“Burada amaç para kazanmak değil. İç güdülerim bana, azami güven duyulan ve geniş kitleleri kapsayan bir kamusal platformun medeniyetin geleceği …
“Burada amaç para kazanmak değil. İç güdülerim bana, azami güven duyulan ve geniş kitleleri kapsayan bir kamusal platformun medeniyetin geleceği için fazlasıyla önemli olduğunu söylüyor.”
Tesla ve SpaceX CEO’su Elon Musk, geçtiğimiz perşembe günü çıktığı TED sahnesinde Twitter’ı satın alma fikrini bu sözlerle açıkladı. TED CEO’su Chris Anderson’a konuşan Musk, yaptığı 43 milyar dolarlık teklifin arkasında, Twitter’ın güvenilir bir demokrasi platformu olarak kalmasını sağlama fikrinin yattığını belirtti.
Bir kez daha Twitter’ın içerik moderasyon politikalarına değinen ve ifade özgürlüğü vurgusu yapan Musk, bu konudaki kıstasını da “Sevmediğiniz birinin, sevmediğiniz bir şeyi söylemeye izni var mı? Eğer cevap ‘evet’se ifade özgürlüğümüz var demektir” ifadesiyle özetledi.
Platformun moderasyon kurallarının ve bazı kullanıcıları engelleme kararlarının sansüre vardığını belirten Musk, birilerini rahatsız etse de yasa dışı bir şey söylenmediği müddetçe o tweet’in yayında kalması gerektiğini belirterek, “Eğer gri alandaysa, bırakın o tweet varlığını sürdürsün” ifadelerini kullandı.
Musk’ın son dönemdeki tweet’lerinde de altını sık sık çizdiği bu noktalar, Twitter’ın dünyanın en zengin insanının elinde şu ankinden çok daha özgürlükçü çok daha demokratik bir yer olacağı izlenimini uyandırıyor. Ancak sosyal medya endüstrisi üzerine çalışan uzmanlara göre tam tersi bir kâbus senaryosu, yüz milyonlarca Twitter kullanıcısını ve dünyanın geri kalanını bekliyor. 2021’in ikinci çeyreği itibarıyla sitenin günlük aktif kullanıcı sayısı 206 milyon. Ocak 2022 verilerine göre ise Türkiye 16,1 milyon kullanıcıyla dünyada yedinci sırada. 2021’in ikinci çeyreği itibarıyla sitenin günlük aktif kullanıcı sayısı 206 milyon. Ocak 2022 verilerine göre ise Türkiye 16,1 milyon kullanıcıyla dünyada yedinci sırada.
MUSK DOPİNG ETKİSİ YARATTI
Yıllardır Facebook’un ve kardeş platformlarının tek bir kişinin idaresi altında olmasının yarattığı sorunlarla savaşan uzmanlar, ikinci bir platformun da benzer bir yola girişinin endişelerini taşıyor.
Kaygıların en büyük odağını ise Musk’ın içerik moderasyonunun azaltılmasına ilişkin sözleri oluşturuyor. Uzmanlar, ifade üzerinde herhangi bir kontrol olmamasının, sosyal medya platformlarını kullanılamaz hale getirdiğini belirtiyor. Bu durum özellikle binlerce kişinin aynı argümanın farklı versiyonlarının yeniden üretmesini sağlayabilen kişilerin işine yarıyor. Ardından algoritmalar sayesinde etkileşim (ve dolayısıyla reklam gelirleri) en üst seviyelere çıkıyor.
Harvard İşletme Okulu’ndan emekli Profesör Shoshana Zuboff, “Bu bir felaket. Sorun sadece Elon Musk’tan ibaret değil ama Musk’ın Twitter’ı almak istemesiyle meseleye doping verilmiş gibi oldu” ifadelerini kullandı.
Aynı zamanda “The Age of Surveillance Capitalism” (İzleme Kapitalizmi Çağı) isimli kitabın da yazarı olan Zuboff, insan davranışları hakkındaki verilerin toplanmasından elde edilen kazancın, bu yeni ve şu ana kadar kontrol altına alınmamış dönemin can damarı olduğunu söyledi.
Washington Post’a konuşan Zuboff, Facebook ve Twitter gibi sosyal medya şirketlerinin kullanıcılarından mümkün olduğunca fazla veri topladığını, ardından bu veriden faydalanarak, kullanıcıların platform üzerinde geçirdikleri süreyi artırmaya çalıştığını çünkü bu sayede para kazandığını belirtti. Ancak platformların tarafsız olmadığını belirten Zuboff, “Kullanıcıları internete çekerken sadece tartışmaları değil, inançları ve hatta fiziksel eylemleri de dönüştürüyorlar. İnsanları gerçek hayatta protestolara katılmak gibi normalde yapmayacakları şeyleri yapmaya yönlendiriyorlar” diye konuştu.
Bu kadar gücü tek bir şirkete vermenin yeterince kötü olduğunu, Mark Zuckerberg ya da Musk gibi tek bir kişinin bütün yetkiyi elinde tutmasının ise demokrasiyle bağdaşmayacağını ifade eden Zuboff şöyle devam etti:
“Kontrolü ve dengeyi sağlayan hiçbir iç ya da dış güç olmayacak. Tıpkı Zuckerberg gibi, Musk da insanlar hakkında çok büyük bir veri havuzuna ve bunu onları manipüle etmek için kullanma becerisine sahip olacak. Bu durum daha önce var olmuş hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Bu sayede Musk hem birey davranışının bütünlüğüne hem de kolektif davranışın bütünlüğüne müdahale edebilir.”
Zuckerberg geçtiğimiz yıllarda ABD’li senatörlerin zor soruları karşısında ter dökmüştü
ZUCKERBERG EN AZINDAN HİSSEDARLARI DÜŞÜNMEK ZORUNDA
Zuboff, Facebook örneğini sürdürerek, “Zuckerberg şu an göklerdeki klavyesinin başında oturup, insanların günbegün, saatbesaat daha öfkeli ya da daha sakin olacağına, yayın kuruluşlarının yaşayacağına ya da öleceğine karar verebiliyor” ifadelerini kullandı.
Ancak Twitter-Facebook kıyasının tam olarak örtüşmediği noktalar da var. Zuckerberg, Facebook’un en büyük hissedarı olmakla birlikte en azından bir yönetim kuruluna hesap veriyor. Üstelik şirketin hissedarlarının çıkarlarını koruyan ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu da bir denetleme mekanizması görevi görüyor. Tüm hisselerine Musk’ın sahip olacağı bir Twitter, Facebook’tan bile daha endişe verici ihtimaller taşıyor.
Diğer yandan Musk’ın Twitter’ı satın alma teklifinin, halihazırda devam eden süreçleri hızlandırması da mümkün. Örneğin Brookings Enstitüsü araştırmacılarından Bill Baer, tek bir kişinin bir sosyal ağ üzerinde “tekele yakın” bir kontrol sağlamasının politika yapıcıların endişelerini artıracağını belirtti. Geçmişte düzenleyici kuruluşlarda görev almış bürokratlar ve tekelle mücadele savunucuları da Musk’ın Twitter’ı satın alma teklifinin Kongre’nin interneti yönetecek bir yasayı kabul etmesi gerektiğine dair ihtiyacın altını çizdiğini ifade ediyor.
KULLANICILAR KURALSIZ ORTAM İSTEMİYOR
Sosyal medyanın artılarının eksilerinden fazla olduğuna inanan sektör temsilcileri bile, Musk’ın tahayyülündeki Twitter’ın kullanıcılar ve yatırımcılar için berbat bir senaryo olduğunu düşünüyor. Nitekim geçtiğimiz yıllarda Twitter’ın içerik yönetim politikalarının fazla baskıcı olduğunu düşünen kullanıcılara hitap eden Gab ve Parler gibi yeni platformlar ortaya çıktı. Ama hiçbiri Twitter’ın yerini almayı başaramadı.
Carnegie Barış Vakfı analistlerinden Alicia Wanless bunun bir tesadüf olmadığını, insanların basit kurallar beklentisi içinde olduğunu belirtti. Wanless, “Musk Twitter’ı satın alıp, bugün nostaljiyle hatırlanan internetin ilk günlerine döndürmeye çalışabilir. Ama Gab gibi en zayıf topluluk kurallarına sahip platformlar sıralamalara bile giremiyor çünkü bu getirisi olan bir iş değil” ifadelerini kullandı.
Elektronik Sınır Vakfı Sibergüvenlik Direktörü Eva Galperin de meseleye kullanıcı hakları ekseninde bir yorum getirdi. Galperin, “Twitter’ın politikaları üzerinde herhangi bir kişinin mutlak kontrol sahibi olmasının insan hakları ve kişisel güvenlik üzerindeki etkileri beni kaygılandırıyor. Özellikle de içerik moderasyonunun gerçeklerini anlamadığını defalarca göstermiş bir kişinin mutlak sahipliğinin etkilerinden ötürü kaygılıyım” diye konuştu.
Musk’ın yasal olan her şeye izin verme yaklaşımını da hatırlatan Galperin, “Twitter’ın içerik moderasyon uygulamalarının çok eksiği var ama Musk’ın savunucusu gibi göründüğü politikaları 10 yıldan fazla zaman önce denediler ve yürümedi” dedi
İnsan hakları savunucuları, içerik moderasyon kurallarının gevşetilmesinin kadınları, azınlıkları ve yerleşik düzenin dışında kalmış diğer grupları orantısız etkileyeceğini de vurguladı.
2016 ÖNCESİNE GERİ Mİ DÖNECEĞİZ?
Geçmişte Facebook’un güvenlikten sorumlu tepe yöneticisi görevinde bulunan Alex Stamos ise Musk’ın hayalindeki Twitter’ın gerçek dünyayla ilgisi olmayan, güçlüyü daha fazla güçlendirecek bir ortam olduğunu belirterek, “Moderasyonun olmadığı durumlarda, fikrini dile getirecek herkes, ölümden tecavüz tehditlerine her türlü rasgele hakarete açık hale gelir. İnternetin temeli budur. İnsanların etkileşim kurmasını istiyorsanız, basit kurallara ihtiyacınız var” dedi.
Musk’ın Twitter’ı herkesin görüşünü dile getirdiği bir kent meydanına benzetmesini de “kusurlu bir analoji” diye nitelendiren Stamos, “Bu meydan yüzlerce kilometre uzaktan kimliklerini açık etmeden etkileşime girebilecek yüz milyonlarca insanla dolu. Bir Rus trol çiftliği, yüzlerce kişi yaratıp kent meydanına salabilir” ifadelerini kullandı.
Brown Üniversitesinde yanlış bilginin yayılımı ve sosyal medya moderasyon politikaları üzerine çalışmalar yapan Claire Wardle ise “Kimin sesinin duyulduğuna algoritma karar veriyor” derken Musk’ın argümanlarının 2016 seçimlerinden öncede kaldığını söyledi. Hatırlayabileceği üzere o dönemde yabancı ülkelerin seçimlerin sonucuna etki etmek için hayata geçirdiği yanlış bilgi yayma kampanyalarının kapsamı hem kullanıcıları hem de uzmanları şoke etmiş ve daha gelişmiş moderasyon girişimlerinin yolu açılmıştı.
Wardle, “Çok saftık çünkü bu platformların nasıl silah olarak kullanılabileceğini anlamıyorduk. O zamanlarda olduğumuz noktaya dönme fikri tam bir felaket” dedi. Ancak Musk’ın işçi güvenliği, araç güvenliği ya da borsa gibi birçok başlıkta denetleyici ve düzenleyici kuruluşlara ilişkin nefreti düşünüldüğünde, Twitter’da böyle bir dünya hayal etmesi de kimseyi şaşırtmıyor.
CNN Business’ın “Elon Musk says his offer to buy Twitter is about ‘the future of civilization,’ not making money”, The Washington Post’un “Musk bid for Twitter underscores the risks of social media ownership” ve “Elon Musk wants Twitter’s algorithm to be public. It’s not that simple.” başlıklı haberlerinden derlenmiştir.