ABD’ye ait bir F-16 savaş uçağı, Suriye’de görev yapan Türk insansız hava aracını düşürmesinin yankıları halen devam ediyor. Çıkan tartışmalara katılan gazeteci Fatih Altaylı, “SİHA’mızı vuran ABD, Türkiye’ye ‘Buralarda çok dolaşma’ mesajı veriyor …
ABD’ye ait bir F-16 savaş uçağı, Suriye’de görev yapan Türk insansız hava aracını düşürmesinin yankıları halen devam ediyor. Çıkan tartışmalara katılan gazeteci Fatih Altaylı, “SİHA’mızı vuran ABD, Türkiye’ye ‘Buralarda çok dolaşma’ mesajı veriyor” dedi.
Gazeteci Fatih Altaylı, bugünkü köşesinde ABD tarafından düşürülen uçak ile ilgili yazdı.
Gazeteci Fatih Altaylı, ABD’ye ait bir F-16 savaş uçağı, Suriye’de görev yapan Türk insansız hava aracını düşürmesiyle ilgili olarak Pentagon’dan, PKK’dan ve Ankara’dan gelen açıklamaları değerlendirdi.
Politika Fatih Altaylı: SİHA’mızı vuran ABD, Türkiye’ye “Buralarda çok dolaşma” mesajı veriyor Fatih Altaylı’dan o imama sert sözler: Bunlar hangi kucaklarda büyütülmüş, o cemaatin de ben… 06 Ekim 2023 11:17 -A+ Gazeteci Fatih Altaylı, ABD’ye ait bir savaş uçağının Suriye’de bir Türk silahlı insansız hava aracını (SİHA) vurmasıyla ilgili olarak Pentagon’dan, PKK’dan ve Ankara’dan gelen açıklamaları değerlendirdi. Pentagon’un yaptığı açıklamaya dikkat çeken Altaylı, “SİHA’yı vuran PKK değil ABD idi ve Türkiye’ye ait Silahlı İnsansız Hava Aracı, ABD’ye ait bir F 16 tarafından vurulup düşürülmüştü. NATO’nun lider ülkesi, NATO’daki müttefikinin SİHA’sını, işbirliği yaptığı terör örgütüne tehdit oluşturduğu için vurmuştu. Biz ABD’den bize F 16 satmasını beklerken ve Washington Büyükelçisi Murat Mercan çevresine ‘O iş çözüldü. Yakında F 16’ları alırız’ derken bir Amerikan F16’sı bizim tayyaremizi vuruyordu” yorumunu yaptı.
Olayı “Vahim bir durum” olarak nitelendiren Altaylı, şöyle devam etti:
“Ama bizim için en az onun kadar vahim olan bir durum, birkaç dakika içinde ortaya çıkacak bir gerçeğin, Türk hükümeti tarafından Türk halkından saklanmasıydı. İktidar milletin gözünün içine baka baka ‘SİHA’mız falan vurulmadı’ derken bir yandan vurulan SİHA’mızla ilgili olarak ABD ile görüşme halinde idi. Açıkça halka ‘yalan söyleniyordu.’ Allahtan buna alışık ve bunu önemsemeyen bir çoğunluk vardı. Yoksa medeni bir ülkede böyle bir yalanın bedeli ağır olurdu. Allahtan çobanın oyu ile Aysun Kayacı’nın oyu birdi!”
”Acı gerçek ise yerli ve milli, modern savaşların en önemli unsuru olan SİHA’mızın bir müttefik F16’sı tarafından düşürüldüğü idi. ABD bunun bir Türk SİHA’sı olduğunu bile bile, hiç çekinmeden, hiçbir uyarı yapmadan düşürmüştü. Rusya tarafından Türk savaş uçaklarına kapatılan Suriye hava sahasında, ABD savaş uçakları rahatça uçuyor, Türkiye’ye ait unsurları hedef alıyor ve vuruyordu. Bana göre bu çok açık bir “2. Çuval Vakası” idi. ABD, Türkiye’ye “Buralarda çok dolaşma” mesajı veriyordu.”
Düşürülen uçak gündemi sonrası gazeteci Fatih Altaylı köşe yazısında ayrıca, Mersin’deki mağarada araştırma yaparken rahatsızlanan Mark Dickey’in kurtarılmasını da ele aldı.
”Hatırlayacaksınız, birkaç hafta önce ABD’li bir mağaracı, Mersin yakınlarında bir mağarada -1000 metre derinlikte mide kanaması geçirmiş ve 11 gün süren kapsamlı bir kurtarma operasyonuyla güçlükle yüzeye çıkarılmıştı.Ve ölümle burun buruna 11 gün geçiren Amerikalı mağaracı Mark Dickey’in yüzeye çıktıktan sonraki ilk lafı “İyileşince gelip bir daha bu mağaraya ineceğim” olmuştu.”
”Konu ilgimi çektiği için hem bununla ilgili bir program yapıp, kurtarma ekibindeki Türk mağaracı Ali Hakan eğilmez ile Youtube’da bir program yaptım. Sonrasında da konuyu araştırdım. Mağaracı Mark Dickey ile ilgili bana verilen bilgiler ilginç. Ve veriler Dickey’in basit bir mağaracı olmadığını ortaya koyuyor. Çünkü Amerikalı mağaracı, izinsiz olarak girdiği Morca Düdeni’nde sadece mağaraya girmekle yetinmemiş görünüyor. Amerikalı “sözde” mağaracı, yüksekliği 2100 metreye kadar çıkan Taşeli platosundaki mağaraya girmeden önce mağara çevresinde, mağaracılıkla hiç alakası olmayan ve mağaraya inmekte kullanmayacağı bir “telsiz röle istasyonu” kurmuş.”
”Geniş bir alana yayılan antenler ve buna bağlı birçok elektronik sistem oluşturmuş.Mağaracının, mağara araştırması ile ilgisi olmayan böyle bir telsiz röle sistemini dağın başına niye kurduğu hâlâ bir muamma. Mağaraya girmek için gereken izinleri almamış, hiçbir başvuru yapmamış olmasının üzerine bir de bu elektronik sistemler eklenince ortaya hayli büyük bir soru işareti çıkıyor. Gariplikler bununla da sınırlı değil. Mark Dickey’in yanında mağaracılıkla alakası olmayan, iki de genç kız var. Reşit bile olmayan bu genç kızlar mağaracı olmadıkları gibi, zaten mağaraya inmemişler bile. Yukarıdaki kampta bekliyorlar. Ve güvenlik güçlerinin ve kurtarma ekibinin tüm uyarılarına rağmen kurtarma operasyonu boyunca alanı terk etmemekte ısrar ediyorlar ve sonunda zorla kurtarma alanından çıkarılıyorlar. Mağaracının Morca Düdeni ve Taşeli platosundaki etkinliği hayli şüpheli ve hayli araştırmaya değer gibi görünüyor. Kesin olan ise tüm bunları bir Türk dağcı Amerika’daki bir mağaranın önünde yapsa idi muhtemelen hâlâ tutuklu olurdu.”