Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) önce açıkladığı enflasyon oranlarının TÜİK’ten çok yüksek olması ve halkın buna hissettiği enflasyon tartışmaları ile gündemi gelirken, ardından geçen haftalarda da TÜİK’e alternatif ve izinsiz veri açıklayanların cezalandırılacağı iddiası ile gündeme geldi. ENAG kurucusu ve Yeditepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, yanlı veri tekelini bir parça da olsa kırdıklarını vurgularken, davalara, soruşturmalara karşı analizlerini halkla paylaşmaya kararlı olduklarını söyledi.
Kaynak: Cumhuriyet
TÜİK, önce ENAG’ın veri yayımlanmaması için ihtiyati tedbir talebinde bulundu, şimdi de yasa taslağı hazırlığına göre, TÜİK’in onaylamadığı bir metodoloji ile oluşturulan istatistiklere üç yıla kadar hapis cezası verilebilecek. ENAG ne yapıyor ve neden rahatsız ediyor? ENAG çok açık bir şekilde görevini yapıyor. Türkiye’nin tüm verilerinin paydası olan, halkın reel gelirini ortaya çıkaran, fakirliğin ne demek olduğunun yanıtını veren, uluslararası karşılaştırmaları yapabilme olanağını sağlıyor. Sokağa yansıyan gerçeği görme fırsatı veren fiyat verilerini topluyoruz ve kamuoyuyla paylaşıyoruz. Bu süreç siyasi gelecek kaygısı bulunan birçok kimse ve grubu rahatsız ediyor.
ENAG grubunu açıklar mısınız? Metotodolojisi nedir ve neden eleştiriliyor? 7 ile 10 arasında bir araştırma grubumuz var. Metodolojiyi eleştirenlerin enflasyonu hesaplamak ya da tahmin etmek için nasıl bir yol izlendiğini bilmediklerini, biliyorlarsa da niyetlerinin iyi olmadığını düşünüyorum. Tüm açıklamalar enagrup.org sayfasında ve bir makale olarak Dergipark’ta (devletin makale havuzu) mevcut. Bu makaleyi web sayfasından 2 bin 500’e yakın kişi indirmiş ve incelemiş. Bu bir rekordur esasında.
Yöntemimiz günlük 200 binden fazla veri ile TÜİK sepetinin aynısını, aynı ağırlıklı olarak, matematik ve istatistik biliminin birlikteliğiyle enflasyonu hesaplamak üzerine kurulu bir sistemdir.
ENAG, TÜİK’e alternatif veri mi hazırlıyor? Ne açıdan TÜİK’ten farklı? ENAG herhangi bir kurum ya da kuruluşun alternatifi değildir ama tamamlayıcı görevi vardır. Ortada bir boşluk veya sistemik hata var ise onu akademik çalışmalarla ortaya çıkarma görevi vardır. ENAG’ın başta veri sağlığı sorunu olmak üzere birçok konuyu gündeme taşıdığı ve yanlı veri tekelini bir parça da olsa kırdığını düşünüyorum.
ENAG’ın bu iddialar, baskılar ve davalar karşısındaki tavrı ne olacak? ENAG açılan ve bundan sonra açılma olasılığı fazla olan soruşturma veya davalara karşı yaklaşımı çok açıktır ve kararlıyız. Verilerimizi ekonomik analizlerle beraber halkla buluşturacağız.
Türkiye ekonomisi nereye gidiyor? Ekonomi nasıl yönetiliyor? Türkiye ekonomisini yönetmek için bir ekonomik politika uygulanmıyor. Günlük parasal kaynak bulunması üzerine kurulmuş bir basiretsiz tüccar mantığı mevcut. Bu mantık aslında bir çaresizliğin, bir ekonomik yıkımın bir sonucudur. Buna rağmen halkın refahının artırılması amacıyla önerilen birçok yaklaşıma da göz kapatmak belki de en tehlikeli davranışı karşımıza getirmektedir. Ekonomik politikada kişisel tasarruflar, yapısal uygulamalarda basit boşluklar olduğunda yararlı olabilir. Ama son 10-12 yıldan bu yana tüm ekonomik kararlarda kişisel karar süreci uygulamaya konulmakta. Bunun en basit örneği kırmızı ete gelen son dönem fahiş zamlardan sonra et ithalinin bile TV ekranlarında canlı yayına konu olması ve kararın orada verilmesidir. İşte bu ve benzeri kurumsal olmayan ekonomik kararlar ülkenin geldiği durumun aynadaki yansımasıdır.
Türkiye, krizden çıkmak için ne yapmalı? Krizden çıkışın başlangıç noktası yapısal reformların uygulanmasıdır. Bundan önce de ekonomiyi yöneten aklın ve metodolojinin köklü bir değişime uğramasıdır. Öncelik hukukun kurallarının tekrar işler hale getirilmesidir. Onun şemsiye niteliğindeki yapısının altına mali sağlıktan, iş yapabilme özgürlüğüne, dış ticaretin önündeki engelleri kaldırmaktan, devlet ortaklı tarım işletmelerinin hayata geçirilmesine kadar birçok olgu var. Bu olgular ve uygulamaların kararlı ve şeffaf biçimde halkla beraber ve halka açık şekilde yönetilmesi de esastır. Gördüğümüz resim beklenenden çok daha farklı bir görünüme gitmekte. Rasyonel mikro ve makroekonomik yaklaşımları uygulamayan ekonomilerde çöküşün ne demek olduğunu görmek için fazla uzağa gitmeye gerek yok.
TÜİK enflasyonu ile ENAG enflasyonu arasında ciddi fark var. Türkiye’de enflasyon ilerleyen günlerde nasıl seyredecek? Bir ülkede veriler halka ve firmalara yön verirler. TÜİK’in verilerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi faydalı olur. ENAG olarak günlük, çoğu zamanda saatlik fiyat veriyle enflasyon hesaplıyoruz. Şimdi bu verilerin sadece hane halkının enflasyonu öğrenmesinin yanında firmaların, özellikle de ihracat ve ithalat yapan firmaların günlük fiyat verileri stratejilerini belirleme olanağı doğuyor. ENAG’ın çok yakında AB ülkeleri yanında ABD ve Latin Amerika ülkelerinin de günlük fiyat verilerini elde etmesiyle Türkiye’deki firmaların bu bilgi setine ulaşmasını sağlayacağız. Bu fiyat bilgileri ihracat ve ithalat yapan firmaların sipariş alırken ve verirken fiyat etiketi oluşturmada faydalı olacak. Türkiye’de bu inatla gidildiği, sloganlarla ekonomi yönetildiği taktirde hayat pahalılığının boyutlarının daha nereye varacağını belirtmeye gerek bile yok. Ortada ne bir maliye ne de para politikasının olmadığı gerçeğiyle ekonominin dümensiz bir şekilde yol aldığı açıktır.
Ekonomideki temel sorunlar neler? Türkiye ekonomisindeki en temel sorun Merkez Bankası’nın rezerv eksikliği ile ortaya çıkan döviz şokları ve onun yarattığı maliyet temelli enflasyondur. Bununla birlikte ortaya çıkan fakirlik, işsizlik, gelirsizlik ve geleceğin kaybolmasıdır. Geleceğini göremeyen firmalar ve milli gelirin yüzde 65’ini harcamalarıyla şekillendiren tüketiciler ekonomide tüm makro dengeleri altüst eder. Yatırımlar bugünün geleceğe taşınan değeri olduğundan, bunu oluşturacak çerçeveyi sağlamak hükümetlerin işidir. Şu anda gelecekten umutlu olan ortalama bir firma ve tüketici yok. Uzun bir süre de olmayacak. Çünkü zayıf olan sermaye birikimimizi şimdiden erittik ve geri kalanını da hayatta kalmak için kullanıyoruz. Bunların tümünün restore edilmesi zaman alacak.
Yıl sonu büyüme, işsizlik, kur ve cari açık öngörüleriniz neler? Bu dönemde de cari açık büyüyecek ve ulusal gelir içindeki oranı yükselecek. Büyüme cılız yapıda olacak. Baskılanan döviz kuru eninde sonunda yukarıya hızlıca tırmanacak. Reel gelirler düşecek. Kurun seçim amaçlı baskılandığı gerçeği eninde sonunda bir devalüasyon olgusunu çıkaracaktır.