KKTC’de İsrail’e toprak satışı iddiası: Silahsız işgal girişimi

Haber7- Enes Taha Ersen

Türkiye’nin büyük bir titizlik ile yürüttüğü ve savunuculuğunu hem bölgede hem de dünyada gerçekleştirdiği Mavi Vatan fikri, dünya ülkeleri tarafından bölünmek, baltalanmak için epey fazla bir biçimde zorlanıyor. Bilhassa KKTC üzerinden Türkiye’yi pasifize etmeye çalışan Yunan-Rum lobisi, bölgesel tansiyonu artıran adımlar atıyor.

Münhasır Ekonomik bölge ve uydurma hudutlar üzerinden Türkiye’yi milletlerarası alanda prestij suikastine maruz bırakmaya çalışan lobiler bölgedeki emellerine ulaşmakta zahmet çekerken, bu uğurda planlanan yeni bir senaryo gün yüzüne çıktı. ‘Silahsız işgal’ olarak nitelenen bu gelişme, KKTC üzerinde oynana kirli oyunları bir kere daha gün yüzüne çıkardı.

KKTC’DE İSRAİLLİLERİN TOPRAK SATIN ALMASI

Son günlerde çeşitli medya organlarında çıkan haberlerle yayılım gösteren İsrail’in KKTC’de toprak alımlarının dikkat alımlı boyuta ulaştığı argüman edildi. Ülkede yabancıların toprak alımı yapmasının yasak olmasına karşılık içerde çeşitli oyunlar ile bu alımın yapıldığı söz edilirken, yabancı kaynaklı ve yerli ortaklı şirketlerin bu alımları gerçekleştirdiği argüman edildi.

Sayıları 2 bini bulan şirketlerin neredeyse 25 bin dönüm arsa aldığı tabir edilirken, bölge hakkındaki uzmanlığı ile tanınan Kıbrıs İlim Üniversitesi Dekanı ve Haber7 müellifi Prof. Dr. Cet Atun ile Türk Denizcilik ve Küresel Stratejiler Merkezi Kurucusu Emekli Amiral Cihat Yaycı hususa ait Haber7.com’a kıymetli açıklamalarda bulundu.

YABANCI SERMAYE İLE ŞİRKET KURULMASI YASAĞI

 Kıbrıs İlim Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Cet Atun ise, kelam konusu tezlerin hukuksal açıdan dayanaksız olduğuna değindi:

“KKTC’de yabancıların mülkiyet edinme maddeleri vardır. Bu yasalar yabancıları mülk edinmede kısıtlar, makul kurallara tabi fiyat. Bu yabancılara ait Yunan ve

Rum vatandaşlarının toprak alamayacağı açıkça tabir edilir. Öteki yabancılar, üçüncü ülke şahısları bir dönüm toprak yahut bir apartman dairesi almak ile sonludur. Bu duruma Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları dahil değildir. Onlar daha farklı prosedürlere tabidir. İsraillilerin toprak aldıkları tarafındaki telaffuzları ben de duydum. Fakat maddelere nazaran bir İsrailli KKTC’den binlerce dönüm toprak satın alamaz. Mümkün değildir. Lakin ya bir KKTC vatandaşı onun ismine alabilir, ortalarındaki bâtın bir muahede ile; ya da bir şirket vasıtasıyla alabilir yeniden tıpkı halde. Burada şirketin yüzde 51 oranında KKTC, yüzde 49 oranında ise yabancı asıllı olabilmesi şartı aranmaktadır. Bu şirket bu toprağı lakin bu biçimde alabilmektedir. Lakin bu noktada da Kıbrıs Türkleri’nin bu türlü bir toprak alımı noktasında ne planı ne de sermayesi vardır. Yabancı bir kişinin de yüzde 100 sermaye ile burada şirket kurması da maddelerle yasaklanmıştır. Tek başına bir şirket kuramazlar. Bu yüzden bu telaffuzların doğruluğu, yanlışlığı tartışmalıdır.”

“HER ELİNİ KOLUNU SALLAYAN BURADAN TOPRAK ALAMAZ”

“Muhakkak yabancı bireyler, İstihbarat Teşkilatımızın taramalarından geçmektedir. Hem güvenlik, hem terör hem de gerilerinde Yunan yahut Rum takviyesi var mı yok mu bu noktada araştırılmaktadırlar. Bu 3 aylık araştırma süreçleri çok değerli bir biçimde sürdürülmektedirler. Türkiye’ye KKTC’ye düşmanlık içeren faaliyetlere katılmışlar mıdır vatandaşlık isteyen bireyler bunlar araştırılmaktadırlar. Her elini kolunu sallayan buradan toprak satın alamaz.”

“İMTİYAZLI YAPI OLUŞMASI ENGELLENMELİDİR”

Emekli Amiral Cihat Yaycı toprak alımlarında bölgedeki demografik yapının bozulmasına müsaade vermeden, imtiyazlı bir yapı oluşmasının önüne geçilmesi gerektiğini söz etti. Yaycı, her ne kadar bu alımların KKTC’nin memleketler arası tanınırlığına tesir edeceğini söylese de, bu usuldeki bir atılım ile oluşabilecek güvenlik zaafiyetlerine karşı dikkatli olunması gerektiğini söyledi. 

“Toprak alımları bir ülkenin, devletin belirli siyaseti ve denetimi içerisinde yürütülmelidir. Devletin diplomatik saygınlığını devam ettirirken güvenlik gereksinimlerini da dengelemelidir. KKTC’den toprak satın alınması elbette Lefkoşa’nın tanınırlığına ve saygınlığına katkı sağlar. Lakin bu güvenlik ile dengelenmelidir. Hem demografik yağının bozulmaması, hem de devletin vatandaşlarından daha imtiyazlı bir yapı oluşması engellenmelidir. Devletin bilhassa stratejik bölgelerin güvenliğinin sağlanması noktasında ekstra hassasiyet göstermesi kıymetlidir. “

“İSTİHBARAT AÇISINDAN TEHLİKELİ”

Yaycı, 2014 yılından bu yana çeşitli vasıtalar ile yasak olmasına karşın yapılan bu satışların güvenlik zafiyeti oluşturmasının yanı sıra istihbarat açısından da hem KKTC’yi hem de Türkiye’yi tehlikeye atabileceğine dikkat çekti.

“Yabancılara satılan topraklar askeri, ekonomik olarak kıymetli bölgeler civarında olursa her devlet için tehlikeli bir durum kelam konusu olur. Devletler bu nedenle yabancılara toprak satışını sonlandırmış ve belirli kurallara bağlamıştır. Bu nedenle yabancıların toprak satın alması aşikâr tarzlara bağlanmıştır. Lakin gördüğümüz kadarıyla KKTC’de 2014’ten bu yana gelen bir ekip aksaklıklar mevcut. Bu aksaklıklar, İsrail yahut bir öbür ülke vatandaşı olma durumu fark etmeksizin çabucak hemen KKTC’nin her yerinden toprak alabildiği söz edilmektedir. Bilhassa Magosa’nın iskele bölgesindeki toprakların İsraillilere satıldığı ve hatta İsraillilerin bu bölgede çeşitli siteler kurduğuna dair savlar tabir edilmektedir. Bu durum buradaki deniz üssünün varlığını tehlikeye atar. En başta istihbarat açısından tehlike oluşturur. Bu nedenle askeri bölgelerin etrafında kesinlikle yabancılara satılamaz şerhi konulmalıdır emlak için.”

SATIŞLARDAKİ ŞİRKET OYUNU

Yaycı, Toprak satışlarında vatandaşlığı olmayan yabancı bireylerin de çeşitli şirketler ve iştirakler vasıtasıyla alım yaptığına dikkat çekerken buradaki tehlikeye dikkat çekti:

“Yabancıların toprak alımındaki yasal boşluklar kesinlikle giderilmelidir. Bugün KKTC’den edindiğimiz bilgilere nazaran bir şirketin yüzde 49 payı yabancıya, yüzde 51’i yerliye aitse, bu pozisyonda şirket ismine yabancı kişi istediği yerden toprak

alabilmektedir. Bunun önüne geçilmelidir. Hatta şöyle duyumlar dahi var bölgede: KKTC’de çok sayıda gazetecinin kağıt üzerinde şirket sahibi oldukları gözüküyor denilmektedir. Bu nitekim çok enteresandır. Gazetecilerin bu türlü yabancı ortaklı şirketlerde iştirakinin bulunup bulunmadığının araştırılması lazım. Şayet böyleyse bunun içerisinde bir öteki oyun var demektir. Hem kamuoyu yönlendirmesini bu gazeteciler yapacak, hem de bu gazeteciler yabancı şirketler ile ortak olacak… O vakit durum gerçekten KKTC’nin iç dinamikleri açısından tehlikeli bir hal almıştır. O nedenle buna çok dikkat etmek gerekmektedir.”

TEHDİTLERE KARŞI DİKKAT EDİLMELİ

Yaycı’nın açıklamaları şu biçimde:

“Bugünlerde KKTC’den çok sayıda İsraillinin vatandaşlık aldığı tabir edilmektedir. Kelam konusu argümanların doğruluğunun araştırılması kesinlikle suretle değer arz etmektedir. Bu sırf İsrail için değil, çabucak her yabancı için uygulanmalı, hiç bir etnik ögenin bir başkasına avantaj sağlaması, önlenmeli dengeleyici öge sağlanmalıdır. Hiç kimseye KKTC’de yahut Türkiye Cumhuriyeti’nde üstünlük, baskın güç sağlaması engellenmelidir. Vatandaşlık verilirse istendiği kadar toprak alınabilmektedir. Bu vatandaşlık oyunu ile askeri ve ekonomik bölgelerin etrafının sarılması engellenmelidir. Bu tehdide karşı devletler gerekli önlemleri almak ile yükümlüdür. İkili vatandaşlık ve bu şirket sorunlarına karşı devletlerin dikkat etmesi gerekmektedir. “

GÜVENLİK ZAAFİYETLERİNE MÜSAADE VERİLMEMELİ

“İsrail tezlerine ait de yaklaşık 2 bin firmanın bu toprak sorunlarına karıştığı söz ediliyor. Bu firmaların ne iş yaptığının araştırılması gerekiyor. Bu firmalar sırf arazi almak için kurulduysa bunun önüne geçmek gerekir. Üretime katkı sağlayıp, ihracat yapmıyor, KKTC iktisadına olumlu katkı sağlamıyorsa bu çok kritik bir mevzudur. KKTC’de toprak satın alınan yerlerden biri için Karpaz bölgesi tabir ediliyor. Karpaz’dan neden toprak alınır? Ne için alınır? bunun sebeplerinin çok güzel araştırılması lazım, çok dikkat edilmesi gerekir. Bu hususların KKTC ile Türkiye’nin bekası ve güvenliği bağlamında bu çeşit faaliyetlerin çok boyutlu halde kıymetlendirilmesi, ele alınması gerekmektedir.”