Spor Toto Muhteşem Lig’de geçen sezonki performanslarıyla devlerin radarına giren yıldızlar, yaz periyodunda Avrupa’nın çeşitli ekiplerine transfer oldu. Galatasaray’dan Marcao Sevilla’ya, Fenerbahçe’den Kim Min Jae Napoli’ye, Beşiktaş’tan Rıdvan Yılmaz Glasgow Rangers’e, Emirhan İlkhan Torino’ya ve son olarak Trabzonspor’un genç stoperi Ahmetcan Kaplan Ajax’a transfer oldu.
Milliyet Gazetesi’nden Levent Kalkan bu haftaki köşesinde Muhteşem Lig’den Avrupa’ya ihraç edilen oyuncuları masaya yatırdı. İşte o yazı…
“Üretim” ve “ihracat” sözlerini ne vakit duysam, 19 Ağustos 2018’de kaybettiğimiz merhum hocam ve Milliyet’in duayen muharriri Güngör Uras aklıma gelir. Güngör hoca iktisada büsbütün üretim üzerinden bakardı ve temel ideolojisi ulusal bir anlayışla daha fazla üretmekti. Esasen kendisi de ömrünün son günlerine kadar üretti, anlattı, herkesin anlayabileceği örneklerle insanları bilgilendirmeye çalıştı. Olağanüstü bir rehberdi. Toprağı bol, yeri cennet olsun…
‘ÜRETTİĞİNİ GERÇEK BEDELİNDE SATMAK ÖNEMLİ’
Üretmek, sağlıklı bir iktisadın olmazsa olmazı elbette lakin ürettiğini gerçek bedelinde satmak da bir o kadar değerli. Daha fazla üretmek ve amaçlarınızı büyütmek için emeğinizin, alın terinizin gerçek karşılığını kesinlikle almanız lazım… Bu dönem Muhteşem Lig’den yurt dışına çok sayıda futbolcu ihraç ettik. Rıdvan Yılmaz’ı 4 milyon euro bonservisle Glasgow Rangers’a… Emirhan İlkhan’ı 4.5 milyon euroluk çıkış opsiyonuyla Torino’ya… Emre Demir’i 2 milyon euro bonservisle Barcelona’ya… Marcao’yu 12 milyon euro bonservisle Sevilla’ya… Kim Min Jae’yi 18 milyon euro bonservisle Napoli’ye gönderdik… Geçen dönem da Doğan Alemdar’ı 3.5 milyon euro bonservisle Rennes’e yolcu etmiştik… Avrupa’ya ihraç ettiğimiz son futbolcumuz Ahmetcan Kaplan oldu. Ahmetcan 9.5 milyon euro bonservis bedeli karşılığında Ajax’ın yolunu tuttu…
‘YOLLARI AÇIK, MUVAFFAKİYETLERİ DAİM OLSUN’
Gidenlerin hepsi memnun ve hepsinin yeni hayalleri var artık. Yolları açık, muvaffakiyetleri daim olsun lakin üstte isimlerini saydığım yerli-yabancı oyuncuların gerçek bedellerinin çok altında bedellerle Avrupa’ya gittiklerini düşünüyorum… Bu tezimi kanıtlamak için Porto’dan, Benfica’dan, Sporting’den Ajax’tan, PSV’den, Borussia Dortmund’dan çok fazla örnek verebilirim lakin bir tanesi bile her şeyi anlatmaya yetiyor. Fenerbahçe’den 25 yaşındaki Kim Min Jae’yi 18 milyon euroya transfer eden Napoli’nin 31 yaşındaki Kalidou Koulibaly’yi 38 milyon euroya Chelsea’ye satması üzerine ziyadesiyle baş yormamız gereken bir sorundur. Rıdvan, Emirhan, Marcao, Emre Demir, Doğan ve Ahmetcan’dan elde edilen toplam bonservis gelirinin, 31 yaşındaki Koulibaly’nin gerisinde olması ise daha da büyük bir problemdir.
‘SEYİRCİSİZ KADROLAR, HARİKA LİG’İN MARKA KIYMETİNİ AŞAĞIYA ÇEKİYOR’
Tablo ortada; Türkiye Muhteşem Ligi katiyen hak ettiği yerde değil ve ürettiğimizi de gerçek kıymetinin çok altında satmak zorunda kalıyoruz. Aslında bu sorun iktisadın genelinde yaşanıyor ve binbir emekle ürettiğimiz her şeyi bedelinin neredeyse yarı fiyatına elden çıkarıyoruz. Endüstride ve tarımda durum farklı değil, hizmet dalındaki tablo ise giderek daha da bozuluyor… Pekala, Üstün Lig’in imaj pahası orta ve kısa vadede nasıl yükselir? Bunun için her şeyden evvel oynanan futbolun kalitesini artırmamız gerekiyor.
‘İZMİR KADROLARININ KÜME DÜŞMESİ LİGE ÖNEMLİ DARBE VURDU’
Diğer taraftan bugün birçok kent ekibinin maçlarını bile 700-800 kişi izliyor. Taraftar manasında Kasımpaşa, Başakşehir, Karagümrük, İstanbulspor, Ümraniyespor üzere takımların durumları belirli. Seyircisiz gruplar, Üstün Lig’in marka pahasını önemli biçimde aşağıya çekiyor malesef. Bu manada bilhassa Göztepe ve Altay’ın küme düşmesi lige önemli darbe vurdu. Danimarkalı Sport Republic şirketinin, TFF 1. Lig’e düşen Göztepe’ye hissedar olması dikkat alımlı bir gelişmedir.
‘GÖZTEPE 3-4 DÖNEM SONRA ÇOK FARKLI NOKTADA OLUR’
Şirketin sahibi Rasmus Ankersen, “Türkiye çok potansiyelli bir ülke. Beşerler futbol için deliriyor. Göztepe’deki tutku bizim ilgimizi çekti. Biz bu kulübü geliştirmek ve Muhteşem Lig’e taşımak istiyoruz. Sadece bir dönem için değil, başarıyı kalıcı kılmayı hedefliyoruz” diyerek, Göztepe’nin büyük taraftarıyla nerelere gelebileceğinin işaretini verdi. Göztepe’yi 3-4 dönem sonra çok farklı bir noktada görebileceğimizi düşünüyorum. Uygun yönetilen bir Göztepe, Türk futbolu için de büyük yarar olur. Lakin seyircisiz kulüpler için tıpkı şeyleri söylemek çok güç. Ne kadar yarışmacı ve rekabetçi olsalar da Üstün Lig’de bu tıp grupların sayısı 2-3’ü geçmemeli. Pekala, Göztepe örneği yakın gelecekte üç büyüklerin muhtemel satışına öncülük edebilir mi?
Gerçek potansiyellerinin çok altında işler yapan, Avrupa kupalarında başarıyı unutmuş, ağır borç yükü altındaki kulüplerimizin satışını artık bir ütopya olarak görmemek lazım. Siz güzel yönetemezseniz, birileri elinizdeki kıymeti parasını ödeyip sizden almak isteyebilir. Rasmus Ankersen’in Göztepe’de ortaya koyacağı performans başka Avrupalı-ABD’li-Arap sermaye sahiplerinin iştahını daha da kabartırsa kimse şaşırmasın.
