DOLAR
35,2031
EURO
36,7577
ALTIN
2.966,68
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
13°C
İstanbul
13°C
Az Bulutlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
12°C
Salı Az Bulutlu
13°C
Çarşamba Çok Bulutlu
12°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
11°C

Biz içinde değerli ben

SELİM MERTOĞLU“Ağaç yaşken eğilir” atasözünü günlük hayatımız içinde mutlaka kullanmışızdır. Ne var ki bu sözün değerini yeterince kavrayabiliyor …

Biz içinde değerli ben
15/03/2021 09:24
319
A+
A-

SELİM MERTOĞLU

“Ağaç yaşken eğilir” atasözünü günlük hayatımız içinde mutlaka kullanmışızdır. Ne var ki bu sözün değerini yeterince kavrayabiliyor muyuz? Benim bu soruya cevabım maalesef hayır. Halbuki Doğan Cüceloğlu’nun vefatından kısa süre önce çıkan ve adeta bize miras bıraktığı “Var mısın?” başlıklı kitabında şu gerçeğe dikkat çekilmekte: “Uygar bir toplum, çocuğun yetiştiği aile ve eğitildiği okul ortamında neyin ödüllendirildiği ile yaşamın neyi ödüllendirdiği arasında sürekli ilişki kurmaya çalışır.” Cüceloğlu, sağlıklı bir toplumun, evrensel değerlere uygun bireylerden oluşan yapısıyla güçlü olabileceğini ve kalabileceğini belirtiyor. Türkiye’nin yetiştirdiği önemli bilim insanlarından biri olan Doğan Cüceloğlu, sadece eserleriyle değil aslında yaşantısıyla örnek bir isim. Gazeteci Deniz Bayramoğlu’nun kendisiyle yaptığı nehir söyleşiden oluşan “Var mısın? Kendini keşfetmeye zorluklarla başa çıkmaya” adlı eserinin satırlarında bir taraftan kendisini bize açarken, öte taraftan bir aile büyüğü edasıyla iyi bir birey ve güçlü bir toplum olmak için atılması gereken adımları sade ve anlaşılır bir dille aktarıyor.

83 YILLIK HİKAYE

resized b45b5 ed6208c2varmisinkitapkapak
Var mısın? Kendini Keşfetmeye Zorluklarla Başa Çıkmaya Doğan Cüceloğlu Söyleşi: Deniz Bayramoğlu Kronik Yayınları Ocak 2021 320 sayfa

Deniz Bayramoğlu’nun sorularıyla açtığı alanlara, 83 yıllık yaşantısından damıttığı kelimeleri bir savaşçının sözleriyle akıtıyor. Yaşamın binlerce mikrokozmosun bir araya gelmesinden oluştuğunu belirten Cüceloğlu, insanoğlunun da bu mikrokozmozlardan birini oluşturduğunu ve ancak bunun farkına varması halinde, hayattaki amacına ulaşabileceğini belirtiyor. Bunun için de önce kendi etki alanımızın farkına varmamız gerekiyor. Eğer “birey kendi değerleri ve inançlarıyla ilişkisini sıkı kurarsa kendisine bir alan yaratır.” diyen müteveffa bilim insanı “Savaşçının gücü niyetinin saflığındadır.” diye de ekliyor. Niyetin bilgiye, bilginin eyleme ve eylemin de neticeye götüreceğini belirtiyor. İşte bu çerçevede bireyin çocukluk dönemini kendisini geliştirmesine, farkına varmasına ve keşfetmesine yol açacak sağlıklı bir aile ve sosyal ortamda geçmesinin önemine işaret ediyor. Doğan Cüceloğlu, çocuk, üzerinde hassasiyetle duruyor. Çünkü toplumun temel yapı taşının çocuk olduğunu düşünüyor. Bu noktada bize sunduğu ikna edici donelerle de çerçeveyi kendi hayatından kattığı örneklerle zenginleştiriyor.

ANNESİZLİĞE VURGU

Feleğin çemberinden geçmiş bir insan Cüceloğlu. Küçük yaşta annesiz kalmış olmanın, annesiz yetişmiş olmanın ruhunda oluşturduğu izi taşıyan, kalabalık bir ailede erken yaşta sorumluluklar almasının kendisine etkisini ve hayatın akışı içinde kendini keşfederek kazandığı savaşçı ruhunu bize kitabının satır aralarında gösteriyor. Kendisine karşı dürüst olmayan bir kişinin, diğer kişilerle ilişkisini de doğru bir biçimde yönetemeyeceğini belirten Cüceloğlu, bunun yerçekimi gibi değişmez bir kural haline getirdiğini belirtiyor ve “Gelişmiş bir insanın hüznünün, mutluluğunun, özleminin, kaygısının coşkusunun yani duygularının farkına varır.” diyor. İnsanın duygularıyla birey olduğunu, satır aralarında bize sürekli hatırlatıyor. Duygularını göstermek zayıflık değil bilakis bir güç göstergesi birey için. Güçlü birey duygularıyla barışık olmasıyla kendini gösteriyor. Bunun için de toplumda korku kültürünün yerine sevgi kültürünün hakim olması gerektiğini ve bunun da aileden başlamasıyla gerçekleşebileceği belirten Cüceloğlu, aile ortamının çocuğu bir kalıba sığdırmaya değil kendini keşfetmeyi sağlayacak şekilde tanımlanmasının, sağlıklı ve gelişmeye açık bir toplum için olmazsa olmaz olduğunu söylüyor. Cüceli Sami’nin en küçük oğlu Doğan, hayat yolculuğundan bazı köşe taşlarını da aktardığı kelimelerinde ailesiyle ve çocuklarıyla ilişkisinde yaptığı hataları, çıkardığı dersleri de açık kalple bizimle paylaşıyor. Cüceloğlu adeta Yunus Emre’nin yüzyıllar önce dile getirdiği

“İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsin
Ya nice okumaktır.”

Dizelerini bize yeniden hatırlatıyor. Kendini tanımayan, dinlemeyen ve anlamayan bir bireylerden oluşan bir toplumun geleceğe güvenle bakmasının mümkün olmadığını bize ince ve nazik üslubuyla aktarıyor, hatırlatıyor. Cüceloğlu, günümüz batı toplumlarında salık verilen hedefe varmak için her yolu mübâh gören bir birey tanımlaması yapmıyor. Bilakis bireyin kendi çevresiyle kurduğu anlamlı bir ortaklık ve işbirliğiyle vücut bulacağını kaydediyor. Biz diyebilen bir ben, onun için değerli olan. Farklılıklarıyla biz içinde yer edinen ve yük alan bir bireye ihtiyacımız olduğunun altını çiziyor. Toplumun, tıpkı nehirlerden beslenen bir deniz gibi olması halinde güçlü ve kapsayıcı olabileceğini bizlere hatırlatıyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.