Canice katledilen Özgecan Aslan’ın hayatı film oluyor

Evine gitmek üzere bindiği dolmuşta kaçırılarak Suphi Altındöken tarafından katledilen Özgecan Aslan‘ın hayatı beyaz perdeye aktarılıyor. 19 yaşında katledilen Özgecan Aslan‘ın hayatı sinemaya çekilecek. Sinemanın direktörü ve senaristi Seçil Çelebi ile sinemanın imalcisi Mahmut Tatlı,Ankara Öveçler Nazım Hikmet Çankaya Konutu’nda sinemaya ait basın toplantısı düzenledi.

“KURBAN GİTMİŞ BÜTÜN BAYANLARIN SESİNİ DUYURMAK İSTİYORUZ”

Duru Sinema Üretim’in kurucusu Mahmut Tatlı, şöyle konuştu: “Burada 11 Şubat 2015 tarihinde okuldan konuta dönmek için bindiği minibüste kaçırılarak hayatına son verilen, hunharca katledilen Özgecan Aslan‘ın hayatını mevzu edinen sinema sinemasını yapacağımızı duyurmak için toplandık. Özgecan Aslan‘ın başına gelen bu dehşetli olay dünyada haberi en çok yapılmış üçüncü olaydır. Maalesef, Özgecan Türkiye’deki bayan cinayetlerinin sembolü ve biz onun çığlığı üzerinden cinayete kurban gitmiş bütün bayanların sesini duyurmak istiyoruz.

Özgecan Aslan

“FİLMİMİZİN HAZIRLIKLARI YAKINDA BAŞLAYACAK, PROFESYONEL BİR SİNEMA SİNEMASI ÇEKECEĞİZ”

“Avrupa ülkelerinde bile bayanların seçme ve seçilme hakkın yok iken Mustafa Kemal Atatürk, seçme ve seçilme hakkı vererek bayanın toplumdaki yerinin ne kadar kıymetli olduğunu bizlere göstermiştir. Biz de Mustafa Kemal Atatürk’ün neferleri olarak bu anlayışı, bu toplumda ebediyen yaşatmaya devam edeceğiz. Bu sineması yapmaya karar verdik. Öncelikle aileyle tanıştık, onların isteğini aldık. Aile bizi tanımak istedi. Birlikte çok vakit geçirdik. Özgecan’ı konuştuk. Yeri geldi birlikte ağladık. Yeri geldi bayan cinayetlerinin son bulacağı gün için birlikte ümit yeşerttik. Ortamızda ömür uzunluğu devam edecek aile bağını oluşturarak mukavelemizi imzaladık. Sinemamızın hazırlıkları yakında başlayacak. Profesyonel bir sinema sineması çekeceğiz. Profesyonel bir takımla çalışacağız. Şimdi tarihlerimiz netleşmedi.”

“YAŞADIĞIMIZ ENDİŞELERLE HAYATTAN KOPARILIYORUZ”

Filmin direktörü ve senaristi Seçil Çelebi ise şunları söyledi: “‘Çok acı çekmiştir kızım. Keşke kurşunla öldürselerdi.’ Bir annenin şu cümleyi kurması, kurmak zorunda kalmasından çok daha vahim ne olabilir şu hayatta? Bayan cinayetleri, bayanın hayattan koparılması yalnızca öldürülmesiyle gerçekleşmiyor. Bu söyleyeceğim her şeyi bayanlar çok uygun anlayacaktır. Biz yolda, sokakta, tenha bir yerde giderken yaşadığımız kaygılarla, gece bir yerden bir yere giderken yaşadığımız kaygılarla, gerimizde çok yakın takip eden bir erkek olduğu vakit yaşadığımız kaygılarla, dolmuşa, otobüse vesaire bindiğimiz vakit tek başımıza kaldığımızda bilhassa dikiz aynasından bizi izleyen o sürücünün bakışlarından kaynaklı yaşadığımız endişelerle, ‘boşanırsam eşimden rastgele bir tehlikeye maruz kalabilir miyim, rastgele bir biçimde canıma kastedilebilir mi’ formunda yaşanılan endişelerle, ‘sevgilimden ayrılırsam rastgele bir biçimde bana iftira atar mı, rastgele bir biçimde beni öldürür mü, bana berbat bir davranışta bulunur mu’ biçimindeki yaşadığımız kaygılarla, işverenlerimizden, müdürlerimizden, amirlerimizden taciz gördüğümüz vakit, ‘iş yerinden çıkartılır mıyım, rastgele bir biçimde iftiraya maruz kalabilir miyim’ biçiminde yaşadığımız kaygılarla hayattan koparılıyoruz zati.”

“ÖZGECAN ASLAN DÜNYADA EN ÇOK HABERİ YAPILMIŞ ÜÇÜNCÜ VAKA”

“Bu toplumda bu kanaatlerin değişmesi gerekiyor. Sinemanın gücünün bu bağlamda çok büyük olduğunu biz biliyoruz. Münasebetiyle biz bu motivasyonla bu sineması çekmeye karar verdik. Yapımcımın da söylediği üzere Özgecan Aslan dünyada en çok haberi yapılmış üçüncü hadise ve maalesef bayan cinayetlerinin Türkiye’de sembolü oldu. Biz onun çığlığı üzerinden bütün bayanları, öldürülen, cinayete kurban giden bütün bayanların sesini duyurmak istiyoruz.”

“AİLEYLE İŞBİRLİĞİ YAPARAK SENARYOYU YAZDIM”

“Toplumda bilhassa alttan gelen jenerasyona canın değerini öğretmeyi istiyoruz. Kendi canını, karşıdaki çocuk, bayan, erkek, hayvan, bitki fark etmez. Canın değerinin ne kadar kıymetli olduğunu bu toplumda yerleştirmek istiyoruz. Düşünsenize bu bireylerden oluşan bir toplum nitekim cennet olurdu herhalde yeryüzünde. Ama şunlar bizi çok üzüyor. ‘Bu yıl bu kadar bayan öldürüldü. Geçen yıla oranla sayı düştü. Bu da bizim başarımız.’ Biz bayanları bu yorumlar çok üzüyor. Biz bu anlayışı bu toplumdan değiştirmek, kaldırmak zorundayız. Sinemanın gücüne güveniyoruz. Sinemanın bu türlü bir tesiri var. Zira izleyiciyle direkt olarak duygusal bir bağ oluşturmak ve karşıdaki canın ne kadar değerli olduğu kanaatini buradan yerleştirmek çok mümkün. Hasebiyle biz bu ve bu minvalde sinemalar yapmak için bir ortaya geldik. Özgecan sinemamızı çekeceğiz. Aileyle iş birliği yaparak senaryoyu yazdım. Ailenin isteğini almak çok kıymetliydi. Bir ortaya geldik. Uzun uzun Özgecan’ı dinledik. Özgecan’la ilgili verileri topladım hem aileden hem arkadaşlarından, etrafından ve senaryomuzu oluşturduk. Yakında ön yapım hazırlıklarımıza da başlayacağız. Gelişmeler olduğu sürece de sizlere de bilgi vermeye devam edeceğiz.”

SUPHİ ALTINDÖKEN CEZAEVİNDE ÖLDÜRÜLDÜ

Mersin’in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015’te meskenine gitmek üzere bindiği dolmuşta kaçırılarak Suphi Altındöken tarafından katledilen Özgecan Aslan’ın vefatı Türkiye’deki bayan cinayetleri açısından da dönüm noktası olmuş, Türkiye’nin pek çok vilayetinde bayan cinayetlerini protesto etmek için hareketler yapılmıştı. Sanıklar Suphi Altındöken, babası Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe, yargılama sonucunda ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezasına çarptırılmıştı. Cinayetin faili Suphi Altındöken, Adana F Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda bir mahkum tarafından 11 Nisan 2016’da öldürülmüştü.