Semra Özal, bugüne kadar gelmiş geçmiş en ikonik, en havalı first lady’lerden bir tanesi. Şu an 90 yaşında olan Semra Hanım’ın son hali bizi epey şaşırttı. Onun bu duruşunu ve Papatyalar’ı inceleyelim dedik, buyurun… “Türkiye’de bugüne kadar …
Semra Özal, bugüne kadar gelmiş geçmiş en ikonik, en havalı first lady’lerden bir tanesi. Şu an 90 yaşında olan Semra Hanım’ın son hali bizi epey şaşırttı. Onun bu duruşunu ve Papatyalar’ı inceleyelim dedik, buyurun…
“Türkiye’de bugüne kadar gelmiş geçmiş en havalı First Lady kimdi?” sorusuna çoğu kişi aynı cevabı verecektir: Semra Özal. Onu bu denli farklı yapan neydi peki? Çok fazla sebebi var…
Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğünde görev yapan genç mühendis Turgut Özal, aynı kurumda asistan olarak çalışan Semra Yeğinmen ile evlendiğinde takvimler 1954 yılını gösteriyordu.
Üç çocuktan sonra eşinin bürokrasi yolculuğunda hep yanındaydı Semra Hanım. 1983 yılında Turgut Özal başbakan olunca kendisi de darbe yönetiminden sonra gelen ilk First Lady oldu.
Türkiye henüz el ele dolaşan bir başbakan ve eşi fotoğrafını görmemişti Özal çiftinden önce. Turgut Özal’ın eşini ne kadar önemsediğini hatta hükümeti yönetirken bile onun yönlendirmelerine değer verdiğini birazdan anlatacağız.
Semra Özal o kadar güçlü bir karakter ki, kocasının başbakan olmasıyla hem gurur duyup hem de onun gölgesinde kalmaktan rahatsız oluyordu. Bu yüzden kendisinin de ön planda olduğu farklı projeler tasarlıyordu.
Vizon Dergisi için “Güz giysileri” konseptli bir çekim yapılmış, Semra Özal da bazı kıyafetleri manken gibi sergilemişti. Bu olay çok büyük bir sansasyon yaratınca First Lady’nin cevabı şu oldu: “Böyle şeyleri İngiltere kraliçesi bile yapıyor” Ancak İngiltere Büyükelçiliği bu cümleye “Kraliçemiz böyle şeyler yapmaz” şeklinde sert bir karşılık verdi.
Ama Semra Özal’ı unutulmaz yapan proje, kurucusu olduğu “Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı” oldu. Vakfın logosundaki papatya figürü sebebiyle bu oluşum yıllarca “Papatyalar” olarak anıldı, hala daha öyle biliniyor.
Ancak tabii ki Papatya olmak öyle kolay değildi. ANAP milletvekillerinin karılarının yanı sıra, eşleri varlıklı olan kadınlar bu vakfa üye olabilirdi. Vakfın ilk imtiyazı, Turgut Özal tarafından vergi muafiyetinin tanınması olmuştu.
Zaten elinde viski ve purosuyla gece hayatında eğlenen ve bunun fotoğraflanmasından asla çekinmeyen Semra Özal, bu duruşuyla kadınların doğal lideri gibiydi.
Ancak Papatyalar’ın halktan oldukça kopuk, kendi aralarında düzenledikleri yardım amaçlı lüks davetleri halkın diline çoktan düşmüştü bile.
Vakfın Hasbahçe’de düzenlediği şaşalı bir gecede, tüm kadın delegeler Osmanlı dönemine ait kıyafetler giymiş, Semra Özal’ın etrafında adeta pervane olmuştu. Bu görüntü Özal Ailesi için “Hanedan” benzetmelerine sebep oldu.
Yıldız Sarayı’nda düzenlenen bu aşırı gösterişli etkinlikte kaplumbağaların sırtında mumlar yakılınca skandal patladı ve tüm gazeteler o geceyi yazdı.
Bir süre sonra zaten yüm Papatyalar o gecenin bir hata olduğunu kabul etti ama halktan kopuk, üsttenci tarzları bir kesim için oldukça sinir bozucu gelmeye başladı.
Fakat vakıf elbette bir şekilde başarılıydı çünkü etkisi gittikçe büyüyordu, konuşuluyordu. Semra Özal yurt dışında Türkiye Cumhuriyetini temsil edecek kadar imtiyaz sahibiydi artık. Lady Diana ve Prens Charles ile görüşüyor, müze açılışlarında ülkemizi temsil ediyordu.
Tabii bir yandan da eşinin siyasi kararlarına müdahale ettiği ve karşılık bulduğu da iyiden iyiye konuşulmaya başlamıştı.
Gazeteci Yavuz Donat, Semra Özal’ın etkisini somut bir örnekle kaleme almıştı yıllar önce. Bir iş adamının yatında ladese tutuşan Özal çiftinden kazanan kişi Semra Hanım olmuştu. Semra Hanım ödül olarak Turgut Özal’dan kabinedeki Mehmet Keçeciler’i göndermesini istemişti. Gerçekten de Genel Başkan Yardımcısı Keçeciler bu iddianın sonunda görevinden alındı. Ne ilginç değil mi?
Gece hayatıyla ilgili eleştirilere sıkça maruz kalan Semra Özal bu laflara ’Kuran da okurum, eğlenceye de giderim, 5 vakit namazımı kılarım. Davete gidip viskimi de içerim. Hepsinin yeri ayrıdır’ diye karşılık vermişti.
Fatih Ürek’in sahnesini her zaman en önden seyreden, sanatçıyı VIP kapılardan geçiren Semra Hanım Fatih Ürek’le ilişkisini bir vefasızlık üzerine bitirdi. Torunu Merve Özal’ın kınası için sahneye çıkmasını istediği Ürek, kına yerine Bodrum’da başka bir yerde sahneye çıktı ve gerekçe olarak da “Unuttum” dedi. Semra Özal, Fatih Ürek’i işte bu sebepten bir kalemde sildi.
Turgut Özal’ın vefatının ardından oldukça mutsuz bir şekilde hayatına devam eden Semra Hanım artık İstanbul’da yaşıyor.
Şu an 90 yaşında olan Semra Özal, bugüne kadar gelmiş geçmiş en ikonik First Lady’lerden biri kusursuz. Yaptıkları ise her zaman tartışmaya açık kalacak…