Dünya Şampiyonu Bir Anne Olmak: Fatma İrşat Yılmaz

Kış ve kar sporlarının adeta başkenti olan Erzurumluyum. Profesör bir baba ile eğitmen bir ailenin ilk çocuğu olarak 1988 yılında dünyaya geldim. Baba mesleği sebebiyle ilk orta ve lise eğitimlerimi farklı şehirlerde tamamlamama rağmen, üniversite eğitimimi Atatürk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor bölümünde tamamladım.

Hareketli geçen çocukluk dönemimde, ilkokul yıllarımda ilk defa spor salonuna adım attım ve ilk olarak judo branşıyla tanışmış oldum. Büyüyünce ne olacaksın sorularına hep sporcu olacağım diye cevap verdiğimi hatırlıyorum. Daha sonra ilgi duyduğum buz pateni derslerini, donmuş bir havuzda alığımı hatırlıyorum.

Yazın kaymaya devam edebilmek için inline paten dersleri aldım ve şehirde kurulan bir buz hokeyi takımına girmemle buz pateni branşları ile tanışmış oldum. 

Daha sonra hamilelik sürecimde, 7 aylık olana kadar buz üzerinde eğitimlere katıldım. Tabi bu süreçler gerçekten de zorluydu. Doğumdan sonra 8 aylık olan bebeğimle tekrar antrenmanlara geri döndüm. Bu süreçte bebeğimi bebek arabasında uyutarak, günlük 2 saatlik olan bebeğimin uykusunu kendi antrenman programıma göre ayarlayıp, bebek arabasında uyutup, buza girerdim. Bu süreç 1,5 – 2 yıla yakın sürdü ve yarıştığım kategoride Türkiye şampiyonu oldum… Madalyamı alıp, döndükten sonra ilk iş çocuğumu emzirdiğimi hatırlıyorum.

Anne olmanın verdiği motivasyonla çalışmalarıma devam ettim.

Anne olmadan önce, çocuğun birçok şeye engel olabileceğini düşünenlerdendim ama anne olduktan sonra, çocukla birlikte doğan ekstra bir gücün olduğunu derinden hissettim. Özellikle antrenmanların yorucu ve vakit almasına rağmen, annelikten gelen o güçle rutinlerime devam ettim. Aslında isteyince, hayatta yapabileceğiniz hiçbir şeyin önüne siz istemedikçe hiçbir şeyin engel olamayacağını söyleyebilirim. İmkânsız denilen şeylerin, zihnimizin bize oynadığı illüzyonlardan ibaret olduğunu düşünüyorum.

Bu işin bilimsel düzeyde, akademik araştırmalarının yapılması gerektiğini düşünenlerdenim. Bu noktada, akademik düzeyde çalışmalar da yapıyorum. BESYO mezunu olarak üzerinde lisansüstü düzeyde araştırmalar ve yayınlar yaptığım konumdur aynı zamanda buz pateni spor branşları.

Özellikle; hareket ve antrenman disiplininin, branşa özgü uyarlamalar yapılması halinde, Buz pateni sporcularına yapacağı katkıların çok ama çok üst düzeyde önemli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin uluslararası düzeyde rekabet edebilirlik düzeyinin de bu sayede artacağı tartışmasızdır.

Dünyada örnekleri görülebilen, özel sporcu yetiştirme yöntemlerinin ülkemizde de benimsenmesi ve öncelikli bir yaklaşımla ele alınmasına yönelik akademik düzeyde çalışmalar yürütmekteyim. Aktif sporcu kimliğimin haricinde, akademik olarak buz pateninin gelişimine katkılar sağlama arzusundayım.

Mete Gazoz örnek olabilir!

Birçok branşta olduğu gibi özellikle Artistik Buz pateninde de kısır bir döngü söz konusu. Litaretürün geliştirilmesi ve ilgili, hevesli insanların kolaylıkla ulaşabileceği bilgi ve dökümanların erişilebilir olması önemli. Çünkü sporda bütünsel bir gelişim söz konusudur. Bu konuda olimpiyat şampiyonu sporcumuz Mete Gazoz örnek olarak gösterilebilir. Mete nasıl ki olimpiyat şampiyonu olana dek bir sürü aşamadan geçip, multidisipliner olarak kendini geliştirdiyse; artistik buz pateni sporcuları da mutlaka ritim ve cimnastik çalışmaları ile desteklenmeli.

Artistik buz pateni Türkiye’de yeteri kadar ilgiliyi tam olarak göremiyor. Aslında küçük çocukların ilgisi çok ama tesislerin artırılması gerekiyor. Tabii ülkemizde sadece buz pateni değil birçok branş, bir tek branşın; özellikle isim vereceğim, bu noktada futbolun gölgesinde kalıyor… Bu durum altyapı oluşumuna da engel oluyor.

Diğer bir etken, kültürel benimseme… Özellikle bu branş çok küçük yaşlardan başlayıp ciddi disiplin isteyen, gerçekten zor bir branş. Bu disiplin anlayışı henüz tam olarak benimsenebilmiş değil.

Özellikle dünya ile kıyaslandığında, tesis sayıları ve günlük yapılan antrenman saatlerinin sayısından, aramızdaki fark açıkça görülebilmektedir. İster istemez bireysel çalışmalar ve alt yapı yetiştirmede zorluklar çekiyoruz.

Ay Yıldız benim için bir duruştur.

Ay yıldız, benim için bir duruştur… Kim olduğumuzu anlatan ve uğruna nice canların verildiğini hatırlatan, onur kaynağımdır. Katıldığım uluslararası müsabakalarda bayrağımı, diğer ülkelerin yanında görmek her zaman benim için tarifi imkansız bir mutluluktur.

Ayrıca; en değerli varlığım olan kızıma, Ay ismini verdim. Buradan da bayrağımızın, benim için ne kadar değerli olduğunu anlayabilirsiniz.