Moldova’da yaşayan halk her gün ailelerinden, arkadaşlarından ölüm haberleri duymaya o kadar alışmış ki, gelişmiş Batı Avrupa ülkeleri …
Moldova’da yaşayan halk her gün ailelerinden, arkadaşlarından ölüm haberleri duymaya o kadar alışmış ki, gelişmiş Batı Avrupa ülkeleri normalleşme sürecine geçerken, bu ülkede hayatını kaybedenlere neredeyse sıradan bir olaymış gibi bakılıyor. En kötüsü de bu trajediye bir çözüm getirebilecek adımların henüz atılmamış olması.
Londra’da yaşayan Moldovalı bir yazar olan Paula Erizanu’nun Guardian gazetesi için kaleme aldığı yazıda anlattıkları, ülkedeki koronavirüs mücadelesini gözler önüne seriyor:
“Çoğu Batı Avrupa ülkesi, öncelikli olarak sağlık çalışanlarını çoktan aşıladı. Aşı üretimiyle ilgili sorunlar, aşıların temininde güçlükler yaratıyor olsa da bu ülkeler ikinci doz aşılamaya geçmiş durumdalar. Bunun yanında, Avrupa’nın en fakir ülkesi olan Moldova, aşı almaya gücü yetmediği için henüz tek bir aşı yapamadı.”
Moldova’da şu ana kadar aşılama çalışmasının olmaması büyük bir sorun. Ama vakaların her gün arttığı gerçeğini göz önünde bulundurursak ülkedeki asıl problem, sağlık sistemi ve hastanelerin durumu… Moldova’daki hastaneler, kötü ekonomik duruma paralel olarak bakımsız ve teknolojik açıdan yetersiz düzeyde. Üzerine bir de salgınla mücadelenin getirdiği yük binince, Moldova sağlık sistemi adeta alarm veriyor.
Erizanu’nun bu konuda anlattıkları oldukça dikkat çekici: “Hastanelerdeki hastaların geçen yıl bahar aylarında yayınlanan videoları tüyler ürperticiydi. Isıtmanın ve temiz suyun olmaması koşulların ne kadar vahim olduğunu gözler önüne serdi. Hatta hastane tuvaletinde bir vatandaş hayatını kaybetti. Koruyucu ekipmanı olmayan personel saatlerce ona yaklaşmaktan korktu. En sonunda, hayatını kaybeden başka bir koronavirüslü vatandaşa sarılan battaniyeyi çıkarıp üzerine örttüler ve cansız bedenini taşıdılar.”Koronavirüs semptomlarını hafif gösteren kişilerin test yaptıramadığını da söyleyen Erizanu şöyle devam ediyor: “Covid hastanelerinde görev yapan sağlık çalışanları teste tabi tutulan tek sağlık görevlileri. Dahası, babam ve büyükannem tipik Covid-19 semptomlarının birçoğunu gösterir şekilde ciddi hasta olsalar da testleri negatif çıktı. Çünkü sadece bir kez test yaptırabildiler. O testler de ne kadar güvenli, ne kadar doğru sonuç veriyor, bilemiyoruz.”NEDEN AŞI GELMİYOR, MOLDOVA’DA NELER OLUYOR?
The Economist bünyesinde bulunan ve uluslararası kurumlara ülke verileri bazlı rehberlik hizmetleri sunan Intelligence Unit’in analistlerinden Agathe Demarais, bu konuda en kapsamlı çalışmalardan birini yaptı. Bu çalışmada dünyanın aşı üretim kapasitesine ve bu aşıların insanların koluna vurulmasını sağlayacak sağlık alt yapısına, ülkelerin nüfuslarına ve alım güçlerine bakıldı.
Bulguların çoğu tahmin edileceği gibi zengin ve yoksul ülkeler ayrımına işaret ediyor. Özellikle ABD ve İngiltere, aşı geliştirmeye yatırım yapabilen ve sipariş listesinde öne geçebilen ülkeler olarak şu anda sağlam bir aşı stokuna sahip. Hemen arkalarından İsrail, Kanada ve Avrupa Birliği’nden bazı ülkeler geliyor. Düşük gelir grubundaki ülkelerin çoğunda henüz aşılama başlamadı. Bu durum büyük bir ‘aşı milliyetçiliği’ kavramını da ortaya çıkarıyor.
Düşük gelir grubundaki ülkelerin başında gelenlerden biri de Moldova…
Peki Moldova’da ‘Koronavirüs Savaşı’nda bugüne kadar neler yapıldı? Halk ne gibi durumlarla karşı karşıya kaldı?
3,5 milyon nüfuslu Moldova’da ilk koronavirüs vakası 8 Mart 2020 tespit edildi. Virüs nedeniyle ilk ölüm ise 18 Mart’ta kayda geçti. Ülkede, nisan ayında 100’ün altında seyreden günlük vaka sayısı, mayıs sonunda 200’ü geçmiş, haziranın ortasında 500’e yaklaşmış ve haziranın sonuna doğru düşüşe geçmişti. Özetle başlarda bir dalgalanma söz konusuydu ama sonra durum daha da kötüleşti.
Günlük vakalar Temmuz 2020 ortasında tekrar yükselmeye başladı. 1.570 vaka tespit edildi ve 21 kişi hayatını kaybetti. Bu ölümlerden sonra başkent Kişinev’de 21 Kasım’da halka açık alanlarda maske zorunluğu getirildi. Artık yavaş yavaş durum daha ciddileşiyor ve önlemler alınmaya başlıyordu.
1 Ekim’den itibaren bölgelerin salgın durumuna göre ‘yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı’ya ayrılmasına yönelik uygulama kararı alındı. ‘Kırmızı’ olarak belirlenen bölgelerde sağlık alanında olağanüstü hal ilan edilirken, salgına karşı tedbirler sıkılaştırılıyor, söz konusu liste iki haftada bir güncelleniyordu. Şimdi de durum pek farksız değil. Tedbirlere devam ediliyor ama en önemlisi Moldova halkı tüm dünya gibi aşı olmak istiyor.
Kanada’nın Montreal şehrinde yaşayan Moldovalı bir radyoloji teknisyeni olan Alecu Matraguna’nın Guardian’a yaptığı açıklamalar durumu özetler nitelikte:
“Annem 61 yaşında ve Moldova’da 30 yıldan fazladır çocuk doktoru olarak görev yapıyor. En son konuştuğumuzda 53 binden fazla sağlık personelinin ne zaman aşı olacaklarına dair hiçbir fikirlerinin olmadığını söyledi. Kanada sağlık sisteminin bu kadar iyi işlediğini görmekten mutluyum, ancak Moldova’da bir sağlıkçı olarak görev yapan annemden önce aşı olduğum için de çok üzgünüm.”
Şu ana kadar Moldova’da toplam koronavirüs vaka sayısı 179 bin. 23 Şubat itibarıyla günlük yeni vaka sayısı ise 1133. Toplam iyileşenlerin sayıları 163 bin, 3 bin 823 kişi de hayatını kaybetti. Şimdilik genel tabloya bakacak olursak çok da karamsar olmaya gerek yok şeklinde yorumlanabilir ama 23 Ocak’tan itibaren vaka sayılarında ciddi artışlar gözlemleniyor.
ÜLKEDE HANGİ TEDBİRLER ALINDI?
Koronavirüsün başlarında yaşadıkları evlerin dışında bulunan vatandaşlara, yanlarında kimlik kartı veya kimlik bilgilerini doğrulayan başka bir belge bulundurma zorunluluğu getirildi.
Bulaş riskinin hızlı devam etmesinden dolayı, halka açık yerlerde iki kişiden büyük grupların bir arada bulunması yasaklandı.
30 Mart – 17 Nisan 2020 tarihleri arasında tüm kamu kurumları tatil edildi. Şimdi ise duruma göre yine bu tip kararlar alınıyor. Özellikle sağlık ve ulusal güvenlik kurumları hariç…
En dikkat çeken ise geçtiğimiz nisan ayında gıda, eczacılık ve hijyenik ürünler hariç, diğer tüm ürünlerin online ticaretinin durdurulması oldu.
Tüm bu kısıtlamaların bazıları esnetildi bazıları da devam ediyor.
BİRÇOK ÜLKE VE ULUSLARARASI KURULUŞTAN YARDIM
Pandemi ile mücadelede, Moldova devletine birçok ülkeden ve uluslararası kuruluşlardan tıbbi cihaz, ekipman desteği yapılacağı duyuruldu ve harekete geçildi.
ABD, laboratuvarların kapasitelerini ve riskli durumlarda iletişimi güçlendirmek için malzeme desteği yaptı.
Moldova’nın o sırada görevde olan Cumhurbaşkanı Igor Dodon koronavirüsle mücadelede Türkiye’nin tıbbi ekipman yardımı yapacağını duyurmuştu. Akabinde Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) gerekli tıbbi malzeme yardımında bulundu.
Çin hükümeti koronavirüs test kiti yardımı yaptı. Ayrıca, Çin-Avrupa Teknik Ekonomik İşbirliği Derneği de, Moldova’ya 500.000 Çin yuanı değerinde koruma tulumları ve medikal eldivenlerden oluşan bir tıbbi ekipman yardımı gerçekleştirdi.
Dünya Sağlık Örgütü, sağlık çalışanları için 2.500 test kiti ve koruma ekipmanı sağladı.
Japonya, salgınla mücadelede tedavi amaçlı kullanılan ilaçların klinik araştırmalarını yürütmeye yönelik uluslararası çabaları güçlendirmeye yardımcı olmak için ‘Avigan’ ilacını Moldova’ya ücretsiz olarak gönderdi.
AB KOMİSYONU’NA ‘DESTEK’ MEKTUBU
Geçtiğimiz ocak ayında AB Komisyonu Sözcüsü Ana Pisonero, günlük basın toplantısında, üye 13 ülkeden özellikle ‘Doğu Ortaklık Ülkeleri’ olan Azerbaycan, Belarus, Ermenistan, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna‘ya Covid-19 aşısı konusunda destek talep eden bir mektup aldıklarını açıklamıştı. Mektubun AB Komisyonu tarafından değerlendirildiğini belirten Pisonero, “Batı Balkanlar, doğu, güney ve daha ötesindeki yakın komşularımıza nasıl yardım edebileceğimizi araştırıyoruz” ifadesini kullanmıştı. Mektupta en dikkat çekici olan bölüm ise “söz konusu ülkelere yardım edilmemesi durumunda AB’nin sınır güvenliğinin de sağlanamayacağına” vurgu yapılmasıydı.
İlginç olan ise yaklaşık 450 milyon nüfuslu AB’nin, opsiyonlar dâhil olmak üzere, BioNTech/Pfizer ile 300 milyon, AstraZeneca ile 400 milyon, Sanofi-GSK ile 300 milyon, Johnson&Johnson şirketiyle 400 milyon, CureVac ile 405 milyon, Moderna ile 160 milyon doz Covid-19 aşısı almak için sözleşme imzalamış olması. Ama hâlâ bazı ülkelerde aşılamaya geçilmedi.
Moldova hükümeti ilk doz aşıların mart ayı bitmeden temin edileceğini ön görse de henüz bir gelişme yok. İşin ilginç tarafı Ukrayna, Gürcistan ve Ermenistan da benzer bir durum içinde. Bu durum, Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus’un “Avrupa’nın aşı dağıtımındaki ahlaki başarısızlığı” sözlerindeki gerçekliği gözler önüne seriyor.
ESKİ CUMHURBAŞKANI DODON: “SPUTNİK V’İ DENEYEN İLK MOLDOVALI OLMAK İSTİYORUM”
Rusya, genel kullanım için koronavirüs aşısını duyuran ilk ülke ve aşıya da 1957’de fırlattığı ilk uydusu Sputnik’in adını verdi. Ancak şeffaflık eksikliği hem Rusya’da hem de ülke dışında aşıya şüpheyle yaklaşılmasına neden oldu. Bir süre sonra rüzgar tersine doğru esti ve bu algı kırıldı. Sputnik V’e olan güven gün geçtikçe arttı. Hatta eski Devlet Başkanı Igor Dodon, Sputnik V’i üzerinde deneyen ilk Moldovalı olmak istediğini söylemişti.
Eski Moldova Cumhurbaşkanı Igor Dodon
Dodon, Facebook hesabından yaptığı açıklamada, “Halihazırda test sürecinden geçen aşı konusunu Rus meslektaşlarımla görüştüm. Aşıyı Moldova’da anlattığımda bu konuya şüpheyle yaklaşan çok sayıda kişiye rastladım. Bu yüzden Rus aşısını deneyecek ilk Moldova vatandaşı olmaya hazır olduğumu size bildirmek istiyorum” ifadesini kullanmıştı. Bunu, ülkenin tüm vatandaşları için yaptığını dile getiren Dodon, aşının en kısa sürede Moldova’ya sağlanmasını beklediğini kaydetmişti.
TÜNELİN SONUNDA IŞIK GÖRÜNMÜYOR
Moldova, 2020 yılı boyunca vatandaşlara veya küçük işletmelere neredeyse hiç mali yardım sağlamayan birkaç Avrupa devletinden biri. Yaşanan krizlerden sonra Moldova yönetiminin istifa etmesiyle ülkede bir de seçim süreci yaşandı. Aralık 2020’de Dodon’un yerine cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Dünya Bankası Ekonomisti Maia Sandu, Romanya’dan 200 bin doz aşı bağışı ve Avrupa Birliği’nden 15 milyon euro’luk kriz hibesi sözü aldığını bildirdi.
Siyasi değişim sonrası kitlesel bir aşılama programının nasıl uygulanacağı merak konusu ancak tünelin sonundaki ışık henüz görünmüyor gibi.
Kaynak: Our Word in Data, Guardian,The Economist Ingelligence Unit, BBC, BBC Türkçe, CNN, Euronews, Sputnik News, Anadolu Ajansı