Bugün dünyanın geldiği nokta zeki olduğunu varsaydığımız insanların eseri. Zekâlarına güvenerek kritik mevkilere getirdiğimiz insanların …
Bugün dünyanın geldiği nokta zeki olduğunu varsaydığımız insanların eseri. Zekâlarına güvenerek kritik mevkilere getirdiğimiz insanların aldıkları kararların ne kadar yanlış olduğunu tartmak zor değil. Dünya düzeninin bugün pek çok açıdan kritik eşiğe dayanmış olmasının nedeni zekâ kavramını çok dar bir açıdan ele almamız olabilir mi? Amerikan Psikoloji Derneği’nin eski başkanı, Cornell Üniversitesi Psikoloji ve Psikometri Bölümü profesörü Dr. Robert Sternberg ve onun görüşlerini destekleyenler bugün yaygın olarak kullanılmakta olan zekâ tanımının çok dar, bilimselliği kuşkulu, yalnızca bireye hizmet eden bir kavram olduğunu ileri sürüyor. Sternberg’in temsil ettiği bu akım, pek çok açıdan zekâyı yanlış değerlendirmemize bağlı olarak, gerçek dünya sorunlarına akıllı çözümler üretemediğimize işaret ediyor.
ADAPTİF ZEKÂ
Zekânın ilk tanımlarından biri değişen çevreye uyum sağlama yeteneğidir. Bu uyum sağlayabilen adaptif zekâ sürekli olarak çevre ile ilişkilerinizle birlikte güncellenir. Sternberg, zekâyı tek bir zekâ testi ile ölçemeyeceğimizi söylüyor. Bugün çok iyi eğitim almış insanların çoğu, IQ’ları ne kadar yüksek olursa olsun acil çözüm bekleyen problemlerin çözümünde yetersiz kalabilir. Şu anda en fazla ihtiyaç duyduğumuz şey adaptif zekâ. Zekâ ile ilgili tek geçerli kavram değişebilme yeteneğidir.
ADAPTİF ZEKÂNIN BİLEŞİKLERİ
Sternberg, adaptif zekânın, koşullara uyum sağlama, değiştirme veya yeni koşullar yaratma konusunda dört tip yetenekten oluştuğunu ileri sürüyor.
YARATICI YETENEKLER: Anlamlı, yararlı fikirler üretmek için yararlanırız: İçinde bulunduğunuz koşulları hayal gücünüzü kullanmadan değiştiremezsiniz.
ANALİTİK YETENEKLER: Kendi fikirlerimizin veya başkalarının fikirlerinin işe yarayıp yaramadığını araştırmakta kullanırız: İçinde bulunduğumuz koşullarda neyin işe yarayıp neyin işe yaramadığını tartarız.
PRATİK YETENEKLER: Koşulları değiştirirken kendi fikirlerimizi uygulamak için ve diğerlerini bu değişikliğe ikna etmek için kullanırız.
BİLGELİĞE DAYANAN YETENEKLER: Fikirlerimizin toplumsal bir yarar sağlaması için kullanırız. Kısa ve uzun uzun vadede kendi çıkarlarımızla toplumsal çıkarlar arasında denge kurmamızı sağlar.
COVID-19 aşısının geliştirilme süreci bu dört yeteneğin nasıl ve nerede kullanılacağı ile ilgili güzel bir örnek oluşturuyor. Yeni mRNA aşısının geliştirilmesi tam bir yaratıcılık örneğidir. Aşı denemelerinin bilimsel açıdan sağlam ve eksiksiz olması, elde edilen verilerin doğru yorumlanmış olması analitik yeteneğin eseridir. Araştırma sonucunda ortaya çıkan aşıların geniş ölçekte üretimi ve dağıtımı tam anlamıyla pratik yetenek gerektirir.
Gelelim bilgelik gerektiren yeteneklere. Karar vericiler bazı insanların aşı karşıtı olmalarına, aşıdan kokmalarına hoşgörü ile yaklaşmak zorunda. Aşının yalnızca kendimiz için değil, toplumsal sağlık için de gerekli olduğu gerçeğini toplumlara kabul ettirmek ise bilgeliğe dayanan zekâ gerektirir.
BİLGELİK İSTER
Robert J. Sternberg COVID-19 pandemisinin bir anlamda geleneksel zekâ kavramının artık köhnediğini gösterir bir uyarı olduğunu söylüyor: “Bu dar kapsamlı, modası geçmiş, bireyselliği besleyen zekâ kavramından artık kurtulmamız gerekiyor. Eskiye devam etmemiz durumunda yok oluş kaçınılmaz. Zekâyı, yalnızca bireysel hedeflere değil, olumlu toplumsal hedeflere ulaşmayı sağlayan bir yetenek olarak düşünmekte fayda var. Küresel iklim değişikliği, pandemi, çevre kirliliği aşırı bireysellik ile birleşince Einstein’ın IQ’suna bile sahip olmanız sizi yok olmaktan kurtaramaz.”
https://www.newscientist.com/article/ mg24933174-700-weve-got-intelligence-allwrong-and-thats-endangering-our-future/ https://exploringyourmind.com/whatsadaptive-intelligence/