İstanbul Arkeoloji Müzeleri, dünyanın sayılı müzeleri arasında

Her yıl Milletlerarası Müzeler Kurulu (ICOM) tarafından “Uluslararası Müzeler Günü” olarak kabul edilen mayıs ayının 18. gününden başlayarak bir hafta boyunca “Müzeler Haftası” olarak kutlanıyor.

Türkiye’nin tüm bölgeleri ve bilhassa “Medeniyetlerin Beşiği” olarak tanımlanan Anadolu, binlerce yıllık tarihi ile güçlü bir kültürel mirasa konut sahipliği yapıyor. Bu kültürel mirasa ilişkin yapıtların görülebileceği İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ni, her yıl yerli ve yabancı binlerce kişi ziyaret ediyor.

Çinili Köşk Müzesi

AA’ya nazaran,  İstanbul Arkeoloji Müzeleri, “Arkeoloji Müzesi”, “Eski Şark Yapıtları Müzesi” ve “Çinili Köşk Müzesi” olmak üzere üç ana üniteden oluşuyor. Türkiye’nin birinci müzesi olma özelliğini de taşıyan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin koleksiyonlarında Osmanlı İmparatorluğu hudutları içerisindeki medeniyetlere ilişkin bir milyonu aşkın eser yer alıyor.

869’da “Müze-i Hümayun” kuruldu

Osmanlı’da tarihi eser toplama merakının izleri Fatih Sultan Mehmet devrine kadar uzansa da müzeciliğin kurumsal olarak ortaya çıkışı İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin 1869 yılında “Müze-i Hümayun” yani İmparatorluk Müzesi olarak kuruluşuna denk geliyor.

Aya İrini Kilisesi’nde o güne kadar toplanmış arkeolojik yapıtlardan oluşan Müze-i Hümayun, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin temelini oluşturuyor. Devrin Maarif Nazırı Saffet Paşa’nın müze ile yakından ilgilenerek, müzeye eser kazandırmak için ferdî gayret sarf ettiği belirtiliyor.

Kadim bir tarih

Maarif Nazırı Ahmed Vefik Paşa da 1872’de bir devir kaldırılmış olan Müze-i Hümayun’a, Alman Dr. Phillip Anton Dethier’i müdür olarak atayarak tekrar kurdu. Dr. Dethier’in yaptığı çalışmalar sonucunda Aya İrini Kilisesi’ndeki yer yetersiz kaldı ve yeni bir binanın yapılması gündeme geldi.

Restore edildi

Maddi imkansızlıklardan ötürü yeni bir bina yapılamamışsa da o periyot, Fatih Sultan Mehmet’in yazlık köşk olarak inşa ettirdiği “Çinili Köşk” restore edilerek, 1880 yılında müzeye dönüştürüldü.