Efsanevi İlişkiler Serisi 3: Kleopatra ve Marcus Antonius

Mısır’ın güzel hükümdarı Kleopatra, Jül Sezar ile arasında geçen ilişki sebebiyle Roma çevresi tarafından tanınıyordu. Ancak Sezar ile tanıştığında henüz genç bir kız olan Kleopatra, Antonius ile tanıştığında ne istediğini bilen güçlü ve olgun bir kadına dönüşmüştü.

Kleopatra zengin, güzel ve sivri dilli bir hükümdardı, bütün dünyanın ilgisini çekmişti. Antonius ise akıl hocası Sezar’ın favori generali olarak Tarsus’a göreve gitmişti. Siyasi çıkarları için orada olan Kleopatra ilk kez Antonius ile Tarsus’ta tanıştı ancak arada bir aşk hikayesinin başlaması için birkaç yılın geçmesi gerekecekti.

Antonius Doğu’daki askerleri finanse etmek, Kleopatra ise Sezar’ın suikaste uğramasından sonra gücünü kaybeden ülkesini korumak ve Sezar’dan oğlu olan Caesarion’un haklarını savunmak istiyordu.

İkili sık sık görüşüyor ve eğlence etkinlikleri düzenleyerek gününü gün ediyordu. Kleopatra’yı İskenderiye’ye kadar takip eden Antonius Kleopatra’nın güzelliği karşısında şaşkına dönmüştü. Kleopatra ise karşısındaki öz güvenli, güçlü erkekten zaten ilk başından beri etkileniyordu.

Roma İç Savaşı sonrası Gaius Octavius ve Marcus Antonius arasında kıyasıya bir güç mücadelesi baş gösterdi. Kleopatra burada önemli bir rol oynayarak Antonius’un Roma İkinci Üçlü İttifakı’nı kurmasını sağladı ve bu ittifakta doğrudan yer alarak kendi gücünü artırdı.

Ancak Antonius Kleopatra sayesinde kazandığı zaferleri anlatmak için hamile sevgilisini bırakarak Roma’ya döndü ve orada başka bir kadınla evlendi. İkili, yaklaşık 3,5 yıl sonra Antakya’da karşılaşana kadar bir daha görüşmedi.

Bu karşılaşma esnasında Kleopatra Akdeniz kıyılarına büyük ölçüde hükümdarlık ediyordu. Onun her yerde yanında olan Antonius, Octavius ile olan ittifakı bozarak Roma topraklarının ikisine ait olduğunu iddia etti. Bu durum Roma’nın ikiliye sırt çevirmesine neden olacak ve daha kötü olayları tetikleyecekti.

Kleopatra ve Antonius arasındaki aşk pek çok soru işaretine yol açtı. Tartışmalar arasında Antonius’un Kleopatra’nın etkisi altında kalarak Roma’ya ihanet edeceği gibi dedikodular yer alıyordu. Bu fikir ayrılıkları ve toprak mirası iddiaları sebebiyle ilişki kısa sürede Roma geleceğini tehdit eden bir faktöre dönüştü.

Kleopatra her ne kadar dönemin en güçlü hükümdarlarından olsa da gücü Roma ordusu ile boy ölçüşemeyecek seviyedeydi. Roma ordusu İskenderiye’ye yaklaşırken ikili son anlarının geldiğini biliyor ve birlikte ‘ ölüm yoldaşları’ adını verdikleri bir etkinlikte son yemeklerini yiyordu.

Ölen sevgilisinin ardından zehir içerek intihar eden Kleopatra, arkasında bir dizi cevaplanmamış soru ve birçok sanat eserine, filme, romana ilham olacak bir aşk hikayesi bıraktı. İkilinin ölümü sonrası Mısır, Roma egemenliği altına girdi. İkilinin cansız bedeni ise yan yana gömüldü.