Böbrek taşı hakkında herkesin doğru sandığı 7 yanlış

“Böbrek taşı görülen hastaların yüzde 50’sinde 10 yıl içinde yine taş oluşabiliyor. Böbrek içinde oluşan taşlar genelde sinsice ilerleyip tesadüfen tespit edilirken, böbrekten idrar yollarına yanlışsız hareketlenen taşlar ise şiddetli yan ağrısı, bulantı, kusma, idrar üretim şikayetleri, idrarda kanama, ateş üzere gürültülü bir tabloyla karşımıza çıkabilir” diyen Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Enis Rauf Coşkuner, “Taş düşürmeye ait ağrı, insanın duyabileceği en şiddetli ağrılardan biri olarak kabul edilir. Teşhisin bir an evvel netleştirilip ağrının acil olarak giderilmesi birinci yapılması gerekendir” formunda konuştu. Böbrek taşının tedavisinde; düşürülebilecek boyutlar için medikal tedavi, kırılması uygun taşlarda uygulanabilen beden dışı taş kırma metotları ve her ikisi için de uygun olmayan taşlarda endoskopik sistemlerle taşa cerrahi olarak müdahale uygulandığını belirten Prof. Dr. Enis Rauf Coşkuner, böbrek taşında toplumda yanlışsız sanılan 7 yanlışı anlattı:

1- ‘Taşı düşürdüm, kurtuldum!’

DOĞRUSU: Genellikle şiddetli ağrılar geçince hasta taşını düşürmüş olabileceğini, hastalığın artık tekrarlamayacağını düşünüyor. Halbuki hastanın taş düşürme tedavisi sürecinde ve bu mühletin bitiminde kesinlikle hekim denetiminde olması gerekiyor. Çünkü taşın düştüğü tam tespit edilmeden tedavi sürecinin tamamlanmış sayılmayacağını belirten Prof. Dr. Enis Rauf Coşkuner, “Taş düşürdüğü tespit edilen hastaya, düşürebileceği bir taşı mevcutsa, medikal düşürme tedavisi ve ek teklifler yapılabilir” dedi. 

2- Böbrek taşları için en ülkü tedavi su içmek

DOĞRUSU: Böbrek taşları için sıvı alımının artırılması, bunun da çoğunlukla su ile karşılanması elbet çok değerli. Fakat böbrek taşı tedavisi için yalnızca su içmek kâfi değil. Günde en az iki yahut üç litre su içmekte yarar var. Fazla sıvı alımının da olumsuz tesirleri olabileceği hatırda tutulmalı. 

3- Taş düşürmede kaynak suları ve bitkisel tedavi çok faydalı

DOĞRUSU: Taş için medikal tedavinin kesinlikle bir ürolog tarafından önerilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Enis Rauf Coşkuner şöyle konuştu:

“Herkesin taşı kendine özeldir. Taş düşüren öteki tanıdıklardan yahut etraftan alınan bilgi şahısta yanlış sonuçlar doğurabilir. Kişinin idrar yollarının anatomik yapısı, taşın yeri ve büyüklüğü, böbrek işlevlerine olan tesiri, beraberinde diğer hastalık varlığı yahut ilaç kullanımı üzere pek çok özellik dikkate alınarak tedavi planı yapılmalıdır. Taşın yok olmasını sağlayacak yahut düşmesini kolaylaştıracak mucizevi bir su yahut bitki şu ana kadar bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Üstelik bitkisel içerikli ve tedavi ispat seviyesi çok düşük yollar çok önemli tehlikelere yol açabilir.” 

4- Her yan ağrısı böbrek taşından kaynaklanır

DOĞRUSU: İdrar yollarında tespit edilen taşlarda yan ağrısı değerli bir bulgu olmakla birlikte bu her vakit geçerli değildir. Bu nedenle, ağrı yapabilecek öteki hastalıkları ve komşu batın içi organlara ilişkin hastalıkları ayırıcı teşhis da gerekebilir. 

5- Taşın kaynağı kalsiyumdur. Diyette bunu kısıtlamak gerekir

DOĞRUSU: En sık görülen taş tiplerinde ana bileşen kalsiyum olsa da, sorun kalsiyum alımını kısıtlayarak tedavi edilemiyor. Günlük kalsiyum alımının bilinçsiz bir halde düşürülmemesi gerekiyor. Kalsiyum kısıtlaması fakat yapılacak kıymetlendirme ile tespit edilebilir. 

6- Taş tedavisinde ameliyat en son çare

DOĞRUSU: Tedavinizin nasıl planlanacağına  bir ürolog karar vermelidir. Tedavideki sıralamayı yahut birinci tedavinin ne olacağını onun kararına bırakmak daha yanlışsız olur. Şayet alternatifiniz varsa doktorunuz size seçenek sunacaktır. Ancak kimi şartlarda cerrahi prosedürün birinci seçenek olması gerekebilir.

7- ‘Ameliyat oldum, bir daha meselem olmaz’

DOĞRUSU: Taş hastalığı insan hayatında uzun bir devri kapsadığından taş düşürmüş yahut ameliyat yapılmış hasta periyodik denetimde tutuluyor. Böylelikle yeni taş oluşum riski için hasta takipte olarak erken tespit edilen yeni taşlar daha kolay ve şuurlu bir biçimde tedavi ediliyor. Ayrıyeten taşın tahlili yapılıp, hastanın taş oluşumu için kan ve idrarından yapılan tetkiklerle taş oluşma ihtimalini azaltacak önlemler alınabilir.