İhraç edilen polis arkadaşını öldürüp kuyuya attı! Kan donduran detay

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede maktul Akçay’ın HTS kayıtları incelendiğinde, halı fabrikasına giriş yaptığı fakat çıkış kaydına rastlanılmadığı bilgisine yer verildi. Bunun üzerine kuşku üzerine fabrikada yapılan arama çalışmalarında kümes içerisindeki kuyuya ilişkin beton kapaklar kırılarak açıldığı, kapağın çabucak altında genişçe atık su kuyusu olduğu, suyun yüzeyinde kapağın altında kalacak formda beyaz renkli naylon çuval içerisinde maktul Bahtiyar Akçay’ın cesedine ulaşıldığı belirtildi. Daha sonra şüpheliler yakalanarak gözaltına alındı.

“BİZ KARDEŞ GİBİYDİK”

Cumhuriyet savcılığına verdiği tabirde kuşkulu Az Ün’ün suçlamayı kabul ettiği belirtildi. Bir halı yıkama fabrikasında 30 yıldır müdürlük yaptığını söyleyen kuşkulu Ender Ün, “Ben daha evvel polislik mesleğini icra ettim. Fakat, meslekten 1980 yılında siyasi sebepten ötürü ihraç oldum. Ben Bahtiyar’ı yaklaşık 10 yıldır tanıyordum. Biz kardeş üzereydik. Ben kendisine 25 bin TL borç vermiştim. Geçen sene 25 Mayıs’ta Giresun’dan İstanbul’a, yanıma geldi bana otomobil almaya geldiğini söyledi. 2 gün sonra tekrar çalıştığım fabrikaya geldi. Kendisine aç olup olmadığını sordum. Bana aç olduğunu söyledi, ben de kendisine yemek söyledim. O sırada konu araç alımına geldi. Kendisi o gün baktığı araçla ilgili 20-25 bin TL eksik parasının olduğunu söyleyerek benden para istedi. Ben de hudutlu bir halde Bahtiyar’a ‘Zaten benim senden 25 bin TL alacağım var, ben inek miyim’ dedim. Kendisi de bana ‘Ağabeyim değil misin? Versen ne olur, inek olsan ne olur’ biçiminde kelamlar söyledi. Bu çeşit durumlarda ben rahatsızlığım sebebiyle öfke patlaması yaşarım. Bahtiyar’ın söyledikleri karşısında nefes alamadım, şuurum gitti. O sırada bana ‘Ananı avradını sinkaf ederim’ dedi. Ben de kendisine tıpkı biçimde hakaret ettim. O sırada masa üzerinde bulunan büyük cam fabrika tipi kül tablasını eline aldı, ben de çekmecede bulunan silahımı aldım, kendisine ateş ettim. Bahtiyar’a ateş ettiğimde koltuğun üzerinde hareketsiz halde kaldı. Kaç sefer ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Bir süre cinayet büroyu arayayım diye düşündüm. Lakin cesedi bulunduğum yerin elverişli olması nedeniyle saklama yoluna gittim. En büyük pişmanlığım o sırada polisi aramamaktır, şoka girdiğim için arayamadım” dedi.

CİNAYETİ NASIL İŞLEDİĞİNİ ANLATTI

Silahının ruhsatsız olduğunu söyleyen kuşkulu Ün, “Olayı gerçekleştirdikten yarım saat sonra dışarı çıkıp yan müştemilattan bir çuval, bir çöp poşeti aldım. Yaptığım denetim de Bahtiyar’ın kanı tabana sızmıştı. Daha sonra maktulü kendi uyuduğum odaya sürükledim. Maktulü domuz bağı diye tabir edilen hale koyarak çuvalın içine koydum. Cesedi saklamak yerine, elverişliliği sebebiyle yandaki kümeste bulunan kuyuya atmaya karar verdim. Cesedi sürükleyerek kuyunun içine attım. O gece kanıtları deterjanla sildikten sonra meskenime gittim. İş yerime sabah tekrar geldim. Birinci iş olarak fabrikanın çalışanlarından olan Ertuğrul’dan halıyı değiştirmesini söyledim. Mustafa Kemal ve Ertuğrul halımı değiştirdiler. Kan bulaşmayan halıları çöpe attık. Tam tarihi hatırlamamakla birlikte tıpkı gün yahut bir gün sonra kuyunun kapağının etrafından pis koku geliyor diye Ertuğrul’a beton dökmesini söyledim. Kapağı betonla kapattım. Ben bu olayı işlerken muhakkak kimse bana yardım etmemiştir” dedi.

“ARA SIRA OFİSİNİN İÇERİSİNDE ATEŞ EDERDİ”

Şüpheli Ün’e hata kanıtlarını yok etmede yardım ettiği argüman edilen kuşkulu Mustafa Kemal A. argümanları reddederek, olay yaşandıktan sonra sonraki gün kuşkulu Az Ün’ün kendisini arayıp fabrikaya çağırdığını, işlerinin olduğunu söylediğini belirtti. Mustafa Kemal A., “Ofise gittiğimde Ender Bey’in yanına gittim, kendisi bana ofisin tüm halılarının değişeceğini söyledi. Ben de ofis içerisindeki eşyaları dışarıya çıkarttım, halıları sökmeye başladım. Halıların üzerlerinde rastgele bir kan izi var mı diye dikkat etmedim. Daha sonra Az Beyefendi bana içeriden sökmüş olduğum eski halıları yakmamı istedi. Bende eski halıları çöpün yanında akaryakıt dökerek yaktım. Daha sonra ofise yeni halı döşedik. Ender Beyefendi ben çalıştığım periyotta orta sıra ofisinin içerisinde ateş ederdi. Ofisin içerisinde bir tahtası var ona ateş ettiğini biliyorum. Lakin, ben hiç silahını görmedim. Benim Bahtiyar Akçay isimli şahsın öldürülmesiyle alakalı bir bilgim yoktur. Ben katiyetle öldürülmesine ve cesedinin yok edilmesine yardım etmedim” dedi.

Cumhuriyet savcısı hazırladığı iddianamede şüphelinin yanında bulunan ruhsatsız tabanca ile maktulü amaç alarak 6 kere ateş ettiği, maktulün yüz, göğüs ve omurgalarına isabet eden mermi çekirdekleri ile olay yerinde öldürüldüğüne yer verdi. Olayın akabinde Mustafa Kemal A.’nın yardımı ile cesedin kuyuya atıldığını da belirten savcı, kuşkulu Ender Ün’ün ‘Kasten Öldürme’ cürmünden müebbet mahpus, ‘Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma yahut Taşıma yahut Bulundurma’ kabahatinden ise 1 yıldan 3 yıla kadar mahpusunu istedi. Öbür kuşkulu için de ‘Suç Kanıtlarını Yok Etme, Gizleme yahut Değiştirme’ kabahatinden 6 aydan 5 yıla kadar mahpus talep edildi.