MEB 4. sınıfta sınav saati uygulamasını kaldırdı

‘Sınav odaklı değil sonuç odaklı eğitim sistemine geçiyoruz’

MİLLİ Eğitim Bakanlığı (MEB) Ölçme, Değerlendirme ve İmtihan Hizmetleri Genel Müdürü Kemal Bülbül, yönetmelik değişikliği ile 4’üncü sınıfta da imtihan saati uygulamasının kaldırılması ile ilgili, “Sınav odaklı bir ölçme sistemi yerine sonuç odaklı bir ölçme sistemine geçiyoruz. Aslında tek bir saatte imtihan yapmak öğrenci psikolojisine uygun değil, biz bunu sürece yaymış oluyoruz” dedi.

MEB, Ölçme Kıymetlendirme Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle 4’üncü sınıfta da imtihan saati uygulamasını kaldırdı. Ölçme, Kıymetlendirme ve İmtihan Hizmetleri Genel Müdürü Kemal Bülbül, mevcut yönetmelikte 1, 2 ve 3’üncü sınıflarda esasen imtihan yapılmadığını, yeni yönetmelikte 4’üncü sınıfta da imtihan saati uygulamasını kaldırdıklarını söyledi. Bülbül, “Yeni yönetmelikle birlikte 4’üncü sınıflarda da imtihan saati uygulamasını kaldırdık. Bunun temel sebebi; sınıf içerisinde öğrenci-öğretmen etkileşimi var. Tüm eğitimciler bu etkileşime nazaran öğretmenin kıymetlendirme yapmasının daha sağlıklı olduğunu düşünürler. Biz, tek bir saat içerisindeki öğrencinin kendisine sorulan 20 soruluk bir soru kağıdına yanıt vermesi yerine süreç içerisinde kendisine verilen çalışma kağıtlarına öğrencinin yanıt verdiği ve öğretmenin geri bildirim sonucunda hem öğretmenin öğrencinin ne yaptığının farkına varması, hem de geri bildirimle birlikte velinin de öğrencinin sınıf içerisinde neler yaptığını görebilmesi ve tüm değerlendirmelerin geniş bir vakte yayılmasının daha sağlıklı olduğunu düşünerek yönetmelikte bu değişikliği yaptık” dedi.

‘TEK BİR SAATE İMTİHAN, ÖĞRENCİ PSİKOLOJİSİNE UYGUN DEĞİL’

Bülbül, muhakkak bir saatte imtihan uygulamasının yanlışsız olmadığına işaret ederek, “Aslında aşikâr bir saatte imtihan yapılması öğrencinin psikolojisine uygun değil. Öğrenciye deniliyor ki; ‘şu saatte sana bir imtihan yapacağız; 10 tane, 20 tane soru soracağız ve üst üste yanıt vererek durumunu ortaya koyacaksın.’ Bunun yerine öğretmen, sınıf içerisinde bir aktiflik yapıyor. Bu aktiflikte öğrencinin verdiği karşılıkları daha sonra kıymetlendiriyor. Bu, hem öğrencinin sınıf içerisindeki gelişiminin daha sağlıklı olmasına neden oluyor, hem de aslında imtihan derdi yaşamadan imtihan sorularına karşılık vermiş oluyor. İmtihan odaklı bir ölçme sistemi yerine sonuç odaklı bir ölçme sistemine geçiyoruz. Aslında tek bir saatte imtihan yapmak öğrenci psikolojisine uygun değil, biz bunu sürece yaymış oluyoruz” diye konuştu.

‘ZAMANA YAYILMIŞ KIYMETLENDİRME FAYDALI OLACAKTIR’

Sınıf içerisinde yapılacak etkinliklerle öğrencilerin muhakkak bir düzeye geleceğini tabir eden Bülbül, “Sınav yapmak her vakit öğrencilerin sıralanmasına neden oluyor; yani sınıf içerisinde bir imtihan yaptığınızda bir öğrenci birinci, bir öğrenci sonuncu olmuş oluyor. Meğer bunun yerine öğrenci derslere katılabiliyor mu, katıldığı vakit kendisine verilen yönergelere nasıl yanıt veriyor ve bunları hakikat yapabiliyor mu, bunu görmüş oluyoruz. Öğretmen de anında geri bildirim verdiği vakit öğrenci de kendi eksiğinin farkına varmış oluyor. Anında geri bildirim vermesi; hem veli öğrencisinin eksiğini görmüş oluyor, hem de öğrenci kendi eksikliğini giderebilir. Hasebiyle sınıf içerisinde belirli bir vakte yayılmış bir kıymetlendirme öğrenci için faydalı olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

‘6’DAN 12’NCİ SINIFA KADAR ORTAK SINAV’

Öte yandan ortaokul ve liselerde yapılan tüm imtihanların aslında ortak yapıldığını hatırlatan Bülbül, yönetmelik değişikliğinde yer alan ortak imtihan ibaresini açarak, “Bu yönetmelik tabiri net değildi. Biz 6’ıncı sınıftan 12’inci sınıfa kadar tüm sınıflarda ortak yazılı imtihan yapılmasını kararlaştırdık. Ortak yazılı imtihanlar 3 farklı boyutta yapılacak. Bunlardan bir kısmı Bakanlık tarafından ülke genelinde yapılacak. Bir kısmı vilayetler tarafından ortak yazılı imtihan olarak yapılacak; kalan imtihanlar da okullar tarafından yapılacak” dedi.