DOLAR
34,4893
EURO
36,2479
ALTIN
2.964,68
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

CHP’li Bakan: “Sadece İzmir’de son üç yılda 5 bin 689 kadın devlete sığındı”

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, şiddetin önlenmesi, koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin bir biçimde uygulanması amacıyla 2012 yılında …

CHP’li Bakan: “Sadece İzmir’de son üç yılda 5 bin 689 kadın devlete sığındı”
08/03/2021 13:41
231
A+
A-

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, şiddetin önlenmesi, koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin bir biçimde uygulanması amacıyla 2012 yılında şiddete maruz kalan ya da şiddete maruz kalma riski bulunan herkesin başvurabileceği Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) birimlerini hayata geçirdi.

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na İzmir’de ve Türkiye’de kaç kadının ŞÖNİM’e başvurduğunu sordu. Bakanlık tarafından paylaşılan verilere göre; İzmir ŞÖNİM’e 2018 yılında bin 854 kadın, 2019 yılında bin 781 kadın ve 2020 yılında 2 bin 54 kadın başvurdu. Ayrıca 2020 yılı içerisinde, bin 187 kadın ve beraberindeki 774 çocuk, toplam bin 961 kişi İzmir’de Bakanlığa bağlı üç kadın konukevine sığındı. Bakanlık, Türkiye geneline dair verileri ise açıklamadı.

CHP’li Murat Bakan konuyla ilgili şu şekilde konuştu: “Sadece İzmir’de son 3 yıl içinde toplamda 5 bin 689 kadın ŞÖNİM’lere başvurmuş. Türkiye genelini düşündüğümüzde, yüzbinlerce kadının şiddete maruz kaldığını ve devlete sığındığını tahmin etmek zor değil. Şeffaflık olmazsa, ‘kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans ilkesi’nden de ‘etkili’ mücadeleden de bahsedilemez. Birkaç yıl önce kadınların; istediği yerde kahkaha atması, istediği kadar çocuk yapması ya da hiç yapmaması, çocuğunu istediği gibi doğurması ya da hiç doğurmaması, ‘işsizliğin kadınlar iş aradığı için yüksek olması’ gibi gündemler yaratılıyordu. Şimdi bunlar akıllara dahi gelmiyor. Çünkü her gün erkekler tarafından katledilen kadınların haberlerini okuyoruz… Her gün sosyal medyada ‘ölmek istemiyorum’ paylaşımları yapan kadınların, çocukların adalet arayışına tanıklık ediyoruz… Bugün Türkiye’de kadınlar önce hayatta kalmak için mücadele ediyorlar. Bugün, kadınlar ‘emek’ mücadelesini ‘sermayeye’ karşı değil, ‘şiddete’ karşı -ve önce hayatta kalmak üzere- veriyorlar.

‘İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya bile açamazsınız’

Hem Türkiye’de hem dünyada ‘toplumsal cinsiyet eşitsizliği’ üzerinden yükselen ve fiziki şiddete de dönüşen saldırgan politikalar hakim. Kadınların devlet yönetiminde üst düzey görevlere gelmesinden, bir kooperatifte eken biçen üreten kadının bireysel olarak varoluşuna kadar tüm alanlarda ve aşamalarda bir tahakküm var. Bu tahakkümle ve hatta şiddetle mücadele mekanizmalarındaki sorunlar ise daha da derinleşti. Yöneticilerin zihniyeti hem kamu hizmetlerindeki eşitsizliği hem toplumsal ilişkilerdeki ayrışmayı hem de ev içi şiddeti körüklüyor. Bu en yukarıdan en aşağıya kadar bir zihniyet meselesi. Her gün ekranlarda kin kusan, nefret haykıran, gerginlik saçan siyasetçiler ve bürokratları bu topluma en büyük kötülüğü yapıyorlar. 2011’de, yani AKP iktidarında, İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan ve onaylayan ilk ülke olarak; İnsan Hakları Eylem Planları açıklayıp reformcu bir parti olduğunu iddia eden iktidar olarak, İstanbul Sözleşmesi’ne uymak, 6284 sayılı kanunla beraber sözleşmeyi etkin bir şekilde uygulamak ve uygulamaları denetlemek zorundasınız. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya yönelik gündem oluşturmayı, kamuoyu yaratmayı bırakın; bu konuyu tartışmaya bile açamazsınız.

‘Parlamentonun seçilmiş bir üyesi olarak, bir avukat olarak ve yurttaş Murat olarak…’

Sistemin kinini, adaletsizliğini ve eşitsizliğini delen, dik duran, direnen, dayanışan, ısrarla hem yaşam hem varoluş mücadelesini sürdüren tüm kadınların günü 8 Mart… Parlamentonun seçilmiş bir üyesi olarak, bir avukat olarak ve yurttaş Murat olarak; kadınların hayatın her alanında verdikleri mücadeleyi saygıyla selamlıyorum. Başta İstanbul Sözleşmesi için verdikleri onurlu mücadele olmak üzere her zaman birlikte olduğumuzu, üzerimize düşen her şeyi her zaman yapacağımızı bildiriyorum.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.