Bylock’un lisans sahibi David Keynes neden döndü?

Haber7 / Seda Vurucu

FETÖ’nün kriptolu ileti programı Bylock’un lisans sahibi David Keynes, 9 Haziran’da İstanbul’a gelip teslim oldu ve tutuklandı. 

Bylock’un FETÖ için hazırlanmış bir program olduğunu ise 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra anladığını argüman etti.  

Keynes, “etkin pişmanlık” kararlarından faydalanmak isteyerek Türkiye’ye döndü. Pekala, bu sebep Keynes’in teslim olması için kâfi mi? 

DAVID KEYNES KİM? 

Bylock’un lisans sahibi David Keynes, bu ismi ABD vatandaşı olduktan sonra aldı. Asıl ismi Alpaslan Demir. 

İddianamede yer alan bilgilere nazaran, Keynes orta okul devrinde örgütle tanıştı; üniversiteye de örgütün FEM dershanesinde hazırlandı. 

Ankara’daki üniversite yıllarında örgütle irtibatını koparmayan Keynes, FETÖ firarisi Tarık Toros’un sorumlu olduğu hücre meskenlerinde kaldı. 

Örgütün en değerli yapılanması TSK’nın mahrem yapılanmasında “grup abisi” misyonunu yürüttü. 

ABD’YE UZANAN SEYAHATİ NASIL BAŞLADI? 

Okulunun uzaması, kaydının silinmesi ve dershanelerine kayıt yapmamaları nedeniyle örgüte kızan Keynes, Cumhuriyet köşe müellifi Hikmet Çetinkaya’ya örgüt ile ilgili bilgiler verdi.  

Öbür bir soruşturmada müşteki olarak beyanı alınan Mehmet Candan, Keynes’in o periyotta Çetinkaya’ya verdiği bilgilerle örgüt içinde travma yaşattığını söyledi. 

Söze nazaran bir intihar teşebbüsünde bulunan Keynes, bu sorun için İstanbul’da FEM Dershanesi’nin Altunizade şubesinde elebaşı Fetullah Gülen ile görüştürüldü. 

Keynes’in örgüt tarafından verilen vaatlerin gerçekleştirilmemesi halinde öbür gazetelere de bilgi vereceği tarafındaki tehditleri devam edince Türkiye’de kalması “sakıncalı” görüldü ve ABD’ye gönderildi. 2002’de Greencard ile Seattle’a gitti. 

DAVID KEYNES NEDEN TESLİM OLDU? 

Türk vatandaşlığının yanı sıra 2012 yılında ABD vatandaşlığına da sahip olan Alparslan Demir, ismini “David Keynes” olarak değiştirdi. 

Keynes’in rastgele bir “iade” durumu kelam konusu değilken ABD’deki hayatını geride bırakıp teslim olması ise şüpheli bir durum olarak karşımıza çıkıyor. 

Pekala, “etkin pişmanlık” olarak görünen sebep, Keynes’in teslim olması için kâfi mi?

‘FETÖ’CÜLERDEN KAZIK YEMİŞ BİR FETÖ’CÜ ÜZERE GÖRÜNÜYOR’ 

FETÖ’cü David Keynes’in teslim olmasının art planında neler olabileceğine ait sorularımızı yanıtlayan Gazeteci Nedim Şener, hususla ilgili şunları söyledi: 

“David Keynes şayet bir komplo kuruyor olsaydı, çok daha dezenformatif şeyler söyleyebilirdi. Lakin sözlerini, iddianameyi okuduğunuz vakit “FETÖ’cülerden kazık yemiş bir FETÖ’cü” üzere görünüyor. En azından şu an için eldeki datalarla görünen o.

Yoksa birinci sorgulaması MİTCOM ve emniyet tarafından mülakat yapılmış; “Keynes’in niyeti nedir?” diye anlaşılmaya, çözülmeye çalışılmış. Bir komplo kurup Bylock üzere bir kanıtı etkisiz hale mi getirmeye çalışıyor diye.”

 ‘ÇOK KURNAZ VE KENDİNİ KURTARMAYA ODAKLANMIŞ’ 

Nedim Şener, David Keynes’in tabirsinde kendisini FETÖ’den ayrı tuttuğuna şu sözlerle vurgu yaptı: 

“Ben bildiklerinin tamamını anlattığını düşünmüyorum. Kendini itina ile ayırıyor mesela şöyle bir palavra söylüyor “1997 yılından itibaren ben bu örgütle irtibatımı kestim” diyor. Lakin anlattıkları büsbütün 1997 sonrası aslında. İsmi Alparslan, “Bana Alp diye seslenirlerdi” diyor lakin onu kod ismi olarak kabul etmiyor. Bu manada çok kurnaz ve kendini kurtarmaya odaklanmış lakin maksadının ne olduğunu tam anlayamıyorum.  

Zira devlet o denli bir pazarlığa girmez tahminen o denli bir şey beklemiş olabilir ya da FETÖ’cüler göndermiş olabilir.” 

DAVID KEYNES’İN TESLİM OLMASI FETÖ’NÜN BİR MANİPÜLASYONU MU? 

Bu kadar müddetin ardından David Keynes’in ABD’deki hayatını geride bırakıp teslim olmasında FETÖ’nün bir manipülasyonu olup olmadığına ait Nedim Şener şunları söyledi: 

“David Keynes, manipülasyon gayesiyle gönderilmiş de olabilir ancak iddianame ve sözünde bunu görmüyoruz. Bu sezilmiş de olabilir, oraya yönelik rastgele bir şey göremiyorsunuz.  

Tamamen bu mevzudaki sorumluluklarını anlatıyor lakin kendini anlatırken de itinayla kendisinin hatasız, bebekler kadar saf olduğunu anlatıyor. “97’den itibaren irtibatım yok” diyor ama darbe gecesi, muhakkak isimlere kadar irtibatının olduğunu görüyorsunuz.

Devlet zati Keynes gizlerken, anlatmadan evvel de bunlara vakıftı. Zira MİT bununla ilgili tüm bilgileri ele geçirmişti.” 

‘MOR BEYİN VE BYLOCK MAĞDURİYETLERİNİ ANLATMIYOR’ 

Keynes’in lisans sahibi olduğu Bylock’un, FETÖ’nün kriptolu haberleşme programı olarak kullanıldığından haberi olmadığını sav etmesine ait Şener, şunları vurguladı: 

“Mesela Mor Beyin uygulaması üzerinden nasıl insanları aldattıklarını, Bylock üzerinden mağduriyet yarattıklarını anlatmıyor. “Ben kredi kartımı verdim, mail adresimi verdim onu kullandılar, benim haberim yoktu” üzere sözleri var, bu kadar kolay mı? 

Münasebetiyle şu ana kadar söylediklerinden bahsettiğimiz şey çıkmıyor lakin hissiyat olarak bu kadar kolay olamaz. Bu adam niçin teslim olsun? Bir sürü FETÖ’cü bugüne kadar teslim olmamışken Bylock’un lisansını üzerinde tutan adam niçin teslim oluyor? Neden daha evvel teslim olmadı? 

Darbenin üzerinden 5 yıl geçti. Bunun ne olduğunu hatta sözünde söylüyor “Darbeden sonra Bylock kullananlara yönelik operasyonları gördüm televizyonlarda” diye. Şayet yasa dışı bir şey yoksa 7 Ağustos 2016’da Türkiye’den çıkış yapmış.  Çıkmasaydı ve gelseydi emniyete “bunun lisansı bana ilişkin, ben bu türlü bir şey olduğunu bilmiyordum, bütün elimdeki bilgiler, evraklar neyse açıklayacağım, adalete yardımcı olacağım” demedi de neden 5 yıl sonra geliyor?” 

‘ETKİN PİŞMANLIK İÇİN ÖRGÜTÜN ÇÖKMESİNİ SAĞLAYACAK BİLGİ VERMEK GEREKİR’ 

Nedim Şener, “etkin pişmanlık” kapsamında Türkiye’ye döndüğünü tez eden Keynes’in örgütün çökmesini sağlayacak düzeyde bir bilgi vermediğine ise şu sözlerle dikkat çekti: 

“En fazla şu olabilir; sahip çıkmıyorlardır, o yüzden itirafçı olmuş olabilir ancak bu noktada da bir iki isim dışında bilmediğimiz bir şey anlatmıyor.  

Burada “etkin pişmanlık” olacak bir şey yok; aktif pişmanlık için örgütün çökmesine yardımcı olacak bilgi vermeniz lazım. Bu anlatılanlarda bu türlü bir şey yok. 

DAVID KEYNES’İN TABİRİNDEN SATIR BAŞLARI 

• “Çetinkaya bir köşe yazısında benim anlattıklarımı yazdı. 8 yılımı kaybetmiş olmam bende büyük bir çöküntü yarattığından, bir gün ruhsal bir boşlukta hap içmek suretiyle intihara teşebbüs ettim. Lakin hastanede yapılan müdahaleyle sıhhatime kavuştum. Ekim 2002’de Greencard geldi, arkadaşımdan 2 bin dolar borç alarak bilet aldım ve Seattle’a gittim. ABD’de bulunduğum müddette Hüseyin Şentürk’ün yanında kaldım.”  

• “2003 yılında Long Beach Havalimanında ve 2005 yılında New York Havalimanında‘bombacı’ olduğum tespiti ile hakkımda arama kayıtları olduğu ve daima karşıma çıktığı için 2012 yılında Amerikan vatandaşlığı alırken ismimi ve soy ismimi David Keynes olarak değiştirdim.“ 

• “Atalay Candelen bana Silikon Vadisinde çalışmak için CV ekleyecek programlar hazırladığını,bu programları Apple markete yüklemek için internetten satın alması gerektiğini, lakin kendi kredi kartının yurt dışı harcamasına kapalı olduğunu ve kredi kartımdan 100 dolar kullanmak istediğini söyledi. Sonra nakit olarak verecekti. Ben de arkadaşım olması nedeniyle kredi kartı bilgilerimi verdim. Bu süreç için bir mail adresi olması gerektiğini söyledi. Ben kullanmış olduğum ‘david.keynes@pcc.edu’ uzantılı mail adresimi verdim. Daha sonra bu mail adresini ve kredi kartı bilgilerimi kullanarak Apple marketten söylediği program aracını satın aldı. Bu mail adresi süreçlerini Atalay kendi bilgisayarından halletti, şifreyi kendisi oluşturdu. Mart 2014’de Türkiye’de Atalay’ın meskeninde bir gün akşam buluştuğumuzda, ByLock isimli bir program hazırlayarak Apple markete yüklediğini söyledi ve o devir içerisinde Amerika’da kullandığım sınır bulunan telefonumu benden alarak Apple marketten bu programı indirdi ve telefonuma kurdu. Ben 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra ByLock programının büsbütün FETÖ için hazırlanmış bir program olduğu kanaatine vardım. Çünkü gerek programın spesifik yapısı, gerek programın kullanışının pratik olmaması ve kullanıcı ekleme formu, gerekse Atalay Candelen’in örgütle ilişkileri bunu göstermektedir. Bana nazaran Atalay’ın bu programı yazma ihtimali yüksektir.” 

• “Bu programı FETÖ’cü terör örgütü mensuplarının kullanması benim bilgim haricidir. Alt katmandan tanıdığım birkaç cemaatçi arkadaşım vardır. Programın medyada çok konuşuluyor olması ve kullananların örgüt üyeliğinden tutuklanması beni huzursuz etti. Hedefim ne yürüyen soruşturmaları sulandırmaktır ne de örgüte yardımcı olmaktır. Adımın örgütle anılması beni rahatsız etti. Ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.” 

• “Bu örgüt yüzünden kendimi dinden dahi soyutladım.Lakin devam eden periyotta bu örgüt ile irtibatlı ve iltisaklı arkadaşlarım ile toplumsal bağlantılarım devam etti. Bu süreç zarfında da irtibat halinde olduğum arkadaşlarımın bu yapıdan kurtulmaları konusunda telkinlerde bulunuyordum. Arkadaşlarıma bu konuşmalarımda bu yapının tabiri caizse bir ‘genelev’ olduğunu söylüyordum. Benim şahsî görüşüme nazaran örgüt elebaşı Fetullah Gülen şizofren bir kişiliktir ve 45 yıllık Anadolu gençliğini bu örgüt elebaşı mahvetmiştir. Dış güçlerin ülkemize vermek istediği ziyanı bu örgüt elebaşı yapmıştır. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Kendi isteğimle gelerek teslim oldum ve tüm bildiklerimi detaylarıyla anlattım. Benim kimlik ve kredi kartı bilgilerim FETÖ tarafından kullanılmıştır. Rastgele bir kastım yoktur.“