinde Osmanlı’da da Selçuklu’da da komşumuzun iç huzuru bizim için değerlidir. Onun toprak bütünlüğü bizim için değerlidir.

Dün Kaddafi’den ödül alabilmek için çadırının kapısında bekleyen sayın Başbakan, onun verdiği ödül ile onurlandığını söyleyen sayın Başbakan, bugün Kaddafi’nin muhaliflerini desteklemek üzere Amerika’nın posta beygiri üzere habire Dışişleri Bakanını gönderiyor.

O denli mi değil mi arkadaşlar? Suriye’ye bakıyoruz. Düne kadar Bakanlar Heyeti üyelerimiz müşterek Bakanlar Şurası toplantısı yapıyordu. Kardeş ülkeydik.

Bugün ne oldu? İşte bugün sözümün başında tabir ederek girdiğim o Rasmussen’in NATO’nun çizmiş olduğu planlar uygulanıyor.

Eski bir asker olarak şunu söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti NATO’nun, ABD’nin, AB’nin buyruğunda değildir.

Türkiye Cumhuriyeti şehitlerin emanetidir bize. Dört tane soytarının, dört tane soysuzun on-on beş tane köksüzün birilerine altın tepsiler üzerinde sunacağı bir ülke değildir.’