Maskede Büyük Tehlike: Koronavirüsten Kaçarken Zehir Soluyoruz

Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkan koronavirüs, dünyayı içinden çıkılmaz bir krize sürükledi. Dünyanın dört bir yanındaki insanların hayatı büsbütün değişirken, maske, aralık ve hijyen üzere kavramlar günlük ömrün içine girdi.

Koronavirüs salgınında aşıların yanı sıra hastalıktan korunmada en büyük silah maske. Salgın başından bu yana pek çok tipi ortaya çıkan maskeler, koronavirüsten korurken diğer sıhhat risklerini de beraberinde getiriyor olabilir. Uzun müddettir tartışılan bu durumu Alman bilim insanları Prof. Dr. Michael Braungart ve Dr. Dieter Sedlak ele aldı.

Hamburg Etraf Enstitüsü Yöneticisi Prof. Dr. Braungart, aşikâr tip maskeleri uzun müddetler boyunca kullanmanın, kimyasal atıklara ve mikroplastiklere maruz kalmaya yol açabileceğini söyledi. Braungart, bu durumun uzun vadede teneffüs sistemi ve akciğerlere ziyan verebileceğine dikkat çekti.

“Ağız ve burun yoluyla soluduğumuz şey aslında tehlikeli atıklar” diyen Prof. Dr Braungart, maskelerin tıbbi ekipmanlarda olduğu üzere muhakkak güvenlik standartlarını sağlaması gerektiğini vurguladı.

Dr. Sedlak, Braungart’la tıpkı telaşları taşıdığını söylerken, bilhassa cerrahi maskelerin yapısında tespit edilen florokarbon ve formaldehit üzere bileşenlerin kanserojen riskini büyük oranda artırabileceğini söyledi. Sedlak, öğrenciler ve fabrika çalışanlarının uzun periyotlu akciğer hasarında büyük risk altındaki kümelerin başını çektiğini aktardı.

Kumaş maskede risk görece az

Sedlak, “Dürüst olmam gerekirse cerrahi maskelerde florokarbonla müsabakayı beklemiyordum. Fakat uyguladığımız özel yollar sayesinde bunları tespit etmek hayli kolay. Bu çok büyük bir sorun” dedi. Kumaş maskelerdeki riskin görece daha az olduğunu belirten Sedlak, o noktada da mikrofiber parçacıkların risk faktörü olarak ortaya çıktığını tabir etti.