Gezi Davasında Tutuklanan Kadınlar: ‘İddianamede Adı Geçen Siyasiler Konuşsun’

Seyahat Parkı aksiyonlarını finanse ve organize etmekle suçlanan sanıkların yargılandığı davada iş insanı Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet; Mücella Yapan, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl mahpus cezası verilmişti.

Tanal’ın aktardığına nazaran Yapan, Mater ve Özerden’in iletileri şöyle:

‘Ömrüm boyunca yalnızca ve yalnızca kamu faydasına, insanlık faydasına çalıştım. Lakin insanlık faydasına çalıştığım için cezalandırılıyorum. Bu, benim ağrıma çok gidiyor. Ceza alacak bir şey yapmadım. Bizim savunduğumuz Seyahat Parkı, Cumhuriyet’in mirasıdır. Burada, kent, kültür ve tarih mirasımızı muhafazaya çalıştık. Yurt dışına kaçma kuşkusuyla bizi tutukladılar. Ben, yargılanırken yurt dışına, Almanya’ya, Berlin’e gidip geldim. Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater Utku da tıpkı formda yargılanırken yurt dışına gidip geldi. Çiğdem Mater Utku, Şubat 2022’de Türkiye’ye geldi. İki celse sonra tutuklandı. Gelmeyebilirdik.Niye kaçma kuşkumuz olsun ki. Esasen yurt dışına gidip geldik. İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada beraat ettim. Bu karar istinafta bozulduktan sonra yurt dışı yasağı konuldu. Yani bize cezanın verileceğini mi biliyorlardı? Niye istinafta karar bozulur bozulmaz yurt dışı yasağı konuldu.Roma Hukuku’ndan günümüze kalan ‘Non bis in idem’ ilkesi mucibince tıpkı kabahatten iki kere yargılama olmaz. Evvelki mahkemelerde beraat etmemize karşın bizi ikinci kere yargıladılar.Bütün soruşturmalarda tapeler vardı lakin ses kayıtları yoktu. 2000’den sonra Osman Kavala’yla hiç görüşmedim. Yollarımız hiç kesişmedi. Hiç bir ortaya gelmedik. Telefon görüşmemiz bile yok. Nasıl oluyor da biz planlı bir halde hareket etmişiz? Haksız bir biçimde içeride tutuluyoruz. Bu, aslında Türk halkına gözdağıdır. Bu kararla insanların demokrasiye, adalete, geleceğe yönelik uğraş umudunu yok etmek, kırmak istiyorlar.Benimle ilgili ‘Yaşlı bayana bu ceza verilir mi’ diyorlar. Yaşlanmak bir hastalık değil, ömrün doğal sürecidir. İnsan yaş da alsa gönlü, umudu birebirdir. Asıl korkulması gereken şey, bir kişinin sevgisiz, umutsuz olmasıdır.’

‘Cezaevinde şartlar berbat. Bu makûs şartlar nedeniyle cezaevi çalışanları da mağdur. Cezaevine konulmadan yurt dışındaydım. Şubat 2022’de kendi isteğimle geldim. Kaçsaydım hiç gelmezdim. Esasen Türkiye’de değildim. ‘Kaçma şüphesi’ makul bir münasebet değil. Bunu kabul etmiyorum. Gezi’nin sinemasını çektiğim teziyle cezaevindeyim. Ancak ortada bir sinema yok. Çektiğim sinema nerede o vakit? Çektiğim sineması bana göstersinler. Ayrıyeten sinema çekmekle hükümet mi devrilir?TCK husus 312’de belirtilen ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya yahut vazifelerini yapmasını kısmen yahut büsbütün engellemeye teşebbüs’ suçu kapsamında ceza alıp dört duvar ortasına konuldum. Uyguladığım hangi şiddet ve cebir var?’

‘Hukuk katledildi. Haksız ve hukuksuz bir formda cezaevindeyiz. Tezler kurgudan ibaret. Tekraren argümanların kanıtlanmasını istedik, reddedildi. Neyle suçlandığımızı bilmiyoruz. Sadece ‘hükümete karşı suç’ başlıklı Türk Ceza Kanunu’nun 312’nci unsuruna nazaran tutuklu olduğumuzu biliyoruz.Bu unsurun kapsamına, içeriğine nazaran ne yaptığımızı bilmiyoruz. TCK 312’nci unsurun kapsamı ve içeriğine giren bizim yaptığımız bir hareket anlatılmadı. Yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin bitmesini, güçlünün hukuku yerine hukukun gücünün galip gelmesini diliyorum. Siyasi davanın materyali olduk. Oburunun başına gelmesini istemiyoruz. Biz yalnızca hak savunucusuyuz.Gezi davası kapsamında 61’inci hükümetin üyeleri mağdur pozisyonunda görünüyorlar. Kim bu üyeler? Bülent Arınç, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu. Bu isimler yollarını ayırdılar. Arınç, Babacan ve Davutoğlu’nun dinlenmesini talep ettik ancak dinlemediler. İddianamede ismi geçen siyasalların çıkıp konuşması lazım. Hangi hareketimizden ötürü mağdur olmuşlar, açıklasınlar. Bizleri şikayet edenleri tanımıyoruz. Elimizde kağıt ve kalemden diğer bir şey yok. Hükümeti nasıl devireceğiz?Ben insan hakları aktivistiyim. Burada rehin tutuluyoruz. Adil yargılanmadık. Hukuk tekrar çalışır hale gelmelidir. Her şey yürütmenin elinde olunca hukukun çalışması mümkün olmaz. Kanayan yaramız budur. Mağduriyetlerin bu kadar artmasının nedeni, yürütmenin yargıya hakim olmasından kaynaklanıyor. Herkes için eşitlik, adalet istiyoruz. Hukuk herkes için gerekiyor. Hukuk alanında tıkanıklık var. Tıkanıklık olduğu için her şeye saldırıyorlar. Bu dava bizim şahsi davamız değil. Seyahat, topluma mal olmuş bir harekettir. Seyahat, bir onurdur.’