Meme Kanserine Yakalanan Kişisel Gelişim Uzmanı Sağlığına Kavuştu

Meme kanserine yakalanan şahsî gelişim uzmanı Tuğçe Boztepe, tabibinin kendisine uyguladığı bireye özel tedaviyle 5 yılın akabinde sıhhatine kavuştu.

Çağın en değerli hastalığı kansere karşı, kişinin ve tümörün genetik özelliklerine nazaran tedavi seçiminin belirlenmesi manasına gelen şahsileştirilmiş kanser tedavisi, hastaların umutlarını arttırdı.

Kanserin erken teşhis ve tedavisinde son yıllarda süratli ilerlemeler kaydedilmesiyle bireye ve tümöre özel tedavi usulüyle şifa bulan hastalara sık rastlanılmaya başlandı.

Kişisel gelişim uzmanı ve eğitmen Tuğçe Boztepe de göğüs kanserini bireye özel tedaviyle yenen hastalar ortasında yer alıyor.

Bir çocuk annesi, 40 yaşındaki Boztepe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kansere yakalandığını öğrendiğinde hekimi Prof. Dr. Özlem Sönmez’in uyguladığı tedaviyle rahatlayıp sakinleştiğini söyledi.

Boztepe, o devirde turizmci kimliğiyle gezdiğini lisana getirerek, “Giyinirken elimi yan tarafıma götürdüğümde, sağ tarafımda bir çukur gözlemledim. Kanserli bir şey yahut manalı bir çukur olduğunu düşünmedim. Uçaktan iner inmez kendimi Hasret Hoca’nın karşısında buldum.” dedi.

Doktoru tarafından kendisine göğüs kanseri teşhisi konulmasının akabinde bilimsel ve tıbbi sürece ait bilgilendirildiğini, ilerleyen periyotta sağ tarafındaki lenflerin bir kısmının alındığını söz eden Boztepe, hastalığı kabul etmenin kolay olmadığını anlattı.

Boztepe, birinci evvel “Neden bana bu oldu?” üzere sorguladığına dikkati çekerek, “Teşhisim birinci konulduğunda Hasret Hoca bana bir şey anlatmıştı. Bunu yalnızca kanser için değil hayatın her etabında kullanıyorum. Bir hücre çizdikten sonra yaklaşık yüzde 80’lik kısmı için ‘Sen hiç merak etme. Biz seni hayatta tutacağız. Bilimsel olarak elimden ne geliyorsa yapacağım fakat bu yüzde 20’lik kısmı da sen kendi gücün, azmin ve moralinle yapacaksın.’ dedi. Hayatımda kanserin dışında aldığım en değerli öğreti ve derstir.” sözlerini kullandı.

Tedavisine evvel kemoterapiyle başlandığını, akabinde ameliyat ve göğüs müdafaa sürecinin gerçekleştiğini belirten Boztepe, tedavi sürecinin yaklaşık 1 yıl sürdüğünü kaydetti.

Boztepe, “Tedaviden çabucak sonra sıklıkla muayenelerim, denetimlerim oldu. 3 aylık, 6 aylık denetimler. Artık yıllık denetimlere geçtik. Şu an sıhhatim çok âlâ ve mükemmelim.” diye konuştu.

Sağlığına kavuştuğunu, ailesiyle hoş ve memnun vakitler geçirdiğini anlatan Boztepe, kanserde erken teşhisin kıymetini vurguladı.

Boztepe, “Biz, daima hususa bu türlü savaşarak girmek gerektiğini düşünüyoruz. Zırhlarımızı giyip bir cephedeymişiz üzere davranıyoruz. Aslında kanserde kaybeden olmadığını, bunun bir uğraş olduğunu kabul ederek, sürece girmemiz gerektiğini düşünüyorum.” görüşünü paylaştı.

Kişiselleştirilmiş kanser tedavisi hastalarda yüz güldürüyor

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez ise kanser tedavisinde yüz güldüren ve hastanın hayat müddetini uzatan tedaviler ortasında yerini alan şahsileştirilmiş kanser tedavisi ve immünoterapiyi anlattı.

Prof. Dr. Sönmez, bu yöntemin, kişinin ve tümörün genetik özelliklerine nazaran tedavi seçiminin belirlenmesi manasına geldiğini, böylelikle kanserli hücrelerin uzun periyodik tedavilerle denetim altında tutulduğunu söyledi.

Yeni tedavi usulü immünoterapinin de onkolojik tedavilerde son birkaç yılda ön plana çıktığının altını çizen Sönmez, “Her yıl ülkemizde 200 bin şahsa yeni kanser tanısı konuluyor. Son vakitlerde her ne kadar kanser sıklığı artsa da kanserlerden vefatlar azalmış durumda. Bunu da şahsileştirilmiş tedaviler sayesinde yapıyoruz. O hastadaki kansere sebep olan yine yönelik verdiğimiz tedavilerle şahsileştirilmiş tedavileri uygulayabiliyoruz. Bu, ülkemizde ve dünyada yaygın olarak kullanılıyor. Kemoterapiyle yüzde 40-50’lerde karşılık oranı varken bu amaca yönelik tedavilerle yüzde 80, 90, 95 karşılık oranları almaktayız.” değerlendirmesini yaptı.

Bunların şahsileştirilmiş tedavilerin en uçuk noktası olduğunu vurgulayan Sönmez, “Tuğçe Hanım’a da göğüs kanseri tedavisinde evvel kemoterapi verdik. Maksadımız, tümörü küçültmek, koltuk altını korumak, hastayı ameliyata hazırlamaktı. Daha sonrasında ameliyat ettik ve hormona hassas bir tümör olduğu için hormonoterapiyle devam ettik. 4 yıldır hastamızın denetimlerini yaptık ve artık denetimleri 1 yıla çıkardık.” formunda konuştu.