10 Kasım’da camide yapılan cuma hutbesinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adının geçirilmesine kızarak sosyal medyada yayınladığı videoda Atatürk’e hakaret eden Ahmet Bostancı (20), savunmasında daha önce de hakaret ettiğini söyledi. Bostancı’nın …
10 Kasım’da camide yapılan cuma hutbesinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adının geçirilmesine kızarak sosyal medyada yayınladığı videoda Atatürk’e hakaret eden Ahmet Bostancı (20), savunmasında daha önce de hakaret ettiğini söyledi.
Bostancı’nın ‘Gebersin yahudi p..’ ifadesini savunan avukatı ise ‘P.. ifadesi TDK’ya bakıldığında birçok anlam ifade etmekte olup, bunlardan birisi de güvenilmez’ ifadelerini kullandı.
Ahmet Bostancı, Atatürk’ün ölümünün 85. yıldönümü olan 10 Kasım’da cuma namazı hutbesinde Atatürk’e dua edilmesine tepki göstererek sosyal medya hesabından küfür ettiği videoları paylaşmıştı.
Paylaşım sosyal medyada kısa sürede yayılırken, görüntülere çok sayıda kişiden tepki gelmişti. Görüntülerin sosyal medyada tepki çekmesi üzerine Bostancı ‘Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret’ suçundan tutuklanmıştı.
Davanın ilk duruşması Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sanık Ahmet Bostancı ile avukatının katılımıyla gerçekleşti.
Kimlik tespiti sonrası savunma yapan Bostancı küfürlü paylaşımları kendisinin yaptığını ve daha önce de benzer paylaşımlarda bulunduğunu söyleyerek, ‘Kendisini Atatürkçü tanıtan bir insanın Allah’a ve peygambere küfür ettiği için ben de sinirlenip ‘ben de bunu s.’ şeklinde paylaşım yaptım. Ben Allah’a ve peygambere küfür eden anonim hesabı gözeterek bu hakareti yazmıştım.’ ifadelerini kullandı.
Sözcü’de yer alan bilgiye göre, yaptığı paylaşımları daha sonrasında pişman olup sildiğini söyleyen Bostancı,’ Bütün olay videoyu paylaştıktan sonra oldu. Benim 300 takipçim vardı, videodan sonra 4 bin 500 takipçim oldu. Amacım ünlü olmak değildi.
Ben hutbede Mustafa Kemal Atatürk anması olmamasına rağmen imam ‘ruhuna Kuran okuyalım’ deyince sinirlenip videoyu çektim. Video tanınınca benim eski paylaşımlarımı da irdelemeye başladılar ve hakaret içerikli paylaşımlar oradan çıktı.’ ifadelerini kullandı.
Bostancı daha önce de benzer hakaretlerde bulunduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı: ‘Ben bu hakaretlerin İslam dininde de kabul görmediğini biliyorum. İslam güzel ahlaka dayalıdır. Bu yüzden pişman oldum. Kanunlar nezdinde de çok pişmanım. Sosyal hayatıma da devam etmek istiyorum.
‘Kafir’ derken Atatürk’ü kastetmedim. Paylaşımın 10 Kasım’a denk gelmesi de planladığım bir şey değildi. Ben ondan öncesinde de bu tarz paylaşımlar yapıyordum. Herhangi bir grubu galeyana getirmek istemedim.
Sadece mazlum olan Filistin halkının gündem olmasını istedim. ‘Selanikli ne azap görüyordur’ şeklindeki paylaşımımda Atatürk’ü hedef aldım.
‘Gebersin yahudu p.’ dediğim kişi de Mustafa Kemal Atatürk’tü. ‘heykelleri köpek leşi gibi sürünecek’ derken Atatürk’ü kastetmedim. Genel olarak heykellerden bahsettim”
Sanık avukatı: “Gebersin yahudi p.’ ifadesindeki p. kavramı TDK’ya bakıldığında birçok anlam ifade etmekte olup, bunlardan birisi de ‘güvenilmez’ şeklindedir.”
Sanık avukatı Nasip Yıldırım söz alarak, söz konusu paylaşımların hepsinin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, birçok paylaşımı da sonrasında sildiğini belirtti. Sanık avukatı savunmasında, “Silinen paylaşımların ekran görüntüsü alınarak paylaşılması neticesinde sosyal medya baskısından ötürü katalog suçlardan olmamasına rağmen tutuklanarak hakkı ihlal edilmiştir. Paylaşımları incelendiğinde en rahatsız edici ve göze çarpan olan ‘gebersin yahudi p.’ ifadesindeki p. kavramı TDK’ya bakıldığında birçok anlam ifade etmekte olup, bunlardan birisi de ‘güvenilmez’ şeklindedir. Müvekkilim ile cezaevinde yapmış olduğum görüşmede müvekkilim ‘güvenilmez’ şeklinde paylaşım yapmayı amaçladığını söylemiştir” şeklinde konuştu.
Sanık avukatları müvekkillerinin beraatini ve tahliyesini istedi.
Duruşmada söz verilen Cumhuriyet savcısı da sanığın eylemini ikrar ettiğini, ikrara konu olan bu suçun toplumda uyandıracağı infial durumu ve sanığın mevcut bulunan kaçma şüphesini gerekçe göstererek tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Tekrar söz verilen sanık avukatı Nasip Yıldırım, “Bazı insanlar Allah’a ve peygambere küfür etmektedir fakat tutuklanmamaktadır. Kimsede de infial oluşmamaktadır. Atatürk’e söylendi diye mi infial oluşsun? Türkiye herkesindir. Hukuki değerler kapsamında olay değerlendirilmelidir” dedi.
Mahkeme, sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, toplum nezdinde yarattığı manevi hassasiyet ve infial durumu göz önünde bulundurularak, tutukluluk halinin devamına karar verdi.