Konya’daki artış korkutuyor: Sayı 600’e ulaştı

Karapınar ilçesinde obrukların tehlikesi her geçen gün artıyor. Bunun üzerine AFAD ve Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından Karapınar bölgesinde obrukların sayısı, yeri, oluşturdukları riskler ve obruk olabilecek bölgelerin belirmesi için çalışma yapıldı.

Çalışmalarla bölgenin risk haritasının oluşturulacağını belirten Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, ”Merkezimiz bünyesinden araştırmacıların içerisinde bulundukları yer hareketleri ve jeoloji çalışma kümesi, şu an pilot olarak belirlediğimiz Karapınar ilçesi etrafında obruklarla ilgili geniş çaplı bir araştırmayı tamamlamış bulunmaktadır. Proje sonuç raporunu oluşturmaya çalışıyoruz. Havzadaki obrukların nerelerde bulunduğu, boyutları, derinlikleri, içerisinde su bulunup bulunmadığı üzere çalışmalar yaptık ve saha çalışmalarını tamamladık. Havzada obruk oluşabilecek yerler, obruk riski taşıyan, taşımayan ya da olabilecek olan yerler şu anda zelzele bölgesi haritası üzere, obruk risk haritası yahut tehlike haritası ortaya konulacak. Daha sonra da vatandaşımıza bunlar sunulacak” diye konuştu.

Prof. Dr. Arık, bölgedeki obruk sayısının 2020 yılına kadar 360 civarı olduğunu belirlediklerini; lakin son çalışmayla bu sayının 600’e ulaştığının saptandığını söyledi. Arık, ”Bölgede 2020 başlarına kadar, obruk sayısını 350-360 civarında belirlemiştik. Bölgesel bir çalışma yaptıktan sonra ortaya çıkan durum şu; yer hareketleri çalışma kümemizin çalışmaya koyduğu sayı 505 ve sayı bilinenden çok daha fazla. Başka kümeler ve daha sonra meydana gelen obruklarla bu sayının 600’ler düzeyinde hatta çok daha fazlası olduğunu düşünüyoruz. Münasebetiyle havzanın kıymetli bir kısmı obruk riski taşıyor” dedi.

Obrukların insan hayatını tehdit eder duruma geldiğini kaydeden Arık, ”Buradaki vatandaşlarla ortak bir çalışma yürütmemiz gerekiyor. Bu obrukların birçoğu yayla dediğimiz, içerisinde hayvanların ve insanların olduğu yerlerde meydana geliyor. Geçmişte dağlık alanlarda meydana gelen obrukları, biz enteresan yer formları olarak görüyorduk. Şu anda insan hayatını tehdit eden bir pozisyona geldi. En sevindirici olay insan hayatına mal olacak bir kazanın meydana gelmemesidir. Lakin bu kazanın gelmeyeceği manasına gelmiyor. Hem iklim değişikliği var. Değişen birinciyim şartlarının vatandaşımızın ahenk sağlaması için birtakım çalışmalar yürütülmesi gerekiyor. 50-60 yıl evvel nasıl ziraî faaliyet yürütülüyorsa oraya hakikat geri dönüş yapmamız lazım. O vakitler yeraltı suyu fazla tüketilmiyordu. Yalnızca daha az su tüketen bitkiler yetiştiriliyordu. Şu an birçok mera ziraî alana dönüşmüş durumda. Bunların büsbütün alakalı yalnızca jeoloji mühendislerinin ortaya koyacağı bir tahlil değil. Tarımla uğraşan kesim ziraat odalar, ziraat mühendisleri üzere herkesin içerisinde olacak bir tahlil bulunmalıdır” diye konuştu.