Fransız gazeteci Laurent Herblay, koronavirüs sürecinde Avrupa Birliği’nin (AB) yetersiz ve işlevsiz kaldığını ifade ederek, “Birlik salgınla …
Fransız gazeteci Laurent Herblay, koronavirüs sürecinde Avrupa Birliği’nin (AB) yetersiz ve işlevsiz kaldığını ifade ederek, “Birlik salgınla mücadelede rolünü üstlenmedi. Paris de AB’yi terk edebilir” dedi. Herblay yazısında, Fransa’nın da İngiltere gibi AB’den ayrılabileceğini ifade ederek, ‘Frexit’ benzetmesini kullandı.
“PANDEMİYLE AB SORGULANIR HALE GELDİ”
Herblay’ın yazısından yola çıkarak pandemi döneminde AB’yi ve Avrupa ülkelerinde birliğe olan bakış açısını yorumlayan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi (İYYÜ) Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, “Avrupa Birliği (AB) pandemiden olumsuz etkilendi. Siyasi birlikten öte ekonomik birlik o yüzden ülkelerin beklentileri vardı. Hükümetler, salgının ağır bütçesini karşılayabilmek, iyi organize olmak noktasında zorlandı. Bu dönemde AB’nin kurumsal yapısını sorgulama süreci daha da arttı. Pandeminin böyle de bir sonucu oldu” diye konuştu.
“İNGİLTERE DİĞER ÜLKELERİ CESARETLENDİRDİ”
İngiltere’nin çıkışını hatırlatan Prof. Dr. Hacısalihoğlu, “Örneğin Danimarka’da Halk Partisi vardır, AB karşıtıdır, çizgisi de giderek yükseliyor. Aynı durumda kıta Avrupası’na da yansımıştır. Zaten AB karşıtı siyasi bir damar hep vardı. Bu damar Fransa’da, İtalya’da, Avusturya’da, Hollanda’da var. Bu damarın en az olduğu ülke Almanya’dır. İngiltere’nin AB’den çıkış sürecini yaşamış olması damarı daha da cesaretlendirdi” ifadelerini kullandı.
LE PEN AB’DEN ÇIKMAK İÇİN REFERANDUM YAPACAKLARINI SÖYLEDİ
Fransa’da aşırı sağ akımını yükseldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Hacısalihoğlu, “Üstüne koronavirüs süreci yaşanınca İngiltere’nin ardından Fransa’nın birlikten kopabileceği daha yüksek sesle konuşulmaya, yazılıp, çizilmeye başlandı. Aşırı sağ akım hızla yükseliyor. Ulusal Birlik Partisi’nin (FN) lideri Marine Le Pen ki Fransa’da önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde kazanma ihtimalinin yüksek olduğu düşünülüyor, AB’den çıkmak istediklerini, referandum yapacaklarını dile getirdi” dedi.
İTALYA’NIN AB’DEN AYRILMASI İÇİN ITALEXİT DİYE BİR PARTİ KURULDU
Prof. Dr. Hacısalihoğlu, “Fransa’da AB karşıtlığı damarı giderek güçleniyor. Ülkeler birbirine etkiliyor, İtalya için de aynı şeyi söyleyebiliriz. İtalya’nın AB’den ayrılması için Italexit diye bir parti kuruldu. İtalya’nın da çıkmasını istiyorlar. Hollanda’da benzer çabalar var” diye konuştu.
FRANSA’NIN AYRILMASI DAĞILMA SÜRECİNİ HIZLANDIRIR
Fransa’nın ayrılmasının AB’yi İngiltere’nin çıkmasından daha çok etkiyeceğini söyleyen Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, “Balyoz etkisi yapar. Çünkü, kıta Avrupası İngiltere’nin birliğe katılmasına direnç göstermişti. Eski Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle, ‘İngiltere’yi almayın’ diye adeta vasiyet bırakmıştı. Nihayetinde 1973’te birliğe girebildi. Ama Fransa öyle bir konumda değil Almanya ile siyasi ve ekonomik kanadı oluşturuyor. Fransa’nın AB’den çıkacak olması birliği çok zedeler, dağılma sürecini hızlandırır. Fransa birlik içerisinde İngilizcenin bu kadar yaygınlaşmasından rahatsız. Bide ağır bürokratik süreçlerden yakınıyor” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Hacısalihoğlu, “Esasında da AB, büyük tüzükler, yasalar, yönetmelikler ve bürokratik işleyişlerle boğulmuş bir yapıdır. Bu da son dönem itibariyle Asya’dan yükselen güçlerin varlığı, Çin’in denge bozucu yükselişi, uluslararası egemenlik açısından sıkıntılara ve geleceğe ilişkin politikalara yansıyor” dedi.
KURUCU ÜLKELERDE YENİ SİYASİ AKIM: AB KARŞITLIĞI
Fransa’da başlarsa bu sürecin dalga dalga yayılacağını aktaran Prof. Dr. Hacısalihoğlu, “Çünkü AB’den çıkma konusunda İtalya’daki damar daha da güçlü. Yani artık AB bünyesindeki ülkelerin birçoğunda özellikle de kurucularda AB karşıtlığı çizgisinde yeni siyasi akım var. Tabi son zamanlarda göçmen, mülteci ve sığınmacı akının olması da dengelerini bozmuştur” diye konuştu.
“AB’NİN TÜRKİYE’NİN TAM ÜYELİĞİNİ SAĞLAYACAĞINA İNANMADIM”
Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecini de değerlendiren Prof. Dr. Hacısalihoğlu, “Yıllardır bu konuda çalışan akademisyen olarak hiçbir zaman Türkiye’nin tam üyeliğinin AB tarafından sağlanacağına inanmadım. Bu çok fiili bir durumdu. Biz tam üyelik için aday olduk, müzakere eden ülke olduk ama müzakere çerçeve belgesinde yazılan hususlarda önümüzde bir dizi engelin olduğu yazılıydı. Belgenin ilk paragrafında ‘ortak hedef katılımdır’, tam üye demiyor, ‘sonu önceden garanti edilemez bir süreçtir’ deniliyordu. Bide ‘AB’nin hazmetme kapasitesi var bu Türkiye’nin önüne gelebilir’ ifadesi vardı. Hazmetme kapasitesi, ‘siz çok büyüksünüz, nüfusunuz fazla, AB hazmedemez’ anlamına geliyor. Türkiye, yine de süreci zorladı, her açıdan sürdürülsün istendi, geldi tıkandı. Müzakereler açılmıyor, açılan kapanmıyor, neden? Türkiye’nin bir eksiği yok ki, bürokratlar oturup standartları uyumlu hale getirir zaten birçoğu da yapıldı. Ancak Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin asıl engeli bizzat AB tarafından Türkiye’nin önüne çıkartılan siyasi ve stratejik engellerdir” ifadelerini kullandı.