Getty ImagesKim Ji-young, Mart 2013’te 31 yaşındayken Kuzey Kore’den zorlu bir serüvenle kaçarak Güney Kore’ye ulaşmasını “bir rüya gibi …
Kim Ji-young, Mart 2013’te 31 yaşındayken Kuzey Kore’den zorlu bir serüvenle kaçarak Güney Kore’ye ulaşmasını “bir rüya gibi” sözleriyle tarif ediyor.
Ancak kısa sürede annesi ve üç kuzeniyle birlikte refah düzeyi daha yüksek olan Güney Kore’ye ulaşmanın sevincinin yerini zorlu bir uyum süreci aldı.
Yeni yaşamları her gün yeni zorlukları beraberinde getiriyordu. Aile bu yeni ülkede kimseyi tanımıyordu.
Kim, “Pek çok kültürel fark vardı… Her şeye sıfırdan başlamak zorunda kaldık” diyor.
Kim, dünyaya kapalı bir diktatörlük olan Kuzey Kore’deki yaşamından kaçmayı başaran binlerce sığınmacıdan biri. Ancak kaçmayı başarabilenler için Güney’de hayat yeniden başlıyordu.
Birçoğu için bankamatik kartı kullanmak, halkın oylarıyla seçilen bir hükümetin nasıl çalıştığını anlamak ve yüksek teknolojiye sahip demokratik bir toplumda yaşamak sıfırdan öğrenilmesi gereken şeyler.
GÜNEY’E ULAŞANLAR NELER YAŞIYOR?
Sığınmacılar, Güney’e vardıkları anda ilk olarak bir soruşturmaya tabi tutuluyor ve istihbarat teşkilatıyla görüşmelere başlıyorlar.
Kuzey Kore’de Özgürlük adlı sivil toplum kuruluşunun Güney Kore Direktörü Sokeel Park, “Bu aşamadan sonra, Hanawon adı verilen Güney Kore hükümetinin idaresi altındaki yeniden yerleşim eğitim tesisinde üç ay geçiriyorlar” diyor:
“Burada Güney Kore toplumu hakkında çeşitli şeyler öğrendikleri üç aylık bir eğitimden geçiyorlar. Bunlar arasında ATM’nin nasıl kullanılacağı, Güney Kore’nin modern ulaşım altyapısında nasıl seyahat edileceği ve nasıl bir iş bulunacağı gibi şeyleri öğreniyorlar. Güney Kore vatandaşlığı, demokrasi ve farklılıklar hakkında birçok konuda eğitim görüyorlar.”
Ayrıca sığınmacılara birçok alanda işlerine yarayabilecek kaynaklar sağlayan toplum merkezleri de bulunuyor. Bu merkezler, sığınmacıların ilk dönemlerine yönelik yoğun çalışmalar yapıyor, kendilerine cep telefonu almak, banka hesabı açmak ve yerel halkı tanıtmak gibi konularda destek veriyor.
Hanawon’dan sonra, sığınmacılara devlete ait bir kiralık ev tesis ediliyor. Kim, kendilerine yeni evlerinde ilk günlerini rahat geçirmeleri için içinde toz çorba, pirinç, yağ ve diğer temel gıda maddelerinin olduğu bir kutunun bırakıldığını anlatıyor.
Ayrıca bu dönemde bir danışman ya da halihazırda Güney Kore’ye yerleşmiş bir başka sığınmacı, evi temizlemek gibi konularda destek sağlıyor:
Kim, “Bundan sonra artık kendi ayaklarınızın üstünde durmanız gerekiyor” diyor.
KUZEY’DEN GELENLERİ KİM İZLİYOR?
Güney Kore’ye yerleşen Kuzey Korelilere göz kulak olan bir de polis memuru atanıyor. Kuzey Kore’de Özgürlük’ten Park, “Bu kişiyi, ara sıra gelip hal hatır soran yerli bir polis memuru olarak düşünebilirsiniz” diyor:
“Bazen arkadaş da olurlar. Genellikle bu polis, baba figürü olabilecek daha yaşlı memurlardan seçilir. Sanki bir sosyal hizmet gibi, arada hal hatır sormak gibi bir rolleri olur.”
Bazı durumlarda polis memurları yardım dernekleri ve kiliselerle de birlikte çalışıyor.
Park, akıl sağlığı konusunda bazı danışmanlık hizmetlerinin mevcut olduğunu ancak bunun iyileştirilmesi gereken bir alan olduğunu söylüyor. Bu konu, 2019’da Kuzey Kore’den kaçarak gelen Han Sung-ok ve oğlunun Seul’deki bir apartman dairesinde ölü bulunmasıyla gündeme geldi. Han ve oğlunun açlıktan öldükleri düşünülüyor. Komşuları, Han’ın son dönemlerde dalgın ve kaygı içerisinde olduğunu söylüyordu.
Pek çok sığınmacı büyük travmaları da beraberinde getiriyor. Ancak yardım alabileceklerinin ya da nereden alabileceklerinin de pek farkında olmuyorlar. Güney Kore’deki Kuzey Koreli mültecilerle yapılan bir ankete göre, yaklaşık yüzde 15’i intihara meyilli olduğunu itiraf etti. Bu, yüzde 10 olan Güney Kore ortalamasından daha yüksek.
Park, “Akıl sağlığına kavuşabilmek için insanların bunları tanımlayabilmesi, yardım isteyebilmesi ve yardım istemenin uygun olduğunu düşünebilmesi gerekir, bunun için de sosyal değişim ve farkındalık gerekir” diyor.
Kuzey Kore analisti Fyodor Tertitsky, Güney Kore’deki yaşamın mülteciler için yalnızlaştırıcı olabileceğini söylüyor.
Tertisky, bunun nedeninin yalnızca çok farklı bir topluma girmeleri olmadığını, o toplumdaki birçokları tarafından da “diğerleri” olarak görülmeleri olduğunu belirtiyor:
“Bir hain olarak görüldüğünüz için memleketinize dönemiyorsunuz, ailenizden, arkadaşlarınızdan ve çevrenizden tamamen kopuyorsunuz. Özellikle de memleketinizi terk etmek zorunda kaldıysanız, bu oldukça travmatik bir deneyim.”
KARİYER SEÇENEKLERİ NELER?
Güney’e ulaştıktan sonra iş bulmak zor olabilir.
Kim, “Kuzey Kore ve Güney Kore’de verilen eğitim tamamen farklı ve Kuzey Korelilerin Güney Kore’de yapabileceği çok az iş var” diyor:
“Sığınmacılar, yarı zamanlı iş diye bir şeyi hiç duymamışlar ve daha önce kendi başlarına hiç iş bulmamışlar. Görüşmelerde de genellikle görmezden geliniyorlar. O yüzden işleri zor”
Kadınların gençken genellikle restoranlarda garsonluk yaptığını, yaşlandıkça da mutfakta yardımcı olarak çalıştığını söylüyor. Erkeklerin ise genellikle internetten satış sitelerinde siparişleri paketleme veya inşaat sektöründe iş bulduklarını belirtiyor.
Kuzey Koreli sığınmacılara çalışmak, bir işte bağlı kalmak ve beceri kazanmak için teşvikler veriliyor. Güney Koreli işletmelere de bu kişileri istihdam etmeleri için destek sağlanıyor.
Eğitimlerini ilerletmek isteyenler için de destek veriliyor. Sığınmacılara üniversite eğitimi; 35 yaş altındakilere de lisansüstü programlar ücretsiz sunuluyor. Ayrıca çeşitli burslar da mevcut.
Sığınmacılara, bilgisayar kullanmak gibi yeni nitelikler kazanmak için kullanmak üzere maddi destek de sağlanıyor.
Kuzey Kore’den 1996’da kaçan Kim Seong-min, mevcut eğitim fırsatlarını takdirle karşılıyor. Güney’e ilk geldiği dönemde temizlikçilik yaptı, daha sonra yazarlık alanında yüksek lisans yaptı. Bu eğitimi sayesinde, kamu yayıncısı KBS’de senarist olarak iş buldu.
2004’te de çoğunlukla Kuzey Kore’ye yayın yapan, buradaki rejime eleştiriler yönelten radyo istasyonu Özgür Kuzey Kore Radyosu’na katıldı.
İLTİCA EDEN ÇOCUKLAR NELER YAPIYOR?
Sığınmacıların çocukları Güney Kore okullarına ya da özellikle Kuzey Koreli çocuklara eğitim veren okullara gidiyor.
Tertitsky, Kuzey Koreli çocuklara hitap eden okullarda öğrencilerin “yekpare bir geçmişe sahip çocuklarla çevrili olduğunu” söylüyor:
“Buralar çok ideal kurumlar değil. Çünkü aldığınız eğitim sınırlı ve Güney Kore toplumuna da fazla maruz kalmıyorsunuz. Diğer yandan, bir Güney Kore okuluna giderseniz, çocuklar acımasız davranabiliyor. Size tepeden bakabilir. Ayrıca onlara yetişmek kolay olmuyor”