Ceren Gündoğdu: Şarkılarını paylaşmak, günlüğünü açıp okutmak gibi

Burak Soyer soyerbrk@gmail.com

Ceren Gündoğdu’nun “Kapalı Gözlerle” albümü, romantik bir aşk çalışmasının yanında sade ve dinleyende iz bırakan kelamlarıyla de dinlemeye değer… Türkiye’de tanınan akımın dışında müzik icra eden sanatkarların ürettiklerinin sıklaşması sevindirici. Yıllardır birebir çizgide sesleri duyduğumuz müzik ortamında farklı şeyler keşfetmek dinleyiciye güzel geliyor. Bu parantezde yer alan isimlerden biri de Ceren Gündoğdu. 1988 doğumlu Gündoğdu piyano ve sazın olduğu bir meskende dünyaya gözlerini açmış. Çok küçük yaşta müziğe başlayan sanatçı lise ve üniversite yıllarında birçok ödül almış. Şu anda geldiği nokta düşünüldüğünde duruma ‘şerbetli’ olduğunu söylemek mümkün. Yayınladığı single’larla isminden kelam ettiren Ceren Gündoğdu “Kapalı Gözlerle” albümüyle müzikseverlerle buluştu.

Universal Music etiketiyle yayınlanan, prodüktörlüğünü Cihan Mürtezaoğlu’nun yaptığı, 7 müzikten oluşan “Kapalı Gözlerle”de tüm kelam ve besteler Ceren Gündoğdu’ya ilişkin. “Kapalı Gözler” bir aşk albümü. Sanatçı müziklerinde her ne olursa olsun insanın en kılcal yerlerinde gezinip hislerini en derin biçimde anlamasından ve onları dışa vurmaktan korkmayarak tabir etmesinden bahsediyor. Bu değerli. Çünkü kelamlar bu duruma uygun olarak oldukça sade yazılmış. Albümde ön planda olan piyanoları Ceren Gündoğdu çalmış. Synthesizer ve ‘Dert Bizim Kime Ne’ müziğinde olduğu üzere sazlar da kullanılarak farklı sound’lar yakalanmış. Ve hepsi de birbiriyle pek uyumlu.

Ceren Gündoğdu’nun single’ları yeterli bir albümün geleceğinin göstergesiydi. Bizleri yanıltmamış.

‘ŞARKILARINI PAYLAŞMAK GÜNLÜĞÜNÜ AÇIP OKUTMAK ÜZERE GELİYOR’

“Sana ilişkin bir şey ortaya koymaya çabalarken ekstra hassas oluyorsun zira son derece mahrem bir şeyi yansıtıyor bu üretim süreci,” diyorsun bir röportajında. Bu mahremiyeti biraz açabilir misin?

Müziklerini paylaşmak bir nevi günlüğünü açıp okutmak üzere geliyor bana. Onlarca yüzlerce söz ortasından seçtiğin sözcükler kesinlikle ki sana dair bir şeyler saklıyor içerisinde. Birebir formda etrafında gezindiğin notalarla kurabileceğin sayısız melodi varken sen bir adedinde karar kılıyorsun. Bu da çok ferdî bir tercih. Kesinlikle ki iç dünyanın ve benliğinin izdüşümü yarattığın müzik lisanı. Yazdığın her müzik senin yaşadıklarını anlatıyor olmasa bile tanıklık ettiğin öyküleri lisana getirdiğinde dahi senin duygusal kumbaranda yer eden hisleri açık etmiş oluyorsun.

Tiyatro geçmişin de var. Bunun müziğine nasıl bir katkısı oldu?

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikal-Tiyatro Kısmı mezunuyum. Bir kıssayı müzik, oyunculuk ve dans birleşimi ile anlatabiliyor olmak bana çok büyülü geliyor. Adeta güçler birliği. Benim müzik yazma motivasyonumu tetikleyen şey de öykü anlatıcılığı yapabilme arzum aslında. Bu vakte kadar yer aldığım müzikaller sayesinde, farklı karakterlerin iç dünyasıyla temas edebilme bahtı yakalamış oldum ve bu durumun müzik yazarlığımı da yorumculuğumu da beslediğini düşünüyorum.

‘HAYATA UYGUN Kİ DİYORUM’

Müziğin içine doğmak nasıl bir şey? Nasıl etkiliyor insanı?

Hayattaki en büyük talihim bu bence; farklı enstrümanların, farklı müzik tiplerinin var olduğu bir meskende büyümek müzikal eğilimlerini belirlediği üzere insanları dinlemeye, anlamaya ve hayatı okumaya meyilli bir insan yapıyor seni. Konuştuğun, tanıştığın, rastlaştığın herkesin öyküsünü içinde hissetmeye çabalıyorsun, tıpkı duyduğun farklı müziklerin sakladığı hazineleri keşfetmeye çalıştığın üzere. Bunu ne kadar başarabiliyorsundur tartışılır tahminen fakat seni bunları yapabilmek için efor gösteren bir insan yaptığı kesin. Bu bile başlı başına bir ikram bence. Güzel ki diyorum, minnet duyuyorum hayata…