Enerjiden sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Pyatt, Senato Dış İlişkiler Komitesi’ndeki konuşmasında, Washington’un Rusya’nın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz üretim ve ihracat adımlarından biri olan Arctic LNG 2 projesini sonlandırmayı hedeflediğini söyledi.
“Geçen hafta NOVATEK’in ana projelerinden Arctic LNG-2 projesine ve bu projede yer alan yapılara yönelik yeni yaptırımlar uygulamaya karar verdik” diyen Geoffrey Pyatt, ABD’nin amacının bu projeyi ‘boğarak’ bitirmek olduğunun altını çizdi.
Yabancı Varlıklar Kontrol Dairesi ile birlikte Washington’un bu amaç dahilinde yaptırımlar uyguladığına dikkat çeken Pyatt, ABD’nin bu konuda G7 ortaklarıyla birlikte çalıştığına dikkat çekti.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Pyatt, ayrıca ABD’nin şu anda sıvılaştırılmış doğal gaz tedariklerinde lider konumda olduğunu ve küresel LNG pazarındaki payını artırmayı planladığını da sözlerine ekledi.
Arctic LNG-2 projesi, 2017 yılında devreye alınan yıllık 16.5 milyon ton kapasiteli Yamal LNG tesisinden sonra NOVATEK’in ikinci büyük LNG ihracat projesi olarak bilinirken, tesislerin inşaatında Türk inşaat şirketleri de yer alıyor.
Toplamda her biri 6.6 milyon ton (yılda toplam 19.8 milyon ton) kapasiteli üç teknolojik hat inşa edilmesi planlanırken, daha önce ilk hattın 2023, ikinci hattın 2024 ve üçüncü hattın ise 2025 yılında hizmete alınmasının planlandığı bildirilmişti.
ABD’li Gazeteci Hersh: ABD, Kuzey Akım hatlarının patlatılmasındaki rolüne dair izleri sildi
Yakın zamanda konuşan ABD’li gazeteci Seymour Hersh, ABD’nin Kuzey Akım ve Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hatlarının patlatılması olayındaki rolüne dair izleri sildiğini belirtmişti.
Pulitzer ödüllü ABD’li gazeteci Hersh, Substack platformundaki sayfasında yaptığı açıklamada Kuzey Akım ve Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hatlarının patlatılması olayına karışan Amerikalıların herhangi bir iz bırakmadığını, ABD’de bu görev ile ilgili herhangi bir önemli bilgi bilgisayarlara işlenmediğini ifade etti.
“Aylarca gizli bir şekilde Norveç’e girip çıkan Amerikalı erkekler ve kadınlar herhangi bir iz bırakmadı” diye yazan Hersh, operasyona dair önemli bilgilerin bilgisayara girilmediğini, Royal veya Smith Corona daktilosunda yazıldığını kaydetti ve ekledi: