Omurga Sağlığı, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Alanay, dünyada her bin canlı doğumdan 1’inde görüldüğü tahmin edilen ve ergenlik …
1- Gebelik sırasında tespit edilebiliyor
Anne karnındaki bebeğin omurga gelişimi ilk üç ayda tamamlanır. Doğuştan skolyoz, anne karnında organların oluşumu sırasında omur veya omurların tam gelişememesi veya birbirine yapışık kalması nedeniyle oluşan deformitelerdir. Bunlar teşhis edildikten sonra gebelik boyunca izlenir ve doğumdan sonra da çocuk konunun uzmanı hekim tarafından takibe alınır. Doğuştan skolyoza genetik faktörlerin yanı sıra gebelikte oksijensiz kalma, sigara içimi, alkol ve bazı ilaçların kullanımının yol açabildiği düşünülse de kesin nedeni bilinmemektedir.
2- Erken tanı kritik önem taşıyor
Skolyozda erken tanı ve tedavi çok önemlidir. Doğuştan skolyozlar genellikle ilerleyicidir ve tedavileri gerekir. Erken tanı, eğriliğin tedavisinin zor ve karışık bir hal almasını engeller, gerekli cerrahinin büyüklüğünü ve risklerini azaltır. Büyüme daha az etkilenir. Bu nedenle omurga eğriliği tespit edildiği andan itibaren çok vakit kaybetmeden uzman görüşü alınması ve ilerleyici skolyozun erken tedavisinin yapılması gerekir.
3- Erken teşhis tedavinin yöntemini de belirliyor
Prof. Dr. Ahmet Alanay, gebelik esnasında ya da doğumdan hemen sonra tanı konulduğunda, eğrilik şiddetli değilse bebeğin izleme alındığını belirtirken, şiddetli eğriliklerde ise tedavi sürecini şöyle özetledi
“Erken teşhis, tedavinin yöntemini de belirler. İlk tedavi olarak gövde alçısı uygulanır. Genellikle alçı veya korse tam bir iyileşme sağlamaz ancak çocuğun cerrahi müdahaleye uygun yaşa gelmesi için zaman kazanmaya yarar. Eğriliklerin ilerlemesi durumunda ise cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi tedavi için genelde çocuğun 3 yaşına kadar büyümesi ve cerrahinin 3 yaş ve sonrasında yapılması önerilse de, günümüz teknolojisi ile gerekli eğriliklerde 1 yaş civarında ameliyat uygulayabiliyoruz. Hangi yaşta cerrahi uygulanırsa uygulansın, doğuştan skolyozu olan çocuklar ergenlik çağının sonuna kadar yeni eğrilik oluşması açısından takip edilirler.”
4- Doğuştan skolyoza başka sorunlar da eşlik edebiliyor
Doğuştan skolyoz anne karnında organların gelişimi sırasında ortaya çıkan ve omurga gelişimindeki bir kodlama hatası ile oluşan bir durum olduğu için diğer organlar da etkilenebilir. Beraberinde kalp, böbrek rahatsızlıkları ve omuriliği ilgilendiren sorunlar olabilir. Doğuştan skolyoz, ergenlikte görülen skolyoza kıyasla daha agresif seyreder ve daha çok cerrahi girişim gerektirir. Henüz anne karnında iken başlayan ve ilerleyici olan bir skolyoz çeşidi olması nedeniyle, gövde ve akciğer gelişimini ciddi etkiler ve tedavi edilmez ise akciğer sorunları nedeniyle yaşam süresini kısaltabilir.
5- Doğru sanılan bu yanlışa dikkat!
Toplumda doğuştan skolyozla ilgili doğru sanılan en önemli yanlışlardan birisi, ilerleyen eğriliklerde ‘çocuğun büyümesi durmasın’ diye ameliyatı ergen yaşlarına kadar geciktirmek. Günümüzde teknoloji ve tıptaki gelişmeler ve hekimlerin tecrübesi ile bu bu ameliyatlar 1-1.5 yaş civarında yapılabiliyor. Ameliyat ne kadar erken yapılırsa, büyüme o kadar az etkilenir ve ameliyata bağlı komplikasyonlar o kadar az olur.
6- Günümüzde tedavi şansı daha yüksek, ama!
Günümüz olanakları ile tedavide başarı mümkün ancak ergen skolyozuna göre daha zor bir süreç. Tedavinin zorluğu skolyoza neden olan bir veya daha çok omurga anomalisinin bulunmasına bağlıdır. Çok fazla sayıda omurda gelişim geriliği veya yapışıklık var ise tedavi daha güçtür. Korse ve egzersizin rolü kısıtlıdır. İyi planlanmış ve uygulanmış ameliyat ile başarı sağlanır. Bir kez daha vurgulamak isterim ki eğrilik çok büyük boyutlara ulaşmadan erken teşhis edilmesi, tedavinin başarısı için büyük önem taşıyor.