Pir Şağban’ın istismar ettiği çocuğun halası ile yaptığı görüşmede ”İnsanın meylinde vardır. Kâfi ki harekete geçirilmesin. Diyeceksin ki sana …
Sözcü’den İsmail Saymaz bugünkü köşesinde Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden çocuk istismarından tutuklu sanık Eyüp Fatih Şağban ile Y.’nin halası A.C ortasındaki iki telefon görüşmesini köşesine taşıdı.
Saymaz’ın bugünkü “Pandora’nın Kutusu” başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
Eyüp Fatih Şağban: Nikah konusu olduğunda (Y.’nin annesine) “İsteyeyim babasından” dedim. “Duyarsa öldürür” dedi. Bana “Size verdik” denildi.
A.C.: Abim “Verdik” sözünü kullanmamış.
Şağban: Y.’ye “Babanın haberi var mı?” dedim. “Var” dedi. (Annesi) hayalde görmüş. Y., mehdinin hanımı olacak (diye.) Zuhuratlarımız olunca yanlış manaya olmuş.
A.C.: Y. ile her şeyi konuştum.
Şağban: Bir benimseme ve meyil oldu. Babasından isteyecek hale geldim. Şer’en bir durum yok ancak kanunen ipim sizin elinizde. Yanlış olmuş varsayalım. (Y. ile) “Büyüyünce bana varacak mısın?” üzere muhabbet oluyordu. “Efendim, ben kapıyı kapattım” dediğinde, ben de kapattım.
A.C.: Y. 10 yaşında bir çocuk…
Şağban: “Ölüm fermanınızı yazıyorum” diyorsun, o denli mi? Aslında İslam düşmanları Müslümanlara saldırmak için fırsat arıyor. Tarikat düşmanlığı had safhada. “Kemalist sisteme karşı geliyor” vs. bu türlü algılar var.
A.C.: Ben tarikatçıyım, şayet bu türlü tarikatlar varsa olmasın, sünneti seniyyeye karşıt.
Şağban: Nikah alışılmamış mı?
A.C.: Bu formda aykırı… Y. buluğ çağına ermemiş.
Şağban: Efendimiz de Ayşe annemizle zifaf olmamış. Yalnızca ismi konmuş, ileri yaş bekleniyor.
A.C.: Kabul etmiyorum.
Şağban: Binlerce insan Allah’ın zikrinden kesilir. Kafirlerin ağzına bu şey verilir. Bu laf efendimize kadar masraf. Ayşe annemizden gerçek devamlı sıkıştırıyorlar. Ayşe annemizin himmeti olsun.
A.C.: Y. ile özür için dahi görüşmeyin. Sizi açığa vermeyeceğim.
Şağban: İfşa olduğumda ya intihar edeceğim ya Türkiye’yi terk edeceğim.
A.C.: Y. ruhsal meseleler yaşıyor. Okula gitmesi yanlışsız değil. Y.’nin teminatı için istediğimiz fiyatı yatıracaksınız.
Şağban: Afaki olmazsa yardımcı oluruz.
A.C.: Bir çocuk için çok değil. Toplu para yatırın. Bir daha ne siz beni arayın, ne de ben sizi. “Yanlış anlama” diyeceğim. Yeniden şeyhimizsiniz.
Şağban: 10 bin TL göndereyim mi?
A.C.: Siz bir düşünün.
Görüşme sonrası Şağban telaşa kapılıp baba F.A.’yı aradı. F.A. kardeşine telefon açınca pazarlık ortaya çıktı. Şağban ve A.C. ortasında ikinci görüşme yaşandı.
O kayıt şöyle:
A.C.: Ağabeyimi aramakla çok büyük bir yanlış yaptınız. Bâtın tutacağım olayı, kanıtları abim alıp savcılığa götürüyor.
Şağban: Biz de hapishaneye gideriz. Yaptığım ne ki, bir nikah istedik. Ocağınıza düştük. İster savcılığa verir, ister afişe edersiniz. Artık Pandoranın Kutusu açıldı. Bundan sonra insan içine çıkamam. Artık bizi paklayacak olan hapishane olacak.
A.C.: Gidin efendim, polis yakalamadan gidin, sizi de çok seviyorum, ağabeyimi de, gidin, kaçın.
Şağban: Biz yaptığımızı Allah için yaparız. Yanlışımız Allah için olur. Adem’in de Yusuf aleysselamın da zellesidir. İnsanın meylinde vardır. Kâfi ki harekete geçirilmesin. Diyeceksin ki sana yakışıyor mu? Ehli Beytiz, peygamber torunuyuz. Hisler baskın oluyor soyumuzda. Taciz noktasında 10 saniye geçtiyse Allah cehennemden çıkartmasın.