Dolardaki yükselişin, enflasyonu daha da yükselteceği öngörülebiliyor. Yılbaşında bu yana 4-5 ay öncesine göre yüksek bir seviyede de olsa stabil seyreden, dolar/TL yeniden yükselişe geçti. Bu yükselişte yurt içi ve dışı birçok etken mevcut olurken, uzmanlar devam edip etmeyeceğini yorumladı. Enflasyondaki yükselişi ise ekonomistler bir nevi ‘hırsızlık’ olarak görüyorlar.
Türkiye’nin risk primi göstergesi olan CDS’leri 700 baz puanın üzerine çıkarak rekoruna yeniden yaklaştı twitter.com
TL, geçen yıl dolara karşı yaşadığı yüzde 44’lük değer kaybının ardından bu yıl daha istikrarlı bir seyir izlemekteydi.
Ne oldu da TL yeniden değer kaybetmeye başladı?
TL’de değer kaybı, yurt içinde yaşanan gelişmelerden ziyade doların dünya çapında değer kazanmasından kaynaklanıyor.
2000 yılından beri ilk defa bu kadar yüksek bir faiz artışı gerçekleştiren Fed, yükselen enflasyon ile mücadele etmek için para politikasında sıkılaşmaya gideceğini duyurmuştu. Politika faiz oranını yüzde 0,75-1,00 seviyesine yükseltti.
Türkiye’de yüksek enflasyona rağmen düşük faiz politikası izlenirken, TL üzerinde baskı artıyor. Türkiye ekonomisi 2018 ve 2021’de yaşanan kur atakları sonrası rezervlerindeki azalma ve dövize endeksli ekonomi ile kurdaki dalgalanmalara karşı daha kırılgan bir hale döndü.
TL’nin Çarşamba gününden beri dolara karşı değer kaybı yüzde 3,3’ü buldu.
BBC Türkçe’nin haberine göre, İsviçre merkezli Swissquote bankasından kıdemli analist İpek Özkardeşkaya, ‘Doların küresel olarak güçlü olması ve TCMB’nin yükselen enflasyon ile paralel bir politika gütmemesi, TL’deki baskının artmasına yol açıyor’ yorumunda bulundu. Özkardeşkaya, güçlenen dolara karşı TL’yi dengede tutabilmek için TCMB’nin sorumluluğunun arttığını aktardı.
Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, kurdaki kırılımı ise şu şekilde açıklıyor???? twitter.com
“Döviz kurunda yukarı yön sürecek” Sözcü’den Emre Deveci haberine göre, Ekonomist Murat Kubilay, Ukrayna savaşı ile tekrar iyice bozulan cari açık finansmanının, KKM ile bozulan dövizlerle karşılanmaya çalışıldığını, enerji fiyatlarındaki sert artışın da yeni savunma hattını 14 ‘ten 15 TL seviyesine çektiğini hatırlattı. Doların dünya çapında yüzde 5 ila 7 arasında son birkaç haftadır değer kazanması bu savunma hattının kırılmasının tetikleyici nedeni olduğuna işaret ediyor.
Kubilay dolar için ise şu uyarıda bulundu:
Kısa vadede döviz kurunda yukarı yön sürecek, ancak geçtiğimiz yılın kasım ve aralık aylarındaki ölçüsüz bir patlama için henüz yeterli stres birikimi yok. Fakat 2022 yılının ikinci yarısından itibaren yeni bir şok için önkoşullar sağlanmış olacak.
“Şimdilik ihracat kaygılarıyla kontrollü gevşemeye izin verildiğini düşünüyorum” Sardis Research Danışmanlık Stratejisti Evren Kırıkoğlu ise şu değerlendirmede bulundu:
Üretici enflasyonundaki artış, kur yükselişinin çok üzerinde, bu durum ihracatçının rekabetçiliğini azaltıyor. Üstüne bir de küresel para birimleri dolara karşı değer kaybettikçe, TL’nin göreceli rekabetçiliği daha da azalıyor. Bunun için kurların yükselmesini arzulayan bir kesim var zaten. Kurlara rezervler ile müdahale edildiğini biliyoruz, orada henüz sınıra dayanılmadı ama orta vadeli görünümün riskli olduğu belli. Yazın düşük enerji faturası ve turist girişleri ile kısa süreli rahatlama sağlansa da kışa doğru yine geçen sene gündeme gelen konuları konuşmaya başlayacağız. Ben şimdilik ihracat kaygılarıyla kontrollü gevşemeye izin verildiğini düşünüyorum.
“Yeterli rezerviniz yoksa evrensel ekonomi dilinde mevcut dinamiklerin neticesi kurda zayıflıktır ve şu anda bunu yasadığımızı söyleyebiliriz” East Capital kıdemli danışmanı Emre Akçakmak, kur artışında iki nedene dikkat çekerek şunları söyledi:
Birincisi, Fed’in şahinleşen duruşu ve buna bağlı olarak artan Amerikan tahvil faizlerinin gelişmekte olan piyasa kurlarına yaptığı baskı. Bu durum riskten kaçış çerçevesinde Türkiye, Şili, Kolombiya gibi kırılgan ekonomileri etkilediği gibi resesyon beklentileri ile emtia ihracatçısı, örneğin Brezilya ve Güney Afrika kurlarını da zayıflatıyor. İkincisi de Türkiye’ye özgü gelişmeler olarak yüksek enflasyon ile hızla kaybedilen rekabet gücü ve dış ticaret açığındaki önlenemez yükseliş. Kısa vadede etkileri yumuşatmak adına yeterli rezerviniz de yoksa evrensel ekonomi dilinde mevcut dinamiklerin neticesi kurda zayıflıktır ve şu anda bunu yasadığımızı söyleyebiliriz.
“Tasarruflarınız için kötü bir haberim var; 2022 sonuna geldiğimizde yarısının alındığını göreceksiniz” Yukarıdaki cümleler Ekonomist Evren Devrim Zelyut’un Yeniçağ’daki ‘Birikimlerinizin yarısını alacaklar!’ başlıklı yazısından. Zelyut, şöyle devam ediyor:
Nasıl olacak bu iş derseniz 21. yüzyılda bir milletin soyulması elbette zorla, direkt el koyarak olmaz. Çağa uygun, kitabına uydurulmuş yöntemler vardır. Bu yöntemler neticede geniş halk kitlelerinden parayı alıp, mutlu bir azınlığa transferde kullanılır. Yapılan, öz itibari ile hırsızlıktır ama ekonomi jargonunda daha kibar, insanları tahrik etmeyecek tanımlamalar ile etkisi hafifletilmeye çalışılmıştır.
Birikimlerinizin yarısını alacak esas yönteme gelelim mi? Bu bozuk gelir dağılımı ile eğer elinizde birazcık da olsa tasarruf kaldı ise sevinmeyin. Bu sefer ikinci yöntem devreye girecek ve o koruduğunuz parayı bu sefer kesinlikle oligarklara aktaracaktır. Bundan kaçışınız yok. O zaman ikinci yöntemi anlatmaya başlayalım.
“Ama bu yöntemi anlamak için Türkiye için enflasyon beklentilerini konuşmak gerek. Son beklentiler nedir?” 1- TCMB, 2022 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 23,2’ten yüzde 42,8’e çıkardı.
2- JPMorgan, Mayıs ayında enflasyonun yüzde 72 ile zirveyi göreceğini, gerekçe olarak da talebin güçlü olmaya devam ettiği, maliyet kaynaklı enflasyonist baskıların güçlü olduğu ve kredibilitenin zayıflamaya devam ettiğini, Türkiye’de enflasyonun Mayıs ayında yüzde 72 ile tepe yapacağını, Aralık ayına kadar da enflasyonun yüzde 65-75 aralığında kalacağını, Aralık ayında güçlü baz etkisiyle 49,5’a gerilemesini beklediklerini ifade etti.
3- Barclays, enflasyonun yıl sonunda yüzde 53’e gerilemeden önce Temmuz’da yüzde 80 ile tepe yapmasını bekliyoruz dedi.
4- Fitch, 22 Mart’ta yayınladığı notta enflasyonun gelecek aylarda yüzde 60 civarına yükselmesini öngörmüştü, bu öngörüsünün de aşıldığını gördük. 2022 yıl sonu enflasyon tahmini için yüzde 49 demişlerdi son rakamla 50 üzerine çekeceklerdir.
“Büyük patronlar girdi zamlarını vatandaşa yansıtıyor” Onlar için enflasyonun bir önemi yok. Keyifleri yerine. Ezilen önce vatandaş, sonra KOBİ ve esnaf oluyor özellikle bu kesim halkın alım gücünün düşüşü karşısında daha sert bir şekilde etkileniyor, hatta iflas tehlikesi yaşıyor. Ama bunlar zaten gelir piramidinin üstünde değiller. Oligark olarak tanımladığımız büyük sermaye ve hükümete yakın gruplar ise enflasyonda dahi büyümeye devam ediyor.
“Vatandaşın güç bela kenara attığı üç kuruşu için işler bu noktadan sonra kötü gitmeye başlıyor çünkü enflasyon tasarrufun alım gücünü eritiyor” Bankada 2022 Ocak ayında 100 bin lirası olan bir vatandaş 31 Aralık günü bu parasıyla piyasaya çıktığında başlangıçta satın aldığı mal ve hizmet miktarının yarısı kadar satın alma yapabilecek. Belki banka ekstresinde 100 bin rakamı aynen kalıyor olabilir ama bu paranın alım gücünün yarısının gitmesi aslında bu birikimin başlangıca göre 50 bin TL’ye inmesi demektir.
“Enflasyon sadece kıymanın, domatesin, soğanın, evin fiyatının artması demek değil, yarınlar için kenarda tuttuğumuz birikimlerin de yok olması demek” Bunu dolara ya da kur korumalı ürüne çevirerek bu akışa direnmeye çalışabilirsiniz ancak enflasyondan kaçamazsınız. Yaşamdaki maliyetleri ile sizi daima zararlı çıkarır.
Kur korumalı ürünle dolar artışı olursa farkı alırsınız ancak baskı altında tutulan kur varken, enflasyondan düşük verilen faizle reel manada zarar edersiniz. Amerikan Doları aldığınızda da ABD enflasyonu kadar para kaybınız oluşur. Ancak bu kayıp lira kadar olmadığı için tercih edilir.