Antalyaspor Teknik Direktörü Ersun Yanal, “Hakemler öyle bir liyakatten geliyorlar ki, futbolun içinden değiller ve futbol insanı olamıyorlar …
Antalyaspor Teknik Direktörü Ersun Yanal, “Hakemler öyle bir liyakatten geliyorlar ki, futbolun içinden değiller ve futbol insanı olamıyorlar. Bizim sahip olduğumuz hiçbir duyuya sahip değiller. Adeta çocukların benmerkezci dönemine çakılıp kalmışlar. Bu durumdan kurtulamazlar ve kendi pencerelerinden olayları değerlendirmeye devam ederlerse, bir arada olmamız zor. Şu an biz hakemleri yabancı olarak görüyoruz, oysa ki hepimiz aynı camiadayız” dedi.
Süper Lig ekiplerinden Fraport TAV Antalyaspor’un uzun bir aradan sonra tekrar yayın hayatına başlayan Antalyaspor Dergisi’nin ilk sayısı abonelerine ulaşmaya başladı. Derginin ilk sayısında Antalyaspor Teknik Direktörü Ersun Yanal ile yapılan söyleşi yer aldı. Söyleşide başarılı teknik direktörün futbola bakışı, kırmızı beyazlı kulüple hedefi, Türk futboluna kazandırdığı isimler yer aldı. Geçen yıl Mart ayıyla başlayan pandemi sürecinde daha fazla eve kapanıp, işine, ailesine, hobilerine, kitaplara ve üretime daha fazla odaklanma şansı bulduğuna değinen Yanal, Avrupa futbolundaki dinamikleri incelediğinden ve başarılı takımlarla futbolcuların özelliklerini araştırıp, veriler, sayılar, analizler üzerine yoğunlaştıklarından bahsetti. Riskli süreci eğitim fırsatına çevirdiğine dikkati çeken Yanal, Antalya’nın futbol için avantajlı bir kent olduğunu söyledi. Süper Lig’deki 6 İstanbul ekibinin yer aldığını belirten Yanal, “Futbol adına gerçekten çok bereketli topraklar üzerinde yaşıyoruz. Balkanlar’ın yetenekli nüfusu ile Doğu’nun mücadeleci yapısı arasındaki kesişim kümesiyiz. Ve bu toprakların en özel yerlerinden biri de Antalya. Futbola sonsuz olanaklar sunan bir kent burası. Benzeri Avrupa’da zor bulunacak tesis ve altyapı organizasyonuna sahip. Hedefimizi tek bir cümleyle özetlemek istiyorum; Paris’i duyduğunuzda nasıl Eyfel ve Paris Saint Germain aklınıza geliyorsa, Madrid için Real Madrid, Münih için Bayern Münih, Milano için Milan ve Inter ne ifade ediyorsa Antalya için de Antalyaspor’un onu ifade etmesini hedefliyoruz” diye konuştu.
‘ERSUN HOCA DÖNEMİ’
Kişisel hırs, plan ve egolarını arka plana atarak futbolda hedefe odaklanıp, gençlere güvenmenin önemini vurgulayan Yanal, şunları söyledi:
“1988 yılından bu yana futbol yönetiyorum. Çalıştığım her kulüpte faklı bir iz bıraktığıma inanıyorum. Mesela Fenerbahçe tarihinin en erken şampiyonluğunu yaşadık. A Milli Takım tarihinin en yüksek puan ortalamasına ulaştık. Denizlispor, bizim dönemimizde yetişen oyuncular sayesinde, tarihine geçen sayıda oyuncu satıp gelir elde etti. Ankaragücü’nde arka arkaya iki sezonu dördüncü ve altıncı bitirdik, birçok oyuncu vitrine çıktı, transfer yaptı. Vestel Manisaspor’da herkesin ezbere bildiği Arda Turan, Caner Erkin, Selçuk İnan, Hakan Balta, Filip Holosko gibi gençlerin ilk kez Süper Lig’e çıktığı günler geçirdik. Gençlerbirliği’nde 12 oyuncunun birden Fenerbahçe, Beşiktaş ve Avrupa’ya transfer olması mutluluğunu yaşadık. Trabzonspor’a Yusuf Yazıcı, Abdülkadir Ömür ve Okay Yokuşlu gibi altın gençleri kazandırdık. Geriye dönüp baktığımda 50’nin üzerinde böyle gencin kariyerine yön verdiğimizi görüyorum. Antalyaspor’da da böyle bir iz bırakmak istiyorum. ‘Ersun Hoca Dönemi’ diye anılan ve hep hatırlanan bir dönem.”
“HAKEMLERDEN İSTEĞİMİZ FİZİKEN, RUHEN VE AKLEN SAHADA OLMALARI”
Antalyaspor’da uzun vadeli planla bir yol hikayesi yazmak istediğini dile getiren Yanal, hakemlerden isteğini şöyle anlattı:
“Bir hakemin, yarım saniyeden daha kısa sürede olan bir olayı süzememesi doğaldır. Tepki göstersek de kabullenmek durumundayız. Ama elinizde bunu sıfıra indirebilecek bir teknoloji var ve siz halen hatada ısrar ediyorsanız durup düşünmek gerekir. Bizler nasıl bir hafta boyunca tüm benliğimizle bir 90 dakikaya odaklanıyorsak, hakemlerden de isteğimiz fiziken, ruhen ve aklen sahada olmaları. Zaten bu gerçekleştiği anda sorun da ortadan kalkacaktır. Yetenek ve liyakat bence her başarının sonucunu belirliyor. İşte biz sanırım burada hata yapıyoruz. Hakemler öyle bir liyakatten geliyorlar ki, futbolun içinden değiller ve futbol insanı olamıyorlar. Bizim sahip olduğumuz hiçbir duyuya sahip değiller. Adeta çocukların benmerkezci dönemine çakılıp kalmışlar. Bu durumdan kurtulamazlar ve kendi pencerelerinden olayları değerlendirmeye devam ederlerse, bir arada olmamız zor. Şu an biz hakemleri yabancı olarak görüyoruz, oysaki hepimiz aynı camiadayız.”
“KISA SÜREN FORMATTA KUPA HEYECANI ESKİ GÜNLERİNE DÖNER”
Fraport TAV Antalyaspor’un üst sıralarda yer almasını hedeflediğini vurgulayan Yanal, Ziraat Türkiye Kupası’nın maç sisteminde yapılacak değişikle kupa heyecanının eski günlerine dönebileceğini söyledi. Türkiye Kupası, TSYD Kupası, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Kupası maçlarının yıllar içerisinde güçlü etkilerini kaybettiğini aktaran Yanal, “Bunda sadece takımların bu kupa maçlarına bakış açısı etkili olmadı. Örneğin, Türkiye Kupası gerçekten çok uzun bir seri. Takımlar arasında güç dengeleri çok farklı. Hafta sonunda ligde çok önemli bir maça çıkacak ekibi, çarşamba günü 2’nci Lig ekibiyle oynayacağı maça motive etmekte zorlanabiliyorsunuz. Farklı ve daha kısa süren bir formatta kupa heyecanlarının eski günlerine dönebileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
“TEKNİK ADAM İÇİN EN GÜZEL ŞEY”
Teknik direktörlük kariyerinde 700 maçı geride bıraktığını kaydeden Yanal, şunları söyledi:
“Her takımda farklı bir başarı elde ettim. Türk futbol tarihinin en erken şampiyonluğunu Fenerbahçe ile yaşadım. Vestel Manisaspor’da sıfırdan bir jenerasyon takımı yaratıp Türk futboluna üst düzeyde 15 yıl hizmet eden oyuncular yetiştirdim. A Milli Takım tarihinin puan ortalaması en yüksek teknik direktörü oldum. Ankaragücü’nde lig tarihinin en iyi derecesini aldım. Gençlerbirliği’nde Eskişehirspor ile UEFA Kupası’na katıldık. Trabzonspor’da Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Ömür gibi dünya çapındaki iki yıldızın keşfini sağladım. Okay Yokuşlu’nun CeltaVigo’ya 6 milyon euro’ya transfer olmasını sağlayan kişisel gelişimini planladım. Gençlerbirliği ekolüne uygun olarak iki sezonda ikisi Avrupa’ya, 10’u ise ligin üst düzey ekiplerine transfer olan bir ekip yarattım. Denizlispor’da Bülent Akın, Yusuf Şimşek, Ümit Bozkurt, Ali Tandoğan, Veysel Cihan’ı harika bir kariyer planlaması ile Türk futboluna kazandırdım. Bir teknik adam için en güzel şey, yetiştirdiğin bir oyuncunun bir gün Avrupa’ya gittiğinde sana teşekkür etmesidir.”