Dünya Bankası’ndan Türkiye’ye ek finansman

Dünya Bankası Türkiye Ülke Yöneticisi Humberto Lopez, halihazırda yürütülen tüm fonlara ek olarak Türkiye’ye 10 milyar dolarlık finansman geleceğini bildirdi.

Türkiye Sınai Kalkınma Bankasının (TSKB) birincisini düzenlediği TSKB Kalkınma Günü’nde konuşan Lopez, büyüme açısından Türkiye’nin son 20 yılına bakıldığında değerli adımlar atıldığını söyledi.

Türkiye’nin bu devirde yüzde 5,4 ortalama bir büyüme sağlandığına dikkati çeken Lopez, halihazırda sunulan tüm fonlara ek olarak Türkiye’ye 10 milyar dolarlık bir finansman geleceğini kaydetti.

“YÜKSEK ENFLASYON ORTAMINDA YATIRIMLARIN VERİMLİ OLMASI ÇOK KOLAY DEĞİL”

“Üç ana başlıktan bahsedebiliriz. Bunların birincisi büyümedir ve büyüme olmadan kalkınma olmaz. Öncelikle büyümeyi sağlamamız gerekiyor” diyen Lopez şöyle devam etti:

“İkinci başlık, işin toplumsal boyutu, kapsayıcılık. Büyümenin yalnızca muhakkak bir kesim için değil, toplumdaki tüm kesitler için geçerli olmasını sağlamalıyız. Üçüncüsü de sürdürülebilirlik; yeşil büyüme dediğimiz kavramı besleyecek olan sürdürülebilirlik boyutu. Türkiye’de 26 yıllık mühlet zarfında kişi başına düşen ulusal gelir 4 katına çıktı. Yani gerçek olarak 4 katına çıktığını söyleyebiliriz 20-30 yıl içerisinde. Bu muvaffakiyetin kesinlikle takdir edilmesi gerekli. Son 20-25 yıldaki muvaffakiyetin önümüzdeki 20 yılda da devam etmesini sağlamamız gerekiyor. Bunun üzerine koyulması gerekiyor. Yüksek enflasyon ortamında yatırımların daha verimli, üretken bölümlere akması çok kolay değildir. En güzel dalın ne olduğunu kestirmek çok mümkün olmayabilir her vakit.”

“BELLİ BİR MÜHLET SONRA ENFLASYONUN TESİRİ AZALACAK”

Lopez, yatırımların kendini koruyabilecek kesimlere kaydığını belirterek, iktisat içerisinde büyümeyi sağlamak için yatırımların ekonomiyi verimli ve tesirli hale getirecek kesimlere akması gerektiğini hatırlattı. Kısa vadede bununla ilgili zahmetler olabildiğini belirten Lopez, “Bir, iki yıldan bahsetmiyorum lakin önümüzdeki periyoda baktığımızda aşikâr bir müddet sonra enflasyonun tesiri azalacak. Bununla ilgili olarak da sabırlı olmak gerekiyor” dedi.

Büyüme bağlamında biraz daha uzun vadeli bir ufukta kıymetlendirilmesi gereken bir konunun ise üretkenlik ve verimlilik olduğunun altını çizen Lopez, “Küresel piyasalarda rekabetçi olabilmek için birebir girdiler, tıpkı iş gücü, tıpkı sermaye ögeleriyle daha fazla ve daha düşük maliyetle üretim yapabilmeniz gerekir” dedi.

Lopez, Türkiye’de verimlilik faktörüne bakıldığında son 10 yılda bunun bir ölçü azaldığını vurgulayarak, güç geçiş stratejisinin değerli olduğuna lisana getirdi.

“TÜRKİYE, GÜÇ AÇISINDAN BAŞKAN ÜLKELERDEN BİRİ”

Kısa müddet öncesine kadar pek çok ülkede büyümeden bahsedildiğini anlatan Lopez, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Bir taraftan iklim değişikliğiyle ilgili konulara vurgu yapılıyordu. Süreci birlikte yürütmek mümkün. Büyüme için çalışmalar yürütürken güç geçişiyle ilgili çalışmaları da yürütmek ve başarılı olmak mümkün. İspanya son yıllarda yenilenebilen güce, bilhassa güneş ve rüzgar gücüne, büyük ağırlık verdi. Şu anda İspanya’da elektrik fiyatı Avrupa’nın kuzeyindeki birçok ülkeden yüzde 40 daha ucuz. Yani sabahleyin 3 saat kadar bir müddetle düşük bir pik var. Neredeyse sıfır. Zira bir arz fazlası var. Pik saatleri farklı. ‘Elektrik fiyatlarının düşmesi tüketiciler için iyidir’ diye açıklanabilecek bir şey değil. Sonuçta bu sebepten yatırımlarını şekillendiren firmalar var. Güç açısından baktığımızda Türkiye, başkan ülkelerden biri. Elektrik üretim kapasitesinin bugün Türkiye’de yaklaşık 105 bin megavat olduğunu söyleyebiliriz.”

FONLAR NEREYE AKTARILACAK?

“Dünya Bankası tarafından dünyadaki birinci yeşil fonlardan birini Türkiye’de devreye aldık.” diyen Lopez şunları kaydetti:

“Üretim mühendisliği alanında değişiklikler yapacak olan firmalara aktarılacak bu fonlar. Burada doğal ki kalkınma bankaları güneş panellerinin daha fazla kullanılmasına dayanak verecek. Yalnızca güneş gücü santralleri oluşturulmasından bahsetmiyorum. Birebir vakitte çatı güneş gücü santrallerinin oluşturulmasından da bahsediyorum. Biz ülkelerin dengeli hareket etmesini bekliyoruz. Burada ahenk değerli. Ülkeler ortasında kutuplaşmaları değil ahengi teşvik etmek istiyoruz, zorluklara ahenk sağlama yetilerinin artırılmasını istiyoruz. Türkiye’de bir güçlenme kelam konusu ahenk açısından ve bu bağlamda enflasyonla alakalı Türkiye’de birtakım zorluklar yaşandı. Son yıllarda ise Türkiye kişi başına düşen ulusal geliri artırdı.”

Lopez, ülkelerin zenginleştikçe tarım dalının iktisattaki yükünün düştüğünü, hizmet ve sanayi kesiminin hissesinin da arttığını belirtti.

Son 10 yılda Türkiye’deki istihdamın yüzde 10 civarında artarken tarım bölümünde yüzde 9 civarında azaldığını kaydeden Lopez, “Endüstri, sanayi ve hizmet kesiminde iş gücü niteliği artarken, istihdam artarken tarım bölümünde bunların azaldığını görüyoruz.” diye konuştu.