Uzun bir ortanın akabinde karşılık bir söyleşi yapmak çok güzel. Öncelikle nasılsın diye sorarak başlamak istiyorum. Bir yandan yaz geldi, bir yandan pandeminin tesirleri azalıyor üzere…
Buna da şükür. Sıhhat, sıhhatimiz yerinde. Çocuklar Giresun’da tabiatla baş başa. Biz de burada müzikle ilgileniyor. Onlar da toprakla bahçeyle iç içe yaşıyorlar. Günlerimiz uygun geçiyor. Heyecanlıyız natürel. Yeni albümün heyecanını yaşıyoruz. Elimizden geldiği kadar üreterek, bildiğimiz işi yaparak bu süreci geçirmeye çalıştık. Geçen yılki Romantik albümümüzden de başlamıştık zati buna. Sonrasında da durmadım. İki yıldır aklımda bir disco-dance albümü yapmak vardı. Yani aslında bu halde, müzikle dolu geçti bu devir. Kendimi dinledim bu süreçte. O hayatın telaşından kopup bir anda konutta bulduk ya kendimizi; o da bana uygun geldi. Pandemi öncesinde birtakım şeyler daima tıpkı gelmeye başlamıştı. Mesela Romantik albümü benim için çok heyecan vericiydi. Hâlâ da yaptığım en güzel işlerden biri olarak görüyorum. Ona klip düşünüyorduk. Daha nasıl bir klip çekebilirim ki diye düşünüyordum. Klipte kendimi beğenmemeye başladım. Bakışlarım birebir gelmeye başladı. Bir güç düşüküğü vardı üzerimde. Synesthesia öncesinde de bu türlü bir şey vardı üzerimde.
Müzikal seyahatine baktığımızda bunun senin en üretken dönemin olduğunu söyleyebilir miyiz?
İki yıl içerisinde ürettiğim müzik sayısı sanırım 20. Neredeyse her ay bir müzik çıkarmışım üzere bir durum kelam konusu. O açıdan bakıldığında evet, müzikal seyahatimin en üretken devri diyebiliriz.
İki yıl önce bir konser öncesi bir söyleşi fırsatımız daha olmuştu. Orada da kafanda neler kurguladığına dair ipuçları vermiştin. Fakat bu sanırım onun da üstüne çıkan bir şey. Artık 7 albümüne gelmek istiyorum. Disco-funk-dance üsluplarının hakim olduğu bir albümle karşımızdasın. Romantik’ten çok farklı bir albüm. Nasıl bir fikrin albümü?
İki yıldır başımda olan bir şeydi bu proje. Etrafımdaki kıymetli müzisyen arkadaşlarımla da bunu paylaşıyordum. O enerjiyi bulduğunuz beşerle da bu türlü bir proje ortaya çıkıyor. Mert Carim ve Genco Arı ile de bu türlü oldu aslında. Pandemi sürecinde stüdyodaki ekipmanlarımı konuta getirdim. Konutta çalışmaya başladım. Başımda ritimler yazmaya başladım. Bas gitar çalmaya başladım. Bas gitara alıştı elim. Bu süreçte müzik ve beste yapma formum değişti aslında. Ben daima gitarımla müzik yaparken artık bilgisayar başında yapmaya başladım. Bu şekil çalışmaya geç başlayanlardanım. Bas gitar çalınca başımdaki fikirler değişti. Ortaya daha hareketli, daha dansa yakın şeyler çıkmaya başladı. Sonrasında bunu Mert ile yapmaya başladık. Sonrasında Mecnun modülünü Genco’ya götürdüm. Sonrasında da üçümüz ortasında hoş bir güç yakaladık. Dedim ki ben bunu bir albüme çevireyim. Aslında başımda da vardı. İş ilerledikçe ortaya daha hoş müzikler çıkmaya başladı. Demek ki bu içimde nitekim büyümüş. Altıncı müzik bir mühlet başımda oluşmadı. Bu başımda oturunca çıkış müziği olur dedim. Doğum sancısına dönüşmüştü. Sonra Gururuna çıktı ortaya. Biz olağanda İmza müziği ile çıkmayı düşünüyorduk. Lakin Gururuna ortaya çıkınca katiyetle bu olmalı dedim. Zira hem albümün karakterini hem de bizim şu son iki senede yaşadıklarımızı yansıtan, müspet gücü çok yüksek bir müzik oldu.
Albümde benim en sevdiğim müzikler Çürük ve Heyecan. Albümün bütününe baktığımızda nasıl bir hikâye anlattığını söyleyebilirsin bize? Ya da böyle bir şey anlatma telaşı var mı?
Yani benim için her şeyin bir alt metni var. En basidinden bir dövme bile yaptırırken 40 gün düşünüyorum. Yaptırıyorum ancak o dövmeyi yaptırmamın manası ne? Başımda her vakit bir niçin sorusu vardır. Bundan evvelki albümlerimde her müzikte öbür bir adam oluyordum. Lakin bu albümdeki 7 müzikte da tıpkı imajı çizmek istiyorum. Bu adam biraz gamsız, biraz ânını yaşamak isteyen, takıntılı olmamaya çalışan biri.
Böyle biri olmak ister misin? Olabildiğin biri mi bu?
Olabildiğim kadar. Bu benim sahiden de olmak istediğim adam bu ortada. Tam manasıyla o denli olmak mümkün değil doğal. Benim üzere başak burcu olan bir insan için güç. Sonuçta ben albüme olmak istediğim karakteri yansıtabilirim. Bu albümde de bu türlü olsun istedim. Bir tek Heyecan toplumsal içerikli bir müzik. Bir de Çürük’te kederli bir anlatım var. Sen de esasen o ikisini sevmişsin. Nispeten daha rock’n’roll işler.
Sözü albümdeki imajına getirmek istiyorum. Önceki albüm ve single çalışmalarında da karşımıza bir imajla çıkıyordun. Bu sefer de bir bütünlük söz konusu. Çocuklarınla olan bağlığını da biliyorum. Onların reaksiyonu ne oluyor bu imaj çalışmalarına?
Onlar seviyor bu halimi. Her yaz sakalımı bir kere keserdim. Geçen yıl Nil, beni sakalsız görünce “baba uzayacak değil mi?” diye sormuştu. Yani sakalsız halim güzellerine gitmiyor. İmaj olarak da bundan sonra da dediğin üzere daima o müzikte adam olacağım. Bir bütün olmasını istiyorum. Burada imajın da çok üstüne düştük. Zira 7 albümü birebir vakitte bir müzikal periyodu de anlatıyor. O yüzden de o ruhu yansıtmak gerekiyor. Yaptığımız işe kendimizin de inandığını göstermek gerekiyor.
Bu bahsettiğin dönemler 70 ve 80’li yıllar yüklü olarak. Albümü hazırlarken seni besleyen isimler oldu mu?
Evvelce beri ya rock’n’roll ya da funk dinleyen biriyim. Dinleyecek bir şey bulamadığımda bu ikisine yönelirim. Genel olarak da bunu yaptığım için başımda oturtmuş olabilirim. Ancak bir isim olarak örnek aldığım biri yok açıkçası. Fakat sonuçta hiçbir şeyi yoktan var etmiyoruz. Kesinlikle etkilendiğim şeyler olmuştur. Gitar riflerinde bu tesir olabilir, baslarda olabilir. Tahminen vokal biçiminde olabilir.
Bu pandemi hepimizin hayatında en azından şimdilik bir milât üzere bir şey oldu. Pandemi öncesi dönemde sen sık sık konser vermeyi tercih eden bir sanatçıydın. Bu albüm de tam konserde çalmalık bir albüm. Yakınlarda konser için verebileceğin bir müjdesi var mı?
Haziran’da da Ağustos’ta da konserlerimiz var. Biz olağanda akşam 9’da yapacaktık konserleri ancak kısıtlamalar nedeniyle 19.30’a çektik. Zira biz bunu yapmak istiyoruz. Açık havada ve yarı kapasiteyle bu konserleri yapacağız. Akşam saat 10’dan evvel konutlara dağılmamız gerekiyor şu şartlarda. Bu işi yapma inadımızı herkes görsün istiyorum. Temmuz’da bir boşluğumuz var sonrasında Ağustos’ta açık hava konserleri devam edecek. Şu an biz elimizden geleni yapıyoruz. Müzikseverler de ellerini taşın altına koymalı. Zira onlarsız olmuyor bu iş. Beşerler da müziksiz ve daha doğrusu sanatsız bir hayatın olamayacağını gördü.
