Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Direktörü Ahmet Hakan bugünkü köşesinde, “99 sefer olmamış bir sinema: 9 Sefer Leyla” başlıklı bir yazı kaleme …
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Direktörü Ahmet Hakan bugünkü köşesinde, “99 sefer olmamış bir sinema: 9 Sefer Leyla” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Filmi izlerken yaşadıklarını aktaran Hakan, yirmi beş dakikada ekrana yumurta domates atma kıvamına geldiğini söyledi.
“İyi bir sinema için ne gerekiyorsa vardı”
Ahmet Hakan ise bugünkü köşesinde filmi sert bir biçimde eleştirdi.
Ahmet Hakan’ın yazısı şu biçimde:
“9 Sefer Leyla” sinemasının künyesine şöyle bir baktım:
Âlâ bir sinema için ne gerekiyorsa vardı.
Hem de ziyadesiyle…
– Haluk Bilginer vardı ki… Uluslararası arenada rüştünü kanıtlamış devasa bir oyuncumuzdur.
– Demet Akbağ vardı ki… Yer aldığı her sinemaya can ve kan kattığı test edilip onaylanmıştır.
– Ezel Akay yönetmişti ki… Namlı masal sevdalısıdır ve masal geleneğini sinemaya aktarma işinin büyük ustasıdır.
– Elçin Sangu vardı ki… Renk katmaması, tılsımlı bir dokunuşta bulunmaması neredeyse imkânsız.
– Millet düzgün sinemalara hasret kalmıştı ki… Herkes büyük bir şevkle ekran başındaydı.
– Zamanlaması o denli süper ki… Hepimiz evdeydik, meskene kapanmıştık ve yapacak bir işimiz yoktu.
– Teması o denli popülerdi ki… Baştan kazandıran bir temaydı ve bu temaya kayıtsız kalmak mümkün değildi.
Ve ama.
Olmamıştı abi.
Resmen olmamıştı.
Sineması izlerken yaşadıklarımı aktarıyorum:
– Beşinci dakikada… Süper toleranslı bir optimistlik içindeydim.
– Onuncu dakikada... “Bu ne abi? Bu ne saçmalık böyle” demeye başladım.
– On beşinci dakikada... “Ne yani? Komik mi bu?” diyerek “Ya sabır” çektim.
– Yirminci dakikada… Gülüyordum lakin gülüşüm güldürme çabasınaydı.
– Yirmi beşinci dakikada... Ekrana yumurta / domates atma kıvamına geldim.
– Otuzuncu dakikada… Bir azaba maruz kalmanın tuhaf hazzını yaşıyordum.
– Otuz beşinci dakikada… “Haluk Bey! Demet Hanım! Ne işiniz var bu işte” dedim.
– Kırkıncı dakikada… İşkence dozu o denli artmıştı ki kurtuluş için örgüt arkadaşlarımı ele verebilirdim.
– Kırk beşinci dakikada… Küt diye kapattım sineması ve açtım bir James Bond…
Lakin yeniden de bu sinemaya imza atanları kutlamadan da edemiyorum.
Şartlar bu kadar uygunken…
Bu kadar kötüsünü yapmayı becermek, her babayiğidin başarabileceği bir şey değildir.”
Bu haberler de ilginizi çekebilir