Çoğumuz için “sıfır kalori” gazlı içecekler, gıda takviye şurupları, sakızlar ve şekerlemeler cazip gelir. Ama işin bir de karanlık arka yüzü varmış. Hepsinin içinde aspartam ve diğer yapay tatlandırıcılardan biri bulunuyor ve o yapay tatlandırıcılar …
Çoğumuz için “sıfır kalori” gazlı içecekler, gıda takviye şurupları, sakızlar ve şekerlemeler cazip gelir. Ama işin bir de karanlık arka yüzü varmış. Hepsinin içinde aspartam ve diğer yapay tatlandırıcılardan biri bulunuyor ve o yapay tatlandırıcılar konusunda Dünya Sağlık Örgütü bir karar verdi…
İşte Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) son aspartam ile ilgili kararı kafaları karıştırmaktan, riski artırmaktan başka bir anlam ve fonksiyonu olmadı. Aklıma Rus Ruletini getiriyor. Şimdi her insanın eline bir DSÖ ruleti verildi. Rus Ruletinde tabancanın içine 1 mermi konulur ve kurtulma ihtimalin altıda birdir. Ama DSÖ ruletinde durum farklıdır: Tabanca tam doludur ve sırasıyla ateş eden ölüp gidiyor…
“Muhtemel kanserojen”
1 tır şeker, bir çantaya sığar Ancak burada bir detaya dikkat çekmek istiyorum aspartam ve diğer tatlandırıcıların şekere göre tatlandırma oranı 200 ila 17.000 kat olabiliyor. Yani bir tır dolusu şeker yerine, el çantasına koyduğunuz 1 kilo tatlandırıcı yeterli olabiliyor. Diğer nokta ise, 10 gr şeker ile 100 gramlık bir çikolatanın pazar durumunu değiştirebilirsiniz. Yani şekerler, en az 3 ile 5 trilyon dolarlık bir pazarda etkin rol alabiliyor. DSÖ’nün aspartam kararına şeker pazarının bütününü ele alarak bakmak gerekiyor. Böyle büyük bir pazarı kimse kolay kolay bırakmaz… Kalorisiz şekerli yiyeceklere nasıl bakılmalı? İnsanlık, sağlık ve beslenme konularında daima yeni keşiflerle karşılaşıyoruz. Yollarca sağlıklı diye bildiğimiz sağlıksız, sağlıksız diye bildiğimiz sağlıklı çıkabiliyor. Son birkaç haftada bu aspartam kararı beklenirken, konu da farklı ortamlarda tartışılmaya devam etti. Önce Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği (IARC) aspartamın insanlar için muhtemel kanserojen olduğunu açıkladı. Bu karar, daha önce de hakkında benzeri söylentiler olan aspartam ve yapay tatlandırıcılar hakkında tüketicilerin kafalarındaki algı karışıklığını artırmaya yetti. Ardından piyasada çelişkili açıklamalar gelmeye başladı. Aspartam, günümüzde birçok kalorisiz şekerli yiyecek ve içecekte kullanılan bir tatlandırıcıdır. İnsanlar, kalori alımını azaltmak ve sağlıklarını korumak amacıyla bu tür ürünlere yöneliyor. Ancak aspartamın güvenliği konusundaki tartışmalar, tüketicilerin bu ürünlere olan güvenini sarsıyor. Aspartam izni nasıl alındı? Aslında, aspartamın güvenliği konusu uzun bir geçmişe sahiptir ve bu geçmişte çeşitli çelişkili bilgiler ortaya çıkmıştı. İlk olarak 1970’lerde Amerikan ilaç şirketi G.D. Searle, aspartamın FDA onayını almak için girişimde bulunuyor ancak reddediliyor. Bu reddin ardından ortaya atılan iddialar arasında “aspartamın nörolojik rahatsızlıklara neden olabileceği” detayı öne çıkıyor. Ancak, 1981 yılında yeni bir FDA yönetimi göreve geliyor ve aspartamın tüketici kullanımı için onaylanması sağlanıyor. Bu kararın ardından, aspartamın güvenliği konusundaki endişeler bitmiyor ve artmaya devam ediyor. Bilim insanları tarafından yapılan araştırmalar da bu endişeleri destekliyor. Özellikle İtalyan araştırma laboratuvarı olan Ramazzini Enstitüsü’nün yaptığı çalışmalar, aspartamın malign tümörlere neden olabileceğini gösteriyor. Aspartamın güvenliği konusundaki tartışmalar sadece bilimsel verilerle sınırlı kalmıyor. Endüstri çıkarları da bu tartışmalarda etkili oluyor ve bazı bilim adamlarının çalışmalarının finansmanı endüstri tarafından sağlandığı tespit ediliyor. Bu durum, tüketicilerin doğru ve tarafsız bilgilere ulaşmasını zorlaştırdığı ve güvenlerini sarstığı anlamına geliyor.
Günlük alım miktarı Aspartamın güvenliği konusunda yapılan bu son değerlendirmelerde farklı sonuçlar ortaya çıktı. IARC, aspartamı ‘muhtemelen kanserojen’ olarak sınıflandırırken, Dünya Sağlık Örgütü Gıda Katkı Maddeleri Ortak Uzman Komitesi (JECFA) ise aspartamın günlük alım miktarında değişiklik yapılmasına gerek olmadığını belirtti. Günlük alım miktarı kilo başına 40 miligram idi. Yani onlarca kutu gazlı içecek içerseniz ancak bu limiti ancak aşarsınız. Yani. sakıncası yok, gibi bir tavsiye… Bu farklı değerlendirmeler, tüketicilerin kafasını karıştırmaya devam etti ve nasıl bir tutum takınmaları gerektiği konusunda belirsizlik oluşturdu. Tüketiciler olarak, sağlığımızı korumak ve doğru beslenme tercihleri yapmak konusunda bilinçli kararlar almamız önemlidir. Ancak aspartam gibi konuların karmaşıklığı ve tartışmalı olması, bu kararları vermemizi zorlaştırmaktadır. Bu noktada, IARC’nin rehberliği önem kazanıyor. IARC, ürün güvenliği konusunda yüksek standartlara sahip olduğu bilinen bir kurumdur ve çıkar çatışmalarından uzak bir şekilde değerlendirmeler yapıyor. Bu nedenle, IARC’nin aspartamın ‘muhtemelen kanserojen’ olarak sınıflandırılması, tüketicilerin bu konuda daha dikkatli olmaları gerektiğini gösteriyor. Ancak bu sınıflandırmanın ne anlama geldiği ve nasıl bir tutum takınılması gerektiği konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç olduğu da bir gerçektir. Aspartamla ilişkili kanser riskinin ne kadar büyük olduğu ve bu riskin diğer faktörlerle karşılaştırıldığında ne kadar önemli olduğu belirsizdir. Şeker alırken dikkat etmemiz gerekenler Bu nedenle, tüketiciler olarak doğru bilgilere ulaşmamız ve kendi sağlık tercihlerimizi yaparken çeşitli faktörleri değerlendirmemiz gerekmektedir. Aspartamı tüketmek veya tüketmemek, kişisel tercihlere bağlı olarak değişebilir. Ancak sağlıklı bir yaşam için dengeli ve çeşitli beslenmeye ve aktif bir yaşam tarzına dikkat etmek her zaman önemlidir. Şeker ve şekerli mamuller tüketirken mutlaka şu ilkeler önceliğiniz olmalıdır: * Sağlık ile kaygınız varsa mutlaka bir doktor ve diyetisyen kontrolünde şeker alımını düzenleyin. * Gıda konusunda öncelikli kural şudur: Doz aşımı yapmayın. Azı karar, çoğu zarar… Dozu da bilinçli belirleyin. * Şeker vücut için bir ihtiyaçtır, bu ihtiyacın giderilmesinde doğal şeker, geleneksel şeker, nişasta bazlı şeker ve yapay tatlandırıcı gibi ayrım yapmayın. * Meyvelerden ve baldan aldığımız şeker sadece lif ve mineral açısından önceliği olabilir. Ancak şeker değerleri ve sağlık bakımından doğal şekerlerin veya geleneksel şekerlerin herhangi bir üstünlüğü yoktur (Şimdiki bilgiler doğrultusunda). Sonuç olarak, aspartam konusu tartışmaları beraberinde getiren önemli bir konudur. Tüketiciler olarak, bu konuda doğru bilgilere ulaşma hakkına sahibiz ve kendi sağlık tercihlerimizi bilinçli bir şekilde yapmalıyız. IARC’nin aspartamın ‘muhtemelen kanserojen’ olarak sınıflandırılması, bu konuda daha fazla araştırma yapılmasını teşvik etmeli ve doğru bilgilere ulaşmamızı sağlamalıdır. Sağlıklı bir yaşam için ise dengeli beslenme ve aktif bir yaşam tarzı önemlidir ve bu tercihler her bireye özgüdür. Linkedln Facebook Twitter Instagram Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio