İşkembe, paça, böbrek, bumbar, ince bağırsak, kelle, beyin, lisan, ciğer, dalak, yürek… Tüm bu sakatat eserleri kimilerimizin duyunca ağzının …
Her vakit enerjiklerdir. Gece onlar için bitmez, her yer çıkışında “Bir kokoreç olsa gömmez miyiz?” sorusuyla uykularınızı kaçırırlar.
Yaşlarına nazaran çok daha genç görünürler, ciltleri bebek üzeredir. Kelle paçadaki kemikli ilik suyunun tüm kolejenlerini sonuna kadar kullanırlar.
Onlarla hayat güç değildir, ıssız bir adada yalnız kalsa bile yemek seçmediği için ekmeğini taştan çıkarır.
Çok güç hasta olurlar, bağışıklık sistemleri kaldırım taşından daha sağlamdır.
Samimi ve içtendirler. Hayata bir kez geldiklerinin farkında olup ona nazaran yemek zevklerini şekillendirirler. “Sarımsak yemeyeyim ağzım kokar” lafına prestij etmezler!
Gelenekselci lakin yenilikçidirler. Hem yerli ve ulusal yemeklerin hastası, hem de farklı coğrafyalardaki yemeklerin meraklısıdırlar.
Her ortama kolay ahenk sağlarlar. Hiçbir ortamda çekinmezler!
Onları şöyle küçücük bir armağanla bile çok keyifli edebilirsiniz.
Sakatat seven insanların damak tadına güvenin! Başka içeriklerimize de göz atabilirsiniz: