MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, 81 vilayet teşkilatına gönderdiği genelgede değerli açıklamalarda bulundu. Bahçeli yazılı açıklamasında, “Partimiz ulusal nitelikli her mevzuda, ülkemizi haksız yere meşgul edip mesul tutan her meseleye şaşmaz ve sarsılmaz seviyede tutumlu, bu suretle Türkiye tarafındadır” sözlerini kullandı.
Açıklamasında, “Yabancı başkentlerin çekim alanına kapılarak siyasi ve ideolojik sapma ve savrulmalar yaşayan odaklarla ortamızda kapanmayacak uçurumlar vardır ve bu son derece doğaldır. Demokrasinin omurgasını kırıp mana ve muhtevasından kopartanların Türkiye’ye ve Türk milletine verdikleri ziyanlar artış göstermektedir” diyen Bahçeli, şunları söyledi:
- “CHP Genel Başkanı’nın ‘Demokrasinden yana olan bütün güçlerin birlikte hareket etmesi lazım’ kelamlarıyla bölücülere ve terör sevicilere yeşil ışık yakıp kucak açması akıl tutulması olduğu kadar hezeyandan hezeyana seyrüsefer yapan bir siyasetçi köhneliğidir. 6-8 Ekim olaylarında 54 kişinin cinayetini azmettiren karanlık suret muhakkaktır.
- Kışkırtmasıyla halkı sokağa döken, Türkiye’yi karıştırmak ve kaosa sokmak niyetini aleni formda izhar eden terörist bilinmektedir. Kelam ve aksiyonlarıyla kuşkuya yer bırakmayacak seviyede PKK’nın emellerine hizmet ettiği tevsik ve tescil edilmiş bu teröristin cezaevinde bulunması demokrasi adabının bir gereği, adalet ve hukuk ölçülerinin bir gerçeğidir.
- Demokrasiye yürekten inanmış, millet iradesine gönülden bağlanmış hiçbir siyasetçi aksi bir tezde bulunamayacaktır.
Buna karşın CHP Genel Lideri yeniden şaşırtmamış, tekrar kendisine yakışan şaibeli ve kuşkulu zihniyetini ifşa ve ilan etmiştir.
Terörist Demirtaş’ın tutukluluğunu adalet ve demokrasinin yokluğuna bağlayan Kılıçdaroğlu, bu izansız üslubu kanalıyla PKK’nın gölgesine sığınmıştır. Aziz Atatürk’ün kemiklerini sızlatan bu şahsın devirdiği çamlar haddi ve hududu çoktan aşmıştır.
- Yeni CHP’yi HDP’yle güncelleyen, geçmişe format atıp Mustafa Kemal’in mirasını hiç eden, bununla da kalmayıp Kandil’e ve Pensilvanya’ya mahkûm ve meftun hale getiren Kılıçdaroğlu hem partisine hem de Türkiye’ye kurulan vahim, hatta vandal bir kumpasın ana aktörü haline gelmiştir.
- Gelişmeler Türk siyaseti ismine dert vericidir. CHP Genel Başkanı’nın, HDP’yi Türkiye’nin saygın bir partisi olarak tanımlaması bir öteki sakat ve skandal açıklama olarak hafızalara kaydedilmiştir.
- Vatan evlatlarımızın kanını oluk oluk döken PKK terör örgütünün istekli vesayeti altındaki bölücü partiye saygın demek için bir insanın yalnızca aklıyla ortasının açık olması değil, tıpkı vakitte ulusal onur ve namusla da ihtilafa düşmesi kaçınılmazdır.
Maalesef karşımızdaki ağır tablo budur. CHP akıntının hilafına kürek çekmektedir. Üstelik her musibet ve muhataralı bahsin direkt merkezindedir.
- Bugünkü CHP idaresi Türkiye’ye tezgah ve tuzak kuran hasım çevrelerin kontrol, nezaret, haczi altındadır. Türkiye’nin yükseliş ümitlerini, büyüme maksatlarını, prangalarını kırma eforlarını perdelemeye azmetmek onurlu bir siyaset tercihiyle bağdaşmayacaktır.
- Ülkemizin aydınlığını karartmak niyetiyle; felaket tellallığına heveslenmek, yandık, bittik, tükendik, iflas ettik propagandasına meyletmek palavra ve yanlış olduğu üzere faziletli bir siyaset muhtasarı olamayacaktır. Pek çok engellemeye, olumsuz ve menhus senaryolara karşın ülkemiz istiklalini birlik içinde savunacak, istikbalin dirliğine dayanışmayla ulaşacak, süregelen istikrarını inançla koruyacaktır. Çamura yatıp çirkefe dolananlar, bununla birlikte çürümenin ve çöküşün teşvikçisi ve dümencisi olanlar kesinlikle kaybedecekler, nihayetinde tabana çakılacaklardır.
- Türkiye tam iki yıl evvel resmen uygulamaya geçen, Cumhuriyet tarihinin en muteber idare ıslahatı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin refakat ve imkanlarıyla kutlu bir geleceği kucaklayacaktır. CHP’nin abesle matuf itirazları, İP’in uçuk kaçık güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi yürüyen kervana çomak sokmaktan, yükselen ülke kıymetine kast etme teşebbüsünden öte bir mana taşımamaktadır.
- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hem idare hayatımızı garantiye kavuşturan millet takdiri, hem de ulusal güvenliğimizi sağlam bir zırha büründüren demokrasi takriridir. Bunu hazmedemeyenler zillete gömülmüşlerdir. İdare sistemi bakımından Türkiye Cumhuriyeti’nin 9 Temmuz 2018’den itibaren içine girdiği üçüncü evre sağlıklı, istikrarlı, dirayetli ve gerçekten umut ve huzur vericidir. Bu kapsamda CHP’nin ileri sürdüğü tezler çarpıktır. İP’in tenkitleri hamasettir, hakkaniyetten yoksundur.
- Yeni sistemde çıkarları sarsılanların bir kaşık suda fırtına koparmaları kötürüm amaçlarının ve bilgisiz cüretlerinin sonucudur. Çok şükür iki yıl evvel idare sistemimize yapılan demokratik aşı tutmuş, atılan saygıdeğer adımlar isabetle yerini bulmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle idare hayatımıza nüfuz eden kakafoni bitmiş, birbiriyle çatışıp çelişen çok seslilik sonlanmıştır.
- Yasama, yürütme, yargı ortasındaki kategorik güç ayrımları bu üç erkin birbirini tekzip etmesine dayalı değil; devlet ve millet lehine ahenk, ahenk ve işbirliği halinde çalışmaya kaynak teşkil etmiştir. Güçlendirilmiş parlamenter sistem teklifi, bir istikametiyle TBMM’de milletvekili sayısını 601’e çıkarılmasını, bu ek milletvekilinin de kendi parti liderlerinin olmasını ihsas edip istemek kadar ahmakçadır.
- Koltuk için girmedikleri kılık kalmayan malum siyaset döneklerinin yeni hükümet sistemine yüklenip ‘acaba bize ne düşer’ konumuna geçmeleri zavallı ve zelil bir siyasetin çaresizlik beratıdır. Geçmişte hasbelkader ortamızda bulunan, önüne gelene yerli yersiz methiyeler nizam, karanlık maksatlarını geçersiz gülümsemelerle örten, dahası MHP’yi ele geçirmek isteyen FETÖ’nün kuyruğuna takılan bildik isimlerin bugün kalkıp da küçük ortak diyerek şehitler yadigârı partimizi küçümseme yanlışları haya ve edep noksanlığının bariz kanıtıdır.
- Milliyetçi Hareket Partisi’nin küçüklük-büyüklük üzere bir problemi, bu türlü bir gündemi yoktur. Milletimiz neyi takdir ve tensip ederse boynumuz kıldan incedir. Allah gafletin, dalaletin, hıyanetin büyüğü yapmasın, bu türlü bir şeyi hiçbir adam üzere adam olanlara da nasip etmesin. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne kara çalmak için seferber olan CHP’sinden İP’ine, HDP’sinden öteki marjinal partilere kadar alayı kendi yüzlerine sürülen zifti temizlemeyi gündemlerine almaları samimi ve ruh sıhhatleri açısından tavsiyemizdir.
- Kılıçdaroğlu’nun hakim ve tedavüldeki hükümet sistemine dikta idaresi, tek adam rejimi kelamları baltayı taşa vuran değil, başına kafasına indiren bir siyaset garabetinin iftirasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle ilgili değerlendirmelerine Kılıçdaroğlu’nun saçmalık ithamı düzeysiz ve prensipsiz siyasetini aklamaya kâfi gelmeyecektir.
- Temennim 25-26 Temmuz’da yapılacak CHP’nin 37’inci Olağan Büyük Kurultay’ında, bu partinin doruğuna musallat olmuş ne idüğü belgisiz şahısların Cumhuriyet, Atatürk ve bağımsızlık sevdasıyla kalpleri çarpan sağduyulu CHP’liler tarafından tasfiye edilmeleridir.
- Böylece Türk siyaseti hastalık saçan bir virüsten kurtulacaktır. Kambur atılmalı, CHP’nin rotası başşehir Ankara istikametine döndürülmelidir. Kılıçdaroğlu ile birlikte İP’çi ortağının makul aralıklarla seçimden bahsetmesi, hele hele bu gürültü kirliliğine Serok ve Babacan’ında katılıp abuk sabuk yorum ve siyasi değerlendirmelerde bulunmaları bize nazaran gevezelik, birebir formda gevşeklik olarak okunmalıdır.
- Hükümetten takviyemizi çekmemizi isteyen hamiyet ve haysiyet özürlülerin hangi karanlık çetelerin monopolünde ve tembihiyle siyasete sürüldükleri herkesin malumudur.
- Türkiye 2023 gayelerine kilitlenmiştir. Cumhur İttifakı’nın bu maksattan dönüşü muhal bir hayaldir. 28.Dönem Milletvekili Genel Seçimi 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır. Çalı tabanı yoklayan, kıyıda köşede el ovuşturan, olmadı niyet okuyuculuğuyla komik durumlara düşen Kılıçdaroğlu tezvirat üretimine, tefrika servisine değil Türkiye’nin iç ve dış problemlerine baş yormalıdır. Hudut ötesinde hürmet ve takdir edilecek bir kararlılıkla beka uğraşı verilirken, Zillet İttifakı’nın ana figüranlarının fitne kuyruğuna girip nemalanma arayışına sürüklenmeleri ayıplı bir siyasetin hüsran verici örneğidir.
- CHP ve yedekleri zalimlerin Türkiye’deki manevi casuslarıdır. Libya’da Hafter’e dayanak vermeleri fıtratlarının gereğidir. Birleşik Arap Emirlikleri’nin alçakça ve düşmanca yaptığı Türkiye aleyhtarı provokasyonlarına sessiz kalmaları, terörizmle birlikte Doğu Akdeniz’deki güç gayretlerine tepkisizlikleri gayri ulusal özellikleriyle mütenasiptir. Suriye’de Esad’a zeytin kolu uzatmaları kimliksizliklerinin sonucudur.
- CHP’nin PKK-YPG-FETÖ’yle bağ ve illiyet bağı ortadayken, kamuoyunda çoklu baro olarak bilinen kanun teklifine ihanet ve bölücülük yaftası vurmak bir öbür rezalettir. Kimin bölücülük yaptığı, kimin ihanete teşne olduğu gizlenemeyecek boyutlardadır. Saltanatları tartışmaya açılan birtakım baroların CHP destekli protestoları demokratik bir hak değil, densiz bir zorlamadır. Konuşmaya uzak, uzlaşmaya aralı, müzakere ve görüşmeden bihaber bu baroların ülkemizi huzursuzluk girdabına çekme uğraşları duvara toslamıştır.
- TBMM Adalet Komitesi yaklaşık 4 gün süren ve 52 saati bulan toplantılarla mezkur kanun teklifini kabul etmiş, kelam sırası Genel Kurul’a gelmiştir. Uydurma demokrasi daveti yapanlar, demokrasi kültürünü en çok budayan, benim olsun da ne olursa olsun anlayışıyla dar ve kaymak bir takım kurarak barolara çöreklenenlerdir.
- Görüşülen çoklu baro kanun teklifiyle barolar demokratikleşecek, avukatlar özgürleşecek, savunma daha da güçlenecektir. Kimi baroların mesleksel dayanışma ve hak çabasından fazla CHP kayığına binip siyasi muhalefete tevessül etmeleri savunma ruhuyla aksi düşen bir kırılmadır.
- Dileğimiz baroların savunulduğu kadar Türkiye’nin hak ve çıkarlarının da savunulması, sahiplenilmesidir. Ulusal sorunlara Fransız kalanların haktan, hukuktan, demokrasinden bahsetmesi sırf kandırmacadır. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin ekonomik çıkarlarını, egemenlik kazanımlarını, bölgesel ve global yerde gösterdiği haklı direnişi sonuna kadar destekleyip yanında olacaktır. Cumhur İttifakı’yla geleceğin kudret sahibi Türkiye’sinin çatısı örülecektir. Partimiz bu ahval ve şerait içinde 13.Olağan Büyük Kurultayı’na giden süreci başlatmıştır.”
