Kurtulmuş, TV NET televizyonunda canlı yayınlanan “Net Bakış” programında soruları yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu …
Kurtulmuş, TV NET televizyonunda canlı yayınlanan “Net Bakış” programında soruları yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kovid-19’un zor bir imtihan olduğunu ifade eden Kurtulmuş, Türkiye’nin sağlık alt yapısı ve sağlık çalışanlarıyla, yeni hastanelerin yapılmasıyla diğer ülkelere fark atan bir başarı yakaladığını söyledi.
Kurtulmuş, ekonominin de mümkün olduğu kadar az bir zayiatla bu süreci atlatabilmesi için adımlar atıldığını, bir taraftan sağlık alanında her türlü fedakarlığın ortaya konulacağı diğer taraftan da ekonomiyi dengeleyecek bir süreç olması için çalışıldığını anlattı.
Bir ayda yaklaşık 11 milyon doz aşının vurulduğunu dile getiren Kurtulmuş, nüfusla oranlandığında Türkiye’nin Avrupa’da ilk 2-3’üncü sırada yer aldığını kaydetti.
Kurtulmuş, Kovid-19 ile mücadele sürecinin başarıyla yürütüldüğünü vurguladı.
“Dünyanın yeni bir küresel ve siyasal mimariye ihtiyacı var”
Numan Kurtulmuş, hakkaniyetli, barışçıl, daha eşitlikçi bir dünya düzeni kurulması mecburiyetini yıllardır söylediklerini belirterek, “Dünyanın yeni bir küresel ve siyasal mimariye ihtiyacı var. Yeni bir küresel finansal mimariye ihtiyacı var. Bu artık bir zaruret haline gelmiştir. Pandemi de bunu ispat etti. Dünyanın en büyük ülkeleri bile pandemi karşısında çaresiz kaldı.” diye konuştu.
Dünya Sağlık Örgütü’nün bu süre içinde fonksiyonsuz hale geldiğini, BM’nin gücü ve deneyimine rağmen, son yayınlanan haritalara bakıldığında Afrika ve Latin Amerika ülkelerine aşının ulaşılamadığının görüldüğünü anlatan Kurtulmuş, böyle bir dünyanın ayakta kalamayacağını, daha hakkaniyetli, daha adaletli, daha paylaşımcı, daha insani bir düzene geçişin zaruri olduğunu dile getirdi.
Kurtulmuş, bir taraftan pandemiyle mücadele ederken diğer taraftan Türkiye’nin Libya hükümetiyle yaptığı anlaşmayla Akdeniz’de egemenlik haklarını koruduğunu anımsatarak, Kıbrıs’taki Maraş bölgesini açarak KKTC’nin egemenlik haklarını bütün dünyaya ilan ettiğini ve Ayasofya’yı da ibadete açtığını anlattı.
IKBY’nin bölge ülkelerinin topraklarını içeren haritanın resmedildiği pulları bastırma planı
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus’un Irak ziyareti vesilesiyle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) tarafından bastırılması öngörülen hatıra pulları arasında, Türkiye, İran, Irak ve Suriye topraklarını da içeren bir haritanın resmedilmesine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, Türkiye’nin, bölge ülkelerinin tamamının toprak bütünlüğünden yana olduğunun altını çizdi.
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Biz bir asra aşkın süredir devam eden emperyal projenin asla uygulamayacağına inanıyoruz. Yani böl, parçala, ayrıntılı bir şekilde dağıt ve kolay yönet. Bu proje artık geride kaldı. Bu bölge insanlarının, Şiiler, Sünniler, Türkler, Araplar, Acemler, Kürtler, diğerleri bütün etnik yapılarıyla birbirine düşman haline getirilmesi senaryosuna bu bölge halklarının karnı toktur. Asla buna prim vermeyeceklerdir. Kim zihninde herhangi bir şekilde bu bölgeyi, bu emperyal projenin parçası olarak, yarım kalan Sevr’in bir devamı olarak bu bölgede bir şeyler yapmaya kalkıyorsa bunlar ters teper. Irak’ın Saddam’dan sonrası durumu, Suriye’de uzun yıllardır devam eden vekalet savaşları, iç savaşı, Yemen’deki savaşı göz önünde bulundurduğunuzda bölge halkları artık yeter, diyor. Bölge dışı güçlerin bu bölgede ne işleri var.
Özellikle silah satışı başta olmak üzere bu bölgenin daha fazla silahlanmasını değil, daha fazla demokratikleşmesini sağlayacak adımlara katkıda bulunsun. Bizim bakışımız budur. Orta Doğu’daki halkların da kendisine düzen vermesi lazım. Sorunlarımızı kendimiz çözebilme becerisini kazanamazsak başkalarının bu bölge ülkelerinin iç işlerine burnunu sokma tavrına girerler. Irak’taki tüm gruplar kendi meselelerini çözebilecek güce, birikime sahiptir.”
“Eski bir alışkanlık…”
Kurtulmuş, Osmanlı Devletinin üzerinde, haritalar üzerinden siyaset yapmanın çok eski bir alışkanlık olduğunu dile getirerek, “Harita üzerinde eskizler yapıldıktan sonra böl ve yönet projesi uygulanmaya çalışılıyor. Bunlara karşı oldukça tecrübeli ve birikimli bir milletiz. Bu haritalar tesadüfen ortaya konulmaz. Burada uyanık olmak lazım. Asla o gösterilen haritanın bölgenin gerçeklerini yansıtmadığı, Kuzey Irak’ta yaşayan kardeşlerimizin de menfaatine olmadığı ve Türkiye ile Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi arasında fitne sokmaktan başka hiçbir amacının olmadığını çok açık söylüyorum.” şeklinde konuştu.
Numan Kurtulmuş, zor pandemi şartlarına rağmen AK Parti’nin kongrelerinde önemli bir ivme yakalandığını, yüzde 70 civarında yönetimlerde değişimler yapıldığını, bu dönemdeki yenilenmenin biraz daha fazla olduğunu kaydetti.
AK Partinin, 19 yıllık süreçte Türkiye için en büyük kazanımının iç ve dış vesayeti yıkması olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bu olmadığı takdirde hiçbir hedefe ulaşılamayacağını söyledi.
Kurtulmuş, ‘Darbelerle, muhtıralarla, iktidarı değiştirebilirim’ döneminin geride kaldığını ve Türkiye’nin bir daha bu günlere dönmeyeceğini aktararak, “Milletimiz bu iradesine sahip çıkacaktır. Bu iç vesayetin yanında bir de dış vesayet var. ‘Türkiye için o bunu söyledi’ dendiği zaman kendini hizaya sokan bir siyaset vardı. Tayyip Erdoğan döneminin en büyük başarısı, bu vesayeti geride bırakmasıdır. Bizim bu dönemde yaptığımız ve milli egemenliği hakim kılan unsur Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Millet, milli irade anahtarını eline almış oldu millet bu anahtarı bir daha verir mi? Bir daha geri dönüş olmaz. Geri döndürmek isteyenlere hodri meydan.” diye konuştu.
“Bir tweetten sonra bile sarsılan bir ittifak herhalde çok ayakta kalamaz”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin beraberinde bazı yenilikleri getirdiğini aktaran Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Eski siyasetin bazı alışkanlıkları hala devam ediyor. Yeni sistemde yüzde 50+1 gerekiyor. Bu da kaçınılmaz olarak ittifakları gündeme getiriyor. Biz kimsenin ittifakına bir şey demeyiz. Ancak ittifaklar da açık, net, sarih ve anlaşılır olmak zorundadır. AK Parti ve MHP müşterek konularda hareket ediyor. İttifakın genel çatısı belli, bugüne kadar sorunsuz bir şekilde bu ittifak devam ediyor. Karşımızdaki ittifak ise biraz mahcup, sıkılgan. Şeffaf ve açık değil. ‘Tayip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin’ Tayip Erdoğan gidecekse gideceği tek yer millet iradesidir. Bu yanlış bir zihniyettir. Türkiye bunları geride bıraktı.
HDP’nin Eş Başkanları ‘Eğer bizim oylarımız olmasaydı İstanbul ve Ankara’yı alamazdınız’ dediler. Mesele bu kadar ayan beyan ortada iken neden HDP’nin oylarından rahatsızlık duyuluyor. İYİ Parti’ye oy vermiş milliyetçi kardeşlerim, nasıl olacak da bu HDP İle iş birliğini içlerine sindirecekler? Ya da CHP’ye oy vermiş Kemalist kardeşlerimiz, nasıl olacak da terörle yan yana duran HDP’yi içine sindirecek? Köşeye sıkıştırmak ya da siyaset yapmak için söylemiyorum. Bunun açık, net şekilde hiç mahcup olmadan ortaya konması lazım. Bir tweetten sonra bile sarsılan bir ittifak herhalde çok ayakta kalamaz. ”
“Bir partinin Anayasası olmaz, bütün Türkiye’nin Anayasası olur”
İttifakların devam etmesi için tabanda bir birleşme olması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, “İYİ Parti, HDP ve CHP bir araya gelerek bir anlaşma yapsalar da bunun bir kıymeti harbiyesi olmadığına inanıyorum. Esas olan partilere gönül veren kardeşlerimizin ortak bir noktaya gelmiş olmasıdır. Bu partilere oy vermiş insanların ortak noktaya geldiği çok nadir alanlar var. Yukarıda istediğiniz kadar bir araya gelip konuşun, liderler ‘şuraya yönelin’ dediğinde olacağını sanmıyorum.” diye konuştu.
Kurtulmuş, muhalefet partilerinde yaşanan hırçınlıkların temelinde, Türkiye’nin teröre karşı verdiği mücadelede net bir tavır ortaya koyamamanın verdiği telaşın yattığını söyledi.
Bütün partilere temel meselelerde ortak bir noktada buluşma çağrısı yaptıklarına işaret eden Kurtulmuş, “Bütün milletin içinin kanadığı bir noktada siyaset yapılmaz, ortak noktada olunmasını doğru buluruz. Bir düşmanlık diliyle siyaset üretilmeye çalışılırsa bu kutuplaşma dediğimiz şeyi ortaya koyar ki doğru değildir. Temel meselelerde ortak noktada durmalıyız. Muhalefet partilerinin son dönemdeki hırçınlığını da buna bağlıyorum. Halk şunu bekliyor, istikrar ve güven arıyor. “şeklinde konuştu.
Kurtulmuş Anayasa ile ilgili beklentilerini AK Parti olarak çok net bir şekilde ortaya koyduklarını dile getirerek, “Herkese getirin elinizdekini ortaya koyun dedik, bir partinin Anayasası olmaz, bütün Türkiye’nin Anayasası olur.” dedi.
Gayretimiz, daha demokratik, huzurlu, katılımcı bir siyasal sistemi inşa etmek”
Kurtulmuş, yarın açıklanacak ekonomik pakete değinerek şöyle konuştu:
“Baktığımızda, Türkiye reform iradesine başvuran hükümetler sayesinde sıkıntılarından kurtulmuştur. ‘AK Parti 19 yıldır iktidardaydı neden şimdi reform yapıyorsunuz? Ya da İnsan Hakları Eylem Planı’nı şimdi yapıyorsunuz insan hakları yok muydu?’ gibi çok sığ sevimsiz, siyasi polemikler var. Bunu söyleyenler aslında reformdan bir şey anlamadığını ortaya koyuyor. Reform zamanın ruhuna uygun bir şekilde toplumun ihtiyaçlarına göre birtakım değişiklikleri yapabilme iradesidir. AK Parti 19 yıllık kesintisiz iktidarında çok sayıda reforma imza atmış olmasına rağmen hala ‘yeni reformlar yapacağım’ diyorsa bunu takdir etmek lazım. Yani hala reform yapabilecek bir gücü ve iradesi var.
19 yıllık bir iktidardan sonra bizim millete bir borcumuz daha var, sivil, demokrat, katılımcı, kapsayıcı yeni bir Anayasa yapma mecburiyetimiz var. Bu borcun ödenmesi için de defteri açıyoruz, beyaz bir sayfa. İlk dört maddenin dışında ‘kim ne söyleyecekse söylesin’ diyoruz. Bu bizim siyasi ve hukuki reformlarını taçlandıracak bir şeydir. Ayrıca siyasi partiler ve seçim yasasında birtakım değişiklikler yapılması şu an gündemimizde. Daha demokratik, huzurlu, katılımcı bir siyasal sistemi inşa etmek gayretimiz. Kavga yok, ötekileştirme yok, Türkiye’nin siyasal sisteminin sorunlarını nasıl çözeceğiz çabası var. Herkesin bu çabaya destek vermesini isteriz. ”
“Siyasi ve hukuki reformlar ekonomik reformlarla beslenirse başarıya ulaşabilir”
Anayasanın mutlaka sivil bir Anayasa olmasını isteklerini anlatan Kurtulmuş, “61 ve 82 anayasalarında masum insanların kanı vardır, darbelerin anayasalarıdır bunlar. Sivil, çağdaş, kapsayıcı ve kuşatıcı bir anayasa yapılması iradesi ortaya konulabilir.” dedi.
Kurtulmuş, siyasi ve hukuki reformların ekonomik reformlarla beslendiğinde başarıya ulaşabileceğinin altını çizerek, “Yarın Cumhurbaşkanımız, bu paketin son şeklini kamuoyu ile paylaşacak. Temel mantığımız, her alanda özellikle ekonomi alanında güven ve istikrarı merkezine alan bir ekonomik reform paketi olacaktır. Türkiye’nin yerli üretimini artıracak bir perspektife sahip olacaktır. Aslolan tezgahı dağıtmadan bu süreci geçmektir. Serbest pazar ekonomisinin kuralları çerçevesinde öngörülebilirliği ortaya koyan bir reform paketi olacaktır. Nasıl ki İnsan Hakları Eylem Planı hem yurt içinde hem yurt dışında olumlu etkiler oluşturduysa bu ekonomik paketin de en az onun kadar olumlu bir etki oluşturacağına inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Suriye konusundaki son gelişmelerin sorulduğu Kurtulmuş, Türkiye’nin başından beri bu noktada çok net bir tavır sergilediğini belirterek, bölgedeki sorunların bölge ülkeleri tarafından çözülmesinin en doğru yol olduğu kanaatinde bulunduklarını söyledi.
Kurtulmuş, “Şu sorunun cevabını verirsek Suriye sorunu da çözeriz. DEAŞ’a bu kadar silahı kim verdi ve 3 ay gibi kısa bir süre içerisinde kimler DEAŞ’ı dünyanın en katil terör örgütü haline çevirdi?” diye konuştu.
Numan Kurtulmuş, “İsteriz ki bölge ülkeleri olarak önce her ülke kendi başına sorunun çözebilsin ama bunu çözemiyorsa bölge ülkeleri olarak bunları çözebilelim. Ben Doha’daki müzakereleri bu anlamda olumlu bulduğumu ifade etmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.
Mısır ile ilgili gelişmelerin sorulması üzerine de Kurtulmuş, Mısır halkıyla asla bir problemin olmadığını, asırlardır devam eden çok yakın ilişkisi olan iki millet olunduğunu söyledi.
Kurtulmuş, Mısır’ı yöneten şu andaki darbe yönetimin dahi kendi milli menfaatleri öncelemek gibi bir zaruretinin bulunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Zaten Yunanistan’la yapmış oldukları anlaşma Mısır’ın yetki alanlarını Akdeniz’de kısıtlayan bir anlaşmaydı. Eğer bu anlamda kendi milli menfaatlerini genişletecek bir çabanın içerisinde olacaklarsa bizim Libya ile yaptığımız mutabakat gibi ya da ona benzer bir şekilde bir sürecin önü açılabilir. Bu her iki ülkenin de menfaatinedir. Ama ısrarla söylüyoruz, Mısır’da bir yönetim sorunu var mıdır? Vardır. Mısır’da bu anlamda demokrasinin inşa edilmesi için somut adımların atılması gerekir. Mısır’daki bütün siyasal grupların, aktörlerin işin içerisinde olduğu sağlam bir demokrasinin inşa edilmesi lazım ama ne yazık ki ağızlarını açtıklarında demokrasiden bahseden ülkelerin neredeyse tamamına yakınının, birkaç ülkeyi tenzih ederek söylüyorum, Mısır’daki bu süreçlerde sağır, dilsiz halde durdukları ve uygulanan yanlış politikalara seyirci kaldıklarını üzülerek gördük. Bizim meselemiz Mısır halkıyla asla değildir, olmamıştır ve olmayacaktır.”
Türkiye-Amerika ilişkileri
Türkiye-Amerika ilişkisine yönelik soru üzerine de Kurtulmuş, “Türkiye-Amerika ilişkileri dediğimiz zaman bu tek taraflı bir şey değil. Yani ne bizim ya da karşı tarafın iyi niyetli davranmamız aradaki sorunların çözümüne yetmeyeceği gibi, bir tarafın kötü niyetli davranması da sorunları büyütmez. Bunun altını çizmek isterim ve Türkiye-Amerika ilişkileri de böyle doğrusal çizgi de hiç devam etmedi.” ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, yeni dönemde Biden yönetiminin pozitif bir gündemle konuya yaklaşacağını düşündüğünü, Türkiye’nin de bu anlamda kendi bakış açısından taviz vermeden bu adımları atmaya, görüşmeye hazır olduğunu belirtti.
S400 konusuna ilişkin de Kurtulmuş, S400’ün bir günde ortaya çıkmadığını dile getirerek, Türkiye’nin neden hava savunma sistemine ihtiyacı olduğuna yönelik bilgiler verdi.
Kurtulmuş, “S300’ler, S400’ler almış olan NATO müttefiklerine bir şey söylemeyeceksiniz, S400 aldı diye Türkiye’nin NATO müttefikliğini sorgulayacaksınız. Bu samimi de değildir, tutarlı da bir politika değildir. Bu tartışmanın arkasındaki zihinler şunu da biliyor ki Allah’ın izniyle Türkiye, bu istikamette ilerleyişine devam etsin çok yakın bir süre içerisinde kendi hava savunmasını kurabilecek bir güce, altyapıya sahiptir. Bir taraftan da bundan endişe ediyorlar. Dolayısıyla S400 meselesini siyasi bir polemik haline dönüştürenler önce dönsün baksınlar nasıl iş bu noktaya geldi ve ondan sonra Türkiye’yi suçlasınlar. Bizim de onun için S400 faslını açmadan evvel FETÖ ve PYD/YPG meselesinin de bizim için sıcak konular olduğunu unutmasınlar.” değerlendirmesinde bulundu.
Kadına şiddet
Numan Kurtulmuş, kadına şiddet konusunun çözümüne ilişkin soru üzerine de “Kadına karşı şiddetin önlenmesi bizim kırmızı çizgimizdir. Yani bu siyasi bir mesele değildir, insani bir meseledir.” dedi.
Bunun kabul edilebilir şeyler olmadığını dile getiren Kurtulmuş, “Bunların hem en ağır şekilde cezalandırılması, takip edilmesi hem de bu şiddeti ortaya çıkaran nedenlerin çok iyi şekilde irdelenmesi lazım. Bu anlamda da zaten daha evvel hazırlanmış çok rapor var ama uygulamayı da yerinden takip etmek bakımından, ilave varsa uygulamaya ilişkin tedbirler bakımından, atacağımız, alacağımız daha somut adımlar bakımından bir Meclis komisyonunun kurulması ve burada bu tartışmanın yasama organı bünyesinde gündeme getirilmesinin ben olumlu sonuçlar getireceği kanaatindeyim. Doğru bir tekliftir.” ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, bu konuda en sert tedbirleri alacaklarını aktararak, önemli bir noktanın da toplumsal farkındalığın artırılması olduğunu, bu kapsamda da hem siyaset hem de sivil toplumun çok aktif şekilde çalışması gerektiğini dile getirdi.
İsrail güçlerince Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri’nin gözaltına alınması hatırlatılan Kurtulmuş, “İkrime Sabri’nin tam da Miraç gecesi son derece sinsice hiçbir gerekçe gösterilmeden evinden, eşinin gözünün önünde, yaşı kemale ermiş bir ilim, din adamının hem böylesine kutsal bir gecede gözaltına alınması vahşettir, bir insanlık suçudur.” dedi.
Bunun, bilerek, isteyerek, Müslümanlara gözdağı vermek için yapıldığını düşündüğünü belirterek, ayrıca İslam dünyasının da bu kadar sessiz kalmasının kahredici olduğunu ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama ne yaparlarsa yapsınlar Filistin davası hak ve hakikat davasıdır. Mescid-i Aksa Müslümanların kutsal kıblesidir. Her türlü zulmü aşarak Allah’ın izniyle kıyamete kadar Kudüs Müslümanların beldesi olarak kalacaktır. Eninde sonunda başkenti Kudüs olan tam bağımsız bir Filistin devleti kurulacak, buna da kimse mani olamayacak. Ama şimdi siyasi zemini, şartları oluşturmuş oldukları bir ortamda ‘Biz son altın vuruşu yapar ve bunu gerçekleştiririz.’ zannediyorlar. Ortadoğu’ya ilişkin fikir beyan eden herkesin Kudüs ve Filistin meselesini zihninde anlayıp, gönlünde çözmüş olması lazım.”
İslam düşmanlığına ilişkin soru üzerine de Kurtulmuş, İkrime Sabri’nin gözaltına alınmasına ilişkin dünyanın sessiz kaldığını aktararak, “Batı’daki İslam düşmanlığının köklerinde bu iki yüzlülük, bu çifte standart var.” diyerek sözlerini tamamladı.