Erkeklerin de Yandığına İnanan Nazan Öncel’in Her Gün Gelen Evlilik Tekliflerine Nasıl Cevap Verdiğine Bakın!

Babası kendisi doğduktan sonra evi terk eden Nazan Öncel’in adını bile karşı komşusu veriyor. Daha sonra babası eve geri dönüyor. Fakat 5 yaşındayken de annesi tarafından terk ediliyor. Kendine yeni bir hayat kuran annesi yıllar sonrası kızlarını yanına alsa da Öncel’in yaşadığı üvey baba sorunları tam olarak bu zamanlardan sonrasında başlıyor.

Evlilikleri 12 yıl süren çiftin Serkan adında bir oğulları var. Evlilik sürecinde hayali olan müziğe adım atan Nazan Öncel, ilk olarak İzmir’de sahne alarak başlıyor kariyerine.

Herkesin ‘Sokak Kızı’ olarak tanıdığı Nazan Öncel, yıllardır her şarkısıyla kulaklarımızda çınlamaya devam ediyor. Eh tabii Aşkım Baksana Bana, Erkekler de Yanar, Aşkitom, Dostlar Kahvesi, Dillere Düşeceğiz Seninle ve daha pek çok eseri unutmak pek mümkün değil.

İkilinin o dönemlerde bu ilişkinin yalnızca kağıt üzerinde olduğunu söyleyen pek çok açıklamaları bulunuyor. 2017 yılına yani Akşit Togay hayatını kaybedene kadar devam ediyor bu ilişki. Fakat Nazan Öncel’in 2017 yılının Mayıs ayında önce ilk eşi Salih Öncel’i ardından 5 gün sonra Akşit Togay’ı kaybetmesi kendisini bir hayli yıkıyor.

67 yaşındaki usta şarkıcı Öncel, hayranlarından gelen evlilik tekliflerini reddetme şeklini anlattığı videoyla herkesi kahkahalara boğdu. Bir diğer yandan da sempatikliğiyle yeniden gönülleri feth etti.

Videoda, ‘Nazo, gel benimle evlen diyorlar. Gurur duydum şekerim de… Ben üç otuzu devirmişim ne yapacaksın beni bu saatten sonra?’ diyorum. ‘Karım ol’ diyorlar. ‘Peki benim böyle bir arayış içerisinde olduğumu sana kim söyledi?’ diyen Nazan Öncel, eski eşlerinden de bahsederek ‘Hem öyle bir sıkıntı var ki ben eskisini ve yenisini beş gün arayla kaybetmişim sen bunu bir daha düşün istersen’ diyorum. Arkasına bakmadan kaçıyor.’ diye sözlerini noktalıyor.

‘Son altı senedir birileri çıkıp evlen benimle diyor. Tamam da, da’sı var işte. Yalnızlık Allah’a mahsustur ama bizim gibi maddi manevi özgürlüğünü eline almış insanların kimseye ihtiyacı yoktur. İşin aslı bu. Öte yandan ben çok sıkıcıyımdır, ciddiyetimi bilen bilir gereksiz sululukları sevmem. Okur da okurum, piyanonun başından kalkmam, gezip tozmadan habire çalışırım, evin içinde bir aşağı bir yukarı gezinirken sürekli mırıldanırım, ömrümü adadığım bi’ mesleğim var; bu iş yaşa başa bakmaz, yazar da yazarım, şarkı yazmasam hikâye yazar, roman yazar, aranjman yaparım, dikiş dikerim, yün örerim resim mesim yaparım bir dakika boş duramam. Uykuda dinlenirim sadece. Onu da kimseyle paylaşmam. Bu benim için çok büyük bir adımdır ki bu da olcak şey değildir. Huysuz, titiz, düzen manyağı, hijyen manyağı zor beğenen biriyim; kolay değildir böyle insanlarla yaşamak. Ben kendime bile kalabalık geliyorum bazen senin haberin var mı bundan; yok. Ya işte bi’ de bunlar var ona göre şekerim diyecektim de artık o kadar da yıkmayayım dedim hayallerini…’