Washington merkezli Woodrow Wilson Bilimsel Araştırma Merkezi’nin video konferans yöntemiyle düzenlediği panelde konuşan Jeffrey, Türkiye ve ABD …
Washington merkezli Woodrow Wilson Bilimsel Araştırma Merkezi’nin video konferans yöntemiyle düzenlediği panelde konuşan Jeffrey, Türkiye ve ABD arasındaki ilişkileri değerlendirdi. Jeffrey kendisinin geçmiş dönemde sorumluluk alanı içine giren Suriye’deki Türkiye-Rusya işbirliğini şu sözlerle değerlendirdi:
“Suriye’de ilginç olan şuydu:
Türkiye de İsrail ve ABD gibi genel olarak Rusya’nın Suriye’de yapmak istediğine karşı olan ana aktörlerden biri olmasına rağmen, neredeyse her gün Rusya ve Türkiye arasında taktiksel bir anlaşma ya da toplantı oluyor. Bu da ‘ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız’ şeklinde net bir ittifak görmek isteyen batıdakileri rahatsız ediyor. Türkiye bazen bizim yanımızda bazen de bize karşı görünüyor. Bu da soruna yol açıyor. Bir de Erdoğan’ın sıfır sorundan sıfır müttefik noktasına gelen diplomasi yaklaşımı var.”
‘S-400’LER BAMBAŞKA BİR KRİZ’
Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre, Türkiye’nin de Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almasının ilişkilerde derin bir yaraya yol açtığını belirten Jeffrey, “Amerika’nın savunma alanındaki çıkarlarını doğrudan ilgilendiren S-400 sorununun Türkiye ve ABD arasında Kıbrıs dahil olmak üzere tarih boyunca yaşanan sorunlardan bambaşka bir kriz olduğunu” vurguladı.
“Biden yönetimiyle Türkiye’nin terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olarak gördüğü YPG’ye ABD desteği konusunda tarafların nasıl bir yol izleyeceğine ilişkin soruyu yanıtlayan” Jeffrey, şunları söyledi:
“Her iki tarafın politikasında ciddi bir değişiklik olmadığı sürece, iki ülke arasında faydalı bir ilişki olmayacak. Bunun da Rusya’nın bölgede kontrol altında tutulması konusunda büyük etkisi olacak. Bu yönetimin Trump yönetiminden farkı yeni yönetimde görevli olan çok sayıda kişide Erdoğan ve onun iç siyasetteki politikalarına ilişkin bir hoşnutsuzluğun olması. Trump Erdoğan’ı seviyor ve Türkiye içinde ne yaptığını önemsemiyordu. Yeni dönemde durum böyle olmayacak. Bu da gerçekten ciddi bir sorun.”
BÜTÜN YÖNETİMLER, HER ŞEYİ YAPABİLECEKLERİNİ DÜŞÜNÜR
ABD’de yeni yönetimin demokrasi ve insan haklarını dış politikanın unsurlarından biri olarak görmesi de değerlendiren Jeffrey, “Bütün yönetimler her şeyi yapabileceklerini düşünerek göreve gelir. Özellikle 2021 yılında ABD dış politikası önceliklerden ve tercihlerden ibaret olacak. ABD güvenliğe dayalı bir uluslararası düzende dünyaya liderlik mi edeceğinin yoksa bütün dünyayı Danimarka’ya çevirme rolünü mü üstleneceğinin kararını vermek zorunda kalacak. Bu durumda da sadece Türkiye değil Suudi Arabistan, Mısır ve Filistin sorunu konusunda da İsrail ile bile ciddi sorunlar yaşayacaksınız. Bu dört ülke olmadan bölgeye nasıl uçak ya da gemi göndereceksiniz?” değerlendirmesinde bulundu.